günaydın periler,

bölüm başlamadan önce söylediğim gibi, keyifle seyrettim diziyi. bence iyiydi olması gerektiği gibi. akşam yazmayayım dedim ama şimdi dayanamadım, bir iki satır çiziktireyim istedim.

diyecek çok şey var da beni burada en çok rahatsız edenlere odaklanayım istedim. ilgisini çekmeyenler için yorumum bölümlerin yavaşlığı, ömer karakteri, oyuncuların özel hayatları ve oyunculara saldırılar.

1. bölümlerin yavaşlığı: türk dizi sektöründe çok iyi yapımların bile istenen başarıyı sağlamayıp bittiğine hepiniz şahitsiniz. o yüzden hiçbir senarist veya yapım başından sonuna planlama yapamıyor. benim bildiğim sadece bir dizi vardı. başlarken kaç bölümde biteceği belliydi, çok iyi bir yapımdı, ekip iyiydi, dedikleri gibi bitirdiler. ama ratingi ne durumdaydı hatırlamıyorum.

mantıklı düşünecek olursak, bizim dizide genelde her bölümde 2-3 gün işleniyor. sadece 1 defa zaman atlaması gördük-defne ömer ayrılığında. 1 kaç günün işlendiği bir ortamda ne hızı bekliyoruz allah aşkına? sizce bir günde hayat ne kadar hızlı mı akıyor? dahası polisiye, mizah içerikli yapımların dışında hiçbir dizide olaylar beklediğiniz gibi de hızlı gelişmiyor.

o yüzden haksızlık etmeyin, olayların hızlı gelişmesini istiyorsanız, türü farklı diziler seyredeceksiniz bunun başka yolu yok. ha bu tavsiyem sadece türk yapımlar için değil aynı zamanda yabancı yapımlar için de geçerli. o yüzden takılıp da, boşuna moralinizi bozmayın, fazla beklenti içine de girmeyin.

2. ömer karakteri: senaristin ömeri kayırdığı falan yok. bize sunduğu, hayatta oldukça fazla karşılabileceğimiz bir karakter. kolayca kendinden, ilkelerinden vazgeçmeyen, hatları katı, sosyal yönü ve ilişkileri oldukça zayıf bir karakter. böyle birini 3x46 = 138 günde değiştirmek o kadar kolay mı? kimseye dokunmadan kendimden örnek vereyim: valla eşimin de küt tarafları, bazı konularda önyargıları var, 1000lerce günde bir o kadar olayda haklı olmama rağmen değiştirememişim 100 günde mi değiştirebileceğim. böyle bir formül varsa sadece isviçreli değil tüm dünya bilimadamlarından bu formülü bana ve türkiye’deki tüm senaristlere bir tutam vermelerini istiyorum.

3. özel hayatlar : bize ne kimin kiminle ne yaptığı bu platformda neden konuşuyoruz? çoğumuz belli yaşa gelmiş, belli statüde insanlarız. ilişkileri sadece onları ilgilendirir. hata yaptıklarını düşünebiliriz ama biz bu yaşlara hatasız mı geldik? böyle bir hayat yok. bırakalım hata yapa yapa büyüsünler. ayakta kalabilen kalır, kalamayan başka yol tutturur kendine. tamam onları seviyoruz da, sevmek karşıdakini boğmaya doğru giderse bunun adı sevgi olmaktan çıkar.

4. oyunculara saldırılar: son bir aydır özellikle dikkatimi çekti. geçmişe gidip kontrol edeyim dedim ama yazarokur çoğunu silmiş. her bölümden sonra birileri ya barış ya da elçinin oyunculuğunu gömüyor. geçen 2 hafta elçinin oyunculuğu gömüldü. ondan önceki bazı haftalarda da barış. bu hafta sıra yine barış da. kardeşlerimiz ellerindeki senaryoyu oynuyorlar. biz ise onların gerçek hayatta yaşadıkları ile oynadıkları rolü eşleştirip, burada yorum yapıyoruz.

elçinin rahatsızlığı hakkında açıklama yapılsaydı ona göre izlerdik diyen arkadaşlar. bu zaten söylendi, bağdat daki sağır sultan dahi duydu. sadece 10 günlük bir rahatsızlık, rolü bir bölüm kısaltarak çözebilecekleri bir durumdu. o yola gittiler. barışın ki ise 3 haftalık bir sorundu, altını çize çize açıkladılar çünkü ana karakter olmadan 3 hafta diziyi süredüremezsiniz. barış tatile çıkmış falan falan. elçin oynayamıyor ve ikisinin sahneleri bu bölümde daha çok olacaksa, tatil gününü öne çekmelerinde bir sakınca da yok. onların olmadığı sahneleri bu arada çekip, gelecek hafta (10 gün bitiyor) ikili veya onların olacağı sahnelere odaklanırlar. ben de onların yerine olsam aynı çözümü üretirdim.

neyse uzun oldu kusura bakmayın. akşama görüşürüz. şimdilik hoş ve sevgiyle kalın.

Oy Ver

reklam ver • iletişim • © 2025 YazarOkur Dizi.