Sana Bir Sır Vereceğim - Yun Hee ile üvey abisi Tae Hyun her zamanki gibi

Sana Bir Sır Vereceğim Sana Bir Sır Vereceğim
Ezgi
Yun Hee ile üvey abisi Tae Hyun her zamanki gibi yine kavga ediyorlardı. Konuşmalardan da anlaşılacağı üzere Tae Hyun yine hırsızlık yapmıştı ve Yun Hee de abisinin bu yaptıklarını annesine söylemesi konusunda tehtit ediyordu. Tae Hyun ise eline masadaki sopayı alıp kardeşinin karnına geçirdi. Yun Hee ise bu yaptıklarının bedelini ödeteceğim sana diyerek orayı terk etti.
BİR HAFTA SONRA…
Chung Ae (Yun Hee nin annesi) koşarak karakola gidiyordu. Nefesi tükenmek üzereydi ama onun umrunda bile değildi. En sonunda karakola ulaştı bir polis memurunu buldu ve ona kızım Yun Hee, tam 2 gündür kayıp dedi.

Tam 3 ay olmuştu ama Yun Hee hala ortalarda yoktu. Ne bir görgü tanığı vardı ne de olayla ilgili en ufak bir fikre sahip olan. Yun Hee nin ailesi perişandılar. Chung Ae, Kyung Sam (Yun Hee nin babası). Ama Yun He enin abisi Tae Hyun ve diğer erkek kardeşleri Duck Young ve Du Ho tek bir gözyaşı bile dökmemişlerdi. Hiçbiri sevmezdi Yun Hee yi hatta anne ve babasından başka kimse sevmezdi onu. Okuldaki herkes nefret ederdi ondan. Okulun en popüler kızı olmasına rağmen güvenebileceği hiçimse yoktu. Çünkü kendisini çok beğenirdi. Herkese tuzak kurar, dalga geçerdi herkesle.
2 YIL SONRA…
Hwa Young yurtlarının kapısının önüne oturmuş gitar çalıp şarkı söylüyordu. Bir konservatuar kazanmak en büyük hayaliydi. Oda arkadaşı Hyun Ki ağlayarak ona doğru koşuyordu. Ağlamaklı bir ses tonuyla beni okuldan atıyorlar dedi. Müdür son bir yılda ok fazla olay çıkarttığımı söylüyor. Bu nedenle okuldan atıldım. Hwa Young ne diyeceğini bilemiyordu. Çok şaşırmış ve üzülmüştü.
Hyun Ki odasında eşyalarını topuyordu. Tüm eşyalarını topladıktan emin olduktan sonra ölen ailesinin resmini de yanına alarak okuldan ayrıldı. Ayrılmadan önce Hwa Young ile son kez sarıldılar.
Hyun Ki yolda yürüyordu. Daha doğrusu hem yürüyor hem ağlıyordu. Derken küçük bir kızın ona doğru yaklaştığını gördü. Küçük kız ona yüzünün çok tanıdık geldiğini söyledi. Hyun Ki de ona adını sordu. Eun Sun dedi küçük kız adım Eun Sun. Hyun Ki gülümsedi ve sanırım nereden tanıdık geldiğini buldum. Aynı yetimhanedeydik değil mi diye sordu. Eun Sun da gülümsedi. Evet sanırım.
Hyun Ki ona başından geçenleri anlatmıştı. Eun Sun ise eğer istersen bizimle kalabilirsin cevabını verdi. Benim babam bizimle kalmana izin verir merak etme. Hyun Ki onlara yük olmak istemiyordu ama başka çağreside kalmamıştı. Uzunca bir süre hiç konuşmadan yürüdüler.
Sonunda Eun Sun un evine vardılar. Eun Sun un babası yetimhanenin sahiplerinden birisiydi. Hyun Ki yi tanıdığı için de onlarla kalmasını kabul etti. Hyun Ki mutluydu çünkü 15 yıldır hasretini çektiği aile özlemi sonunda sona erecekti.
Tae Hyun sahnede sarkı söylüyordu. Okulunun yapacağı seçmelere katılacaktı. Çok çalışıyordu.
BİRKAÇ GÜN SONRA …
Tae Hyun gözlerini açtığında sabah olmuştu. Yine okul vardı. Ülkenin en iyi konservatuarında okuyordu ama yine de mutlu değildi. Zaten kız kardeşinin hala bulunamaması canını yeterince sıkıyordu. Her ne kadar Yun Hee yi sevmese de yine de onun yokluğunda arıyordu onu. Ailesi de umutlarını kesmişti zaten. Gelecek hafta Cuma günü kaybolmasının ardından tam 3 yıl geçecekti. Hatırladıkça daha çok üzülüyordu ama elinden gelen hiçbir şey yoktu.
Hyun Ki bugün yeni okuluna başlayacaktı. Doğuştan gelen bir müzik yeteneği vardı ve bunu kullanmaya hazırdı. Ülkenin en iyi konservatuarlarından birinde burs kazanmıştı. Aslında en büyük hayali en yakın arkadaşı Hwa Young ile birlikte bir müzik grubu kurmaktı. Hwa Young u çok özlemişti. Yurttan ayrıldığından beri yalnızca bir kere konuşmuştu onunla.
Tae Hyun aynı zamanda okulun en popiler çocuğuydu da. 3 yaşındayken erkek kardeşi ile birlikte yetimhanenin kapısının önüne bırakılmışlardı. 10 yaşındayken de Chung Ae ile Kyung Sam tarafından evlatlık edinilmişti. Aslında ilk olarak kardeşi Kang Dae yi evlatlık edinmek istemişlerdi ama Tae Hyun buna izin vermemişti. Tae Hyun nun davranışlarına çok sinirlenen Kang Dae ise yetimhaneye zarar vermeye kalkmıştı. Sonra da yetimhaneden atılmıştı. O günden sonra Kang Dae intikam yemini etmiş ve abisinin peşini hiç bırakmamıştı. Ancak son 10 yıldır abisinin izini kaybetmişti. Her yerde onu aramış nitekim bulamamıştı. Ama bulmaya ve ondan intikamını almaya kararlıydı.
Tae Hyun yine hırsızlık yapmıştı. Bir kadının cüzdanını çalıp sokakta mendil satan bir çocuğa vermişti ve kadın onu şikayet etmişti. Polislerden kaçıyordu.
Hyun Ki okulunun yolunu tutuyordu ve derken polislerden kaçmakta olan bir çocuğu gördü. Tae Hyun ona doğru yaklaştı. Tae Hyun: lütfen bana yardım et lütfen Hyun Kİ: ne yapabilirim ki? Tae Hyun ızın elini tuttu. Hyun Ki: sakın bana dokunma Tae Hyun: lütfen en azından polisler gidene kadar. Hyun Ki ona gülümsedi ve polisler gidene kadar öylece kaldılar. Apolisler gittikten sonra Tae Hyun Hyun Ki ye teşekkür etti ve okulun yolunu tuttu.
Hyun Ki sınıfına girdiğinde bir de ne görsün sokakta polislerden kaçmakta olan çocukla aynı sınıftaydılar! Tae Hyun ona gülümsedi, Hyun Ki de ona ve ilerleyerek boş olan bir sıraya Yung Nam adındaki bir çocuğun yanına geçti. Tae Hyun onun tam önünde ve Chun Hei adında bir kızla oturuyordu. Büyük bir ihtimal Chun Hei Tae Hyun dan hoşlanıyordu ama Tae Hyun nun onun yüzüne bile bakmadığı kesindi.
Hyun Ki okul çıkışı koşarak evine gitti. Eun Sun ve babası ona bu akşam yemeye misafirliğe gideceklerini söyledi. Misafirliğe gittiler, kapıyı çaldılar. Chung Ae sevinçle karşıladı onları. Eun Sun ın babası Chung Ae nin eski bir arkadaşıydı. Derken Tae Hyun hızla merdivenden indi ve Hyun Ki ile göz göze geldiler. Anide ikisi de aynı ande bağırmaya başladılar YİNE Mİ SEN !!!
Hwa Young yine her zamanki gibi gitarı elinde hem çalıyor hem söylüyordu. Haftaya konservatuarların bursluluk sınsvları vardı ve o bu bursu almayı çoktan kafsına koymuştu. Hem Hyun Ki de kazanmıştı konservatuarı. Ayrıca sesi ondan daha güzeldi ve gitarı çok daha iyi çalıyordu.
Yemekler bitmişti ve artık Hyun Ki ler eve gidiyorlardı. En sonunda evlerine varmışlardı. Hyun Ki ellerini yıkadı, dişlerini fırçaladı ve doğruca yatağına yattı. Ama uyuyamıyordu. Sürekli Tae Hyun u düşünüyordu. Kaba olmasına rağmen özünde iyi bir çocuktu sonuçta. Tae Hyun için ise durum çok ta farklı değildi. Hyun Ki tanıdığı kızlardan daha farklıydı. Bir kere daha cesurdu. Aynı zamanda sahneyi boşaltmasını söylediğinde haklıydı da ayrıca çok da iyi bir kızdı. Çok iyi bir arkadaş da olabilirlerdi annesi ve Eun Sun un babası çok iyi arkadaşlardı sonuçta. Yarın ona bu kadar sert davrandığım için özür dilemeliyim diye geçirdi aklından.
Ertesi sabah Hyun Ki yine sınıfının kapısından girerken ayakkabılarının bağcıklarına takıldı ve yere kapaklandı. Yerden acı içinde kalktı ayağını burkmuştu. Sınıf başkanı Nam Kyu yine herzamanki gibi yoklamayı alıyordu. Nam Kyu yakışıklı, popüler, yetenekli, zengin ama soğuk bir çocuktu. Neredeyse hiç gülmezdi. Se Yi ise sınıfın belalı tiplerinden birisiydi. Neredeyse hiçkimseyle konuşmayıp hep yalnız takıldığından okulda onunla ilgili dedikodular dolaşıyordu. Mesela bir mafya sevgilisi olduğundan, kendisinin bir dövüşçü olduğundan falan bahsediliyordu. Ama bunlar aslı astarı olmayan okul dedikodularından başka bir şey değildi. Dae Sung ise okulun sayılı batericilerindendi. Tae Hyun ile araları kötüydü çünkü Chun Hei den hoşlanıyordu ama Chun Hei nin gözü Tae Hyun dan başkasını görmüyordu. Yung Nam Hyun Ki nin sıra arkadaşıydı. Onunla ilgili herhangibi bir gözlem yapamamıştı. Gayet normal kendi halinde bir çocuktu. Se Na. Herkes ona acıyan gözlerle bakardı. Çünkü 4 yıl önce yüzünü kaybetmişti. Bu nedenle herkes onunla dalga geçerdi.
Okul çıkışı Tae Hyun koşarak Hyun Ki nin yanına gitti. Biliyorum karşılaşmamız her ne kadar iyi olmasa da sonuçta Eun Sun un babası ve annem tanışıyor ve çok iyi arkadaşlar bizim de aramızda küslük olmamalı dedi Tae Hyun. Hyun Ki hafifçe gülümseyip elbette cevabını vedi. Birlikte uzunca bir süre yürüdüler nitekim Hyun Ki nin canı yanıyordu. Ayağını burkmuştu. Bunu dile getirince de Tae Hyun ona eczaneye kadar eşlik etti. Eczanenin içine girdiler.
Kang Dae arkadaşı Shin Hye için eczaneye ilaç almaya gidiyordu. Shin Hye biraz üşütmüştü. Eczanenin kapısının önünde bir de ne görsün yıllardır intikamını almak için can attığı ağbisi içeride. Kang Dae çok şaşırdı am aynı zamanda da mutlu oldu. Yıllardır aradığı ağbisi çok büyümüştü. Az daha tanıyamıyordu. İçeriye girdi. İlacını alıp çıktı. Tae Hyun onu tanımamıştı. Aslında bu iyi haberdi. Böylece ağbisi onu tanımadan o intikamını alabilecekti. Abisini evine kadar takip etti. Böylece abisinin nerede yaşadığını da öğrenmiş oldu.
Kapı çalıyordu. Shin Hye koşarak çalan kapıya baktı. Kang Dae elinde istediği ilaçla kapının eşiğindeydi. Kang Dae sevinçle ağbimi sonunda buldum dedi. Ne olup bittiğine anlam veremeyen Shin Hye ise yalnızca çok sevindim senin adına demekle yetindi. Kang Dae ise daha fazla kandini tutamadan olan biten her şeyi Shin Hye a anlattı.
Kang Dae sonraki her gün abisini takip etti. Okulu nerede, ne yer ne içer hepsini öğrendi.
Shin Hye Kang Dae nin sesiyle uyandı. Hadi kalk saçını tara üstünü giy okula gidiyoruz dedi ona Kang Dae. Sin Hye ne olduğunu anlamadı. Ama Kang Dae onun 1 saniye bile bakınmasına izin vermedi.
BİR HAFTA SONRA…
Hwa Young çok mutluydu. Senelerdir hayalini kurduğu şey gerçekleşmişti sonunda. Konservatuar kazanmıştı. Hem de Hyun Ki nin gittiği konservatuarı. Odasında eşyalarını topluyordu. Eun Sun un babası kalabileceği bir yer bulana kadar onlarla kalabileceğini söylemişti. O da birkaç ay Eun Sunlarda kalıp sonra da başının çağresine bakacaktı artık. Hem Hyun Ki ile aynı evde yaşayacaklardı o yüzden fazla sorun olmayacaktı.
Hwa Young un okulunun ilk günüydü. Hyun Ki ondan biraz daha erken çıkacaktı. Okulda yapacak işleri vardı. Hwa Young okulunun ilk gününden yalnız gidecekti. Neredeyse okula gelmişti.
Kang Dae ile Shin Hye arabaya bindiler ve okulun yolunu tuttular.
Hyun Ki yüzündeki nahoş şekilde hoş bir gülümsemeyle sınıfın içerisine girdi. Tae Hyun ise zaman kaybetmeden yüzündeki bu gülümsemenin anlamını sordu. Hyun Ki ise vakit kaybetmeden Hwa Young un bu gün geleceğini söyledi. Ardından Nam Kyu nun yanına giderek bu gün aralarına yeni bir öğrencinin daha katılacağını söyledi.
Teneffüs zili çalmıştı Hyun Ki etrafına bakınıyordu ama hiçbir yerde Hwa Young u göremiyordu. Bu arada Nam Hyu bahçede geziniyordu. Etrafına bakınmakta plan bir kız gördü. Ona doğru yaklaştı. Sen yun Ki nin yeni gelecek olan arkadaşı olmalısın ben Nam Hyu, okul başkanı dedi. Hwa Young gülümsedi ve evet öyleyim. Adım Hwa Young dedi. Nam Hyu sanırım müdürün odasını arıyorsun şu kapıdan içeri gir ileri gidip sağa dönersen karşına çıkacak cevabını verdi. Hwa Young teşekkür etti. Otoparkın önündeydi. Kapıdan içeriye gireceğim derken önüne bir araç çıktı. Biraz daha önde olsaydı eziyordu onu. Telefonunu elinden düşürdü, telefon kırıldı. Arabanın kapısı açıldı. Kang Dae ağır adımlarla çıktı arabanın içinden. Hwa Young öküz diye bağırmaya başladı. Neredeyse eziyordun beni. Dikkat etsene! Yere eğildi ve kırılan telefonunun parçalarını toplamaya başladı. Kang Dae :çok özür dilerim seni fark etmemiştim. Birden çıktın karşıma. Kendimi telafi etmem için sana yeni bir telefon alırım. Hwa Young istemez cevabını verdi. Eğer kendini telafi etmek istiyorsan bir daha araba kullanma. Kapıdan içeriye girdi. Arkadan ise koşarak Shin Hye geldi. Üzgünüm geciktim ama lavaboda çok sıra vardı, iyi misin sen ? Kang Dae ona bakıp iyiyim iyiyim yıllar sonra abimi görebileceğim hiç iyi olmam mı dedi. Onlar da okulun kapısından içeriye girdiler.
Nam Hyu Hyun Ki nin yanına gitti ve arkadaşın gelmiş müdürün odasına gitti dedi. Ders zili çaldı ve herkes yerlerine oturdu.
Hwa Young müdürün odasındaydı. Kaydını yaptırdı. Müdür ona nereden geldiğini sordu. Ben evlatlıktım ve bir kız yurdundan geliyorum. Yetimhanede bir aile beni evlat edinmiş. Oradan da Almanya ya gitmişim. Ailem trafik kazası geçirip vefat edince de yeniden ülkeme döndüm. Müdür hikayesine üzüldüğünü belirtti ve ardından o halde Almancan iyidir değil mi diye sordu. Hwa Young gülümsedi ve hayır Almancam neredeyse hiç yok orada yalnızca kendi dilimi konuştum. Müdür:iyi ama yine de birkaç almanla konuşmuşsundur değil mi? Hayır yalnızca koyunlarla konuştum. Müdür:nasıl yani haidi gibi bir şey mi Hwa Young ise o Alplerde cevabını verdi ve odadan ayrıldı.
Sınıfın kapısı tıklandı. Girin sözü üzerine kapı açıldı ve Kang Dae ile Shin Hye sınıfın içine girdiler. Hoca yeni geldiniz herhalde buyrun boş bulduğunuz bir yere oturun dedi. Shin Hye Dae Sung un yanına oturdu. Kang Dae abisini aradı. Yanında bir kızın oturduğunu fark edince de gözü arka sırada oturan Hyun Ki ya kaydı. Onu anımsamışt. Yanı da boştu. Yung Nam bu gün gelmemişti. Hyun Ki ye yanına oturup oturamayacağını sordu. Hyun Ki yanına Hwa Young un geleceğini umuyordu ama şimdi de hayır demek olmazdı. Tamam cevabını verdi. Tae Hyun başını arkaya çevirdi. Sanki bu çocuğu bir yerden anımsıyordu ama nereden. Ne olursa olsun bu çocuğun Hyun Ki nin yanına oturmasını istemiyordu. Nedenini bilmiyordu ama istemiyordu.
Birkaç dk sonra yine kapı çaldı. Kapı açıldı ve içeriye Hwa Young girdi. Hoca sen de yeni öğrencisin anlaşılan bu gün de ne çok yeni öğrenci geldi sınıfa yahu dedi. Hwa Young a boş bir yere geçmesini söyledi. Ancak 2 tane boş yer vardı birisi ikili boş sıra diğeri ise sınıfın belalı kızı Se Y i nin yanı. Yalnız oturmayı hiç sevmezdi. O yüzden Se Y inin yanını tercih etti. Oturdu. Kang Dae kafasını çevirdi. Bu kız neredeyse arabayla çarpacağı kız değil miydi? Evet oydu. Hyun Ki Hwa Young a gülümsedi. Ancak Se Y inin öteki sıraya geç demesiyle Hwa Young un gülümsemesi sona erdi. Hiçbir şey demeden doğruca öteki sıraya geçti. Ardından da teneffüs zili çaldı.
Dae Sung Hwa Young a nereden geldiğini sordu. Hwa Young ise birkaç yıl Almanyada yaşadıktan sonra ailesinin bir trafik kazasında öldüğünü ve yeniden ülkeye dönerek bir kız yurdunda kalmaya başladığını öncesinde ise yani almanyaya gitmeden önce bir yetimhanede büyüdüğünü söyledi. Dae Sung ve sınıftaki diğer herkes ailesi için üzgün olduğunu söyledi. Ardından Chun Hei o halde Almancan da iyidir bizi çalıştırır mısın dedi. Hwa Young bunun için üzgünüm ama Almancam neredeyse hiç yok dedi. Dae Sung ne yani almanyada yaşayıp almanca bilmediğini mi söylüyorsun gerçekten iyi palavracısın sırf çalıştırmamak için yapıyorsun dedi. Hwa Young hayır gerçekten orada hiç kimseyle konuşmadım yalnızca koyunlarla konuştum ve kendi dilimde. Dae Sung:Ne yani haidi gibi bir şey mi? Hwa Young: o Alplerde!!! Dae Sung: sen bizimle dalga mı geçiyorsun? Hwa Young : yoo çok ciddiyim. Dae Sung: seni küçük pislik… Nam Hyu, Hyun Ki ve Tae Hyun un da karışmasıyla sustu. Ardından arkadan HWA YOUNG! Diye bir ses geldi. Herkes arkaya baktı. Kang Dae idi bu. Konuşulanları o da duymuştu herhalde. Hwa Young onun da ona gelip palavra attığını söyliyeceğini düşünü. Zaten karşılaşmaları da pek iyi olmamıştı. Ama o çok farklı bir şey söyledi. Hwa Young sıra arkadaşım olmak ister misin ? Herkes şimdi Kang Dae ye bakıyordu. Bir daha tekrarladı. Sıra arkadaşım olmak ister misin ?

Oy Ver

7
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Ehh işte

Yorum Yaz

Yorumlar

Yorum Yaz

:: Yarışma ::
:: Anket ::
:: Günlük Diziler ::
:: Dizi Rehberi ::

reklam veriletişim • © 2024 YazarOkur Dizi.