Kiralık Aşk - şenay hanıma bir cevap yazmıştım, silinmiş nedendir

Kiralık Aşk Kiralık Aşk
şenay hanıma bir cevap yazmıştım, silinmiş nedendir acaba?
utf dizisini ka sayfasında eleştirmemin sebebini yorumuma yazdım daha dikkatli okusaydın dedim,
tespit ettiğin destek yazıları zaten benim yorumumla alakalı değil saatleri doğru tespit edememişsin dedim ( bu destek olunan yazıyla destek olanlar aynı kişidir demek değil ),
bir de lütfen hikayenin alt metninde senin gördüğün benim göremediğim derinliği açıkla dedim.
madem biz buraya hikayeyi tartışmaya geliyoruz, hikaye tartışalım o zaman.biri de biz bu hikayeyi böyle sevdik eksiğiyle fazlasıyla sevdikten öte neleri sevdiğini ne mesajlar aldığını açıklasın ekskleri zaten biliyorum fazları açıklasın.
madem güzellikler kalsın diyorsunuz, güzellileri yazın bilmeyen öğrensin bilen hatırlasın.
uyumu algısı beklentisi hayal kırıklığı barışı elçini gupsesi hatta gupsenin köpeği herşey hakkında herşey yazıyorda merak ettiğim şey yazmıyor şu forumda beğenenlerin neden ve neyi beğendiği bilgisine talibim bakın direk ürün hakkında bir soru kişilerin gerçek hayattaki durumlarıyla alakalı değil
hiç ilgilenmiyorum algı yaratıldı isyanyla ya da oyuncular şımardı hikayemiz yarım kaldı isyanıyla yarım kalana kadar neyi beğendiniz hikayede söyleyin algılarım açılır değerlendirmem değişir belki
sorunca beğenmiyorsan neden izledin karşı sorusuyla karşılaşıyorum.izlemeden mi beğenmedim deseydim evet suç bende neden izledim.artık beğenmediğimi orta yerinde bırakmayı öğrendim bu dizinin katkısı bu oldu bana.
şenay hanım soruyorum alt metin demişsiniz kavramınızın içini doldurun lütfen uyum çok güzeldi büyülü masalsı bir aşk anlatıldı metaforlar vardı ters köşeler vardı yuvarlak laflarına girmeden birkaç örnekle sizi bu kadar etkileyen alt metni anlatın.
ben beni etkileyen alt metni anlatayım:
defnenin hikayesi diye başlayan hikayenin hiçbir şekilde defnenin hikayesi olmaması özne diye tanıtılan karakterin edilgen ve hep nesne olarak kalması seyircinin çoğunluğunun kendini defne karakteriyle özdeşleştirmiş olması hikayenin işlenişini bu alanda değiştirmedi hikayeyi yapanlar çabalandı ancak karaktere gerekli olan derinlik verilemedi o hikayenin başında şansı mükemmel ömer iplikçinin aşkı olarak seçilmesi olan bir sıradan ve kusurlu insandı öyle de kaldı
sanırım seyirci de bunu beğendi ama bazılarını da isyan ettirdi isyan defne karakterini aşırı sahiplenme ömere kusur bulma seklinde cereyan etti ki ömer de iddia edildiği gibi mükemmel erkein temsilcisi değildi ancak seyircinin ömerin kusurlarını görebilmesi de hikayeye tarfsız bakabilmesinden değildi barışa ve sevgilisine gıcık olma durumu ömer karakterine yönelen eleştiri oklarında ne kadar etkiliydi onu bilemem
bu bir külkedisi masalıydı zaten kül kedisi de hayatını düzeltmek için kendi çabalamak yerine mucizelerin peri annelerin ve prensinin kapısına gelmesini bekleyen çok acı çekmiş ve acı çektiği için - çektiği acılarda az çok kendinin ve basiretsizliğinin de katkısı olmasının hiç bir önemi yok - acınması sevilmesi ve sonunda mutluluğa kavuşması ereken bir kurban değilmiydi
mesela üvey annesine ve üvey kız kardeşlerine karşı hakkını hiç aramamıştı külkedisi çünki o iyi bir kızdı ve haksıza karşı çıkmak için bile iyiliğinden taviz veremezdi
sonunda nasılsa iyiler kazanır kıymeti bir şekilde anlaşılırdı neden uğraşsındı tek uğraşı acılara sabredip kazanacağı günü beklemekti.
defnenin hikayesi de bu tuhaf iyilik anlayışı ile devam etti ve çekilen onca çileden sonra karmanın ondan yana dönüşü ile taçlanarak son buldu.bu bile defnenin başarısı değil ömerin lutfuydu.ömerin görevi lutfetmek defnenin görevi lutfedileni kabul etmekti.
çile demişken bir de ne kadar çile çekersen o kadar kıymetli insan olursun alt metni vardı dizide ömer karakteri adeta çileye aşıktı ha bire kaçıp kaçıp kendini herkesten soyutlaması çileci mistiklerin ermek için dünyadan el etek çekişine benziyor.
aynı alt metin utc'de de var edip'in oyaya ilk bölümlerdeki dünyada iki insan var haydutlar ve öteki neydi hatırlamadım aman ha diyor haydutlarla mücadele etme zaten kazanamazsın kazanmak için onlardan biri olmalısın sanki başka seçenek yok tam bir çileci kafası acıyı sev diyor onu kucakla hatta acıya şükret hala izleyenler oya ile edipten süpriz ataklar ve planlar göreceğiz diyor benin öyle umudum yok kiralık aşk tecrübemden dolayı görecez diye diye bekleyip havayı almaya niyetim yok.
aşk iyileştirir mottosuyla başlayan hikayenin aşk hasta eder sonucuna gelmesi hikayenin başında hayatta zaten ikisi de yeterince acı çekmiş olarak tanıtılan iki ana karakterin birbirlerini tanıdıkça birbirlerinin yaralarını saran değil yaralarını derinleştiren birbirlerini yoran yıpratan karakterlere dönüşmesi bunun sadece gerilimi merak unsurunu ayakta tutmak için de yapıldığını sanmıyorum.
hikayede bir ' aşk acı çektirdikçe güçlenir ' felsefesi vardı neden çünki insan acı çektikçe kıymetlenirdi.o yüzden defne ile ömerin kavuşup mutlu olduğu sahneler müzikle geçiştirildi belkide replik bulunamadığı ya da replik yazılmaya zaman olmadığı için değil mutlu olunan zamanlar zamandan sayılmadığı için.halbuki tam romantik komedi yapılacak zamanlardı.
zaten proust'un da öyle bir sözü varsanırım 'gerçekten yaşadığım zamanlar haytımın en acılı zamanlarıymış ' diye yanılıyorsam düzeltin belki de proust bunu acılı zannettiğim zamanların içinde ne güzellikler vardı da ben anca görüyorum manasında söylemişti ancak senaristimiz bu sözden etkilendiyse onun acılı hikayesi bana acının içindeki güzellikler olarak değilde işini bilmeyen çavuşlar acı çekmeye mahkumlar olarak yansıdı.
ömer üstün zekasına rağmen neden gerçeği göremedi, görememek bir yana neden araştırmak için doğru dürüst çaba sarfetmedi üstelik çoğu seyirci onun zaten bilip sakladığını düşnüyordu ki ben hiç düşünmedim ucundan bile bildiğini hadi üst metin hatası olarak değil alt metni olan bilinçli bir seçim olarak düşünelim bu ayrıntıyı alt metin ne olabilir ?
çünkü bilip saklasa ömerin dürüstlüğüne ters düşecekti, araştırıp söylese defnenin kendi itirafını yapıp 'aklanma' sını gerçekleştirmesi mümkün olmayacaktı.peki itiraf etmek aklanmak mıdır?defne karakterimiz onu yüceltmesi ve olgunlaştırması gereken bunca acıdan sonra itiraf edebilmek dışında nasıl bir olgunlaşma ve yücelme belirtisi göstermiştir ki acıyla olgunlaşacak bir karakter olsaydı hikayenin başında zaten olgun bir karakter olması gerekirdi.
hikayenin başındaki acıları yüzünden olgunlaşmak şöyle dursun güdük kalmış iki karakterin, yine acıları ve çektikleri acılardan kaynaklanan korkuları zayıflıkları yüzünden güdük kalıp aşklarını yaşayamamalarını izledik aşk iyileştirir yerine ikinci sezon tam çekilseydi daha da izleyecektik mutluluk evlilik falan yine son bölümlere sıkışacaktı.
bir de durmadan kadın şöyledir erkek böyledir diyen utc'de de devam eden genellemeler...
cinsiyetçi lafını kullanmayı hiç sevmiyorum ama cinsiyetçi be kardeşim.
haa toplumda onun anlattığı gibi erkekler ve kadınlar yok mu ama öyle bir iddialı replikler yazıyorlar ki sanki toplumdaki bütün erkek ve kaıdınları tanıyorlaryok be meriç acemi bütün kadınlar da bütün erkekler de senin tanıdıkların gibi değil
sonra seyirciden tepki geliyor türk kadını böyle değil diye, seyircinin bütün türk kadınları aynı kalıptanmış gibi yaptığı iddialı yorum nasıl aslında bosa senin de toplumdaki bütün kadınları ve erkekleri tanıyormuşcasına yaptığın genellemeler boş onlar senin 'algın' ya da 'algıda seçiciliğin'

aile kavramı felaketti ka da utc'de de felaket.diyeceksiniz ki mutlu mesut ailelerin hikayesinden dizi olmaz zaten sorun ailelerin mutluluğu değil olmaması bütün ana krakterlerin mi anası babası ya ölmüş ya kaçmış ya ilgisiz olur.karakterlere bir derinliksizlik hissinden de öte bir köksüzlük hissi veriyor.
yazarın kendi ailesiyle bir sorunu nu var diyeceğim...yok demeyeceğim...kişinin özeline giriyorsun derler
gerçi bu aile meselesini başka bir mecrada başka bir arkadaş başka bir konu üzerinde açıklamıştı.peri masallarında ana karakterler çoğunlukla ailesizdir diye
hanselle gratelin ailesi onları ormana terkedecek kadar ruhsuzdur
kırmızı başlıklı kızın ailesi onu ormana tek başına gönderecek kadar ilgisizdir.
pamuk prensesin annesi zaten ölmüş babası da üvey annesinin kızına olan tutumunu farkedemeyecek bir budaladır.
masallardaki fantastik olayların gerçekleşmesi karakterin o maceranın kollarına atılabilmesi için karaterin önce desteksiz ve ailesiz bırakılması lazımdır.
sanırım ailesiz karakterler bu peri masalı takıntısından ortaya çıkıyor.yazar kendi dünyasını yaratbilmek için karakteri gerçekliğinden kökünden ayırıyor.bir karakteri kimliğini gerçekçi kılan en önemli unsur ailesi oysa yazar gerçekçi bir dünya değilbir masal dünyası istiyor.
siz diyeeksiniz ki herkesin kimliğini ailesi mi sağlıyor, ailesi olmayanların bile bir arkadaş çevresi eşi dostu ahbabı var yazarın ana karakterlerinin arkadaşlık ahbaplık ilişkileri de sınırlı.
yazarımız asosyallik seviyor, e asosyallerin hikayesi anlatılamz mı derseniz alt metinde neden hep asosyallik var.
defnenin ailesi kayıptı ve kayıp kaldılar. westworld diziside bir sahne vardı
anthony hopkins'in canlandırdığı karakter ürettiği robotlardan biri ile konuşurken sana sadece kötü bir geçmişten kaynaklanan bir acı ve suçluluk duygusu verdik ama o geçmişin ne olduğunu hiç yazmadık çünk gerek yoktu gibisinden bir cümle kuruyor.hikayelerimizdeki karakterlerin de o talihsiz robotlara benzediği çok belli oluyor.
defnenin ailesinin onun yanında kaln kısmı da defnenin dediği gibi evinin kapısını kapattığında ona dışardaki mutsuzlukları unutturacak insanlar olmak söyle dursun mutlu olmak için yanlarından dışarı kaçmak isteyeceğin insanlardı.bir iso'su vardı kızın o da ilaç niyetine.

Oy Ver

6.8
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Ehh işte

Yorum Yaz

Yorumlar

Yorum Yaz

:: Test ::
:: Yarışma ::
:: Anket ::
:: Günlük Diziler ::
:: Dizi Rehberi ::

reklam veriletişim • © 2024 YazarOkur Dizi.