masa...



adam yaşama sevinci içinde
masaya anahtarlarını koydu
bakır kaseye çiçekleri koydu
sütünü yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bisklet sesini çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta
işte onu koydu
kimi seviyordu kimi sevmiyordu
adam masaya onları da koydu
üç kere üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu uyanıklığını koydu
tokluğunu açlığını koydu.

masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandı durdu
adam ha babam koyuyordu.


edip cansever...


çoğumuzun yazısında vardır masa ..
gizli bir davet gibi durur bir ağaç altında ..görülmeyi bekler ...
elbet görülür ..benimki ilk kanadadan görüldü sonra küçük kıtadan ..
dünyanın bir ucuda olsa masaya oturursun bedenen olmasada ..
içilir çaylar, kahveler dost yazılarında ..şaşırırsın meğer ne kadar benzer yanımız varmış diye ..ebediyete gidenle taş bahçede konuşan tek sen değilsin,bunuda görürsün yazılarda ..
yaşadığın mahallede ne çok dostun yaşamış seninle hiç tanışmamış olsanda sadece sen izlemiyorsun zaman tünelinden ,bozkırdan gelen çocuğu ..
bende bir kenarda oturup seni izledim diyende ordaydı sen görmesende ...
gönül gözüyle gören bilir madalyonun arka tarafını ,onun için çevirmekten korkar hangisi iyi tartışılır der bırakır ..
görmemek fenadır gören için ...bir umut bekler ha gördü ha görecek diye ...
gönül körü gözleri kapalı kedi yavrusu gibi beceriksizdir ..
kedi yavrusu bir türlü annesinin memesini bulamaz anne mecbur yardım eder evlat acısını tatmamak için ..
keşke gönül körüde onun kadar masum olsaydı onun elinde balyoz ,vurur en nazik yerine ..kalbine ..tuz,buz etmek için ...farketmez bile ...
çok naif bir hanım tanımıştım ,eşi tersine kaba sabaydı ,bir gün yakındı eşi yanında yokken daha ne kadar dayanırım bilmiyorum diye ...
dayanamadı eş yollar ayrıldı...kaba saba yakındı ne yaptım hiç bir şey yapmadım deyince dayanamadım belkide mesele buydu ..hiç bir şey
yapmadım diyorsun ,bir şeyler yapmalıydın ,duyarlı olabilirdin dedim ..
bir daha kendisini görmedim sanırım duyarlı olmanın ilk semeresi bendim ...
birilerini sevmek güzeldir insani duygudur ..ancak sandığımızın olmama ihtimalinide göz ardı edemeyiz .yoksa üzülmekten dert yanarken üzen tarafta kendimizi bulabiliriz ..sevgi terazisi hassastır ayar kaçarsa can yakar ..
ve görmek için illa sevdiğimizin bedel ödemesi gerekmez ..bunu hissetmek gerekir ..onun için gönül gözüyle görmenin getirisi ve kaybı nedir diyen arkadaşımın tedirginliğini anlıyorum ...
her şartta hüsran yolu gözüksede karıncanın hikayesindeki gibi olmayı yeğlerim ben .. en azından tarafım belli olsun ...
bu şekilde düşünen sadece ben değilim çok sayıda gönül dostum var bu sayfada ve her yerde..
bu yazıda çok sayıda anlıyanla sohbet niteliğinde yazıldı ..
katrankarası gecelere yaren olmaya geldik ..uykusuz gecelerde...
bende sizi ağırlamak isterim diyen ablamın gönül gözüyle davetine uydum
gözle görülmesede hep var olan masaya oturdum ...
ablamla ben laflarız yalan dünya üzerine dertli arkadaşlarıyla ..
birazdan çayımızda demlenir ,sohbet koyulaşmadan davetimizide yapalım
uyku kaçkınları ve sabahı ilk karşılıyanlar çay ve koyu demli sohbet var masada buyrun efendim ...




tamer

Oy Ver

reklam ver • iletişim • © 2024 YazarOkur Dizi.