Kiralık Aşk - tekrar merhaba hani bir senaryoda ben deniyorum demiştim

Kiralık Aşk Kiralık Aşk
çiğdem
Bayan
edirne
8/10/1975 (50)
tekrar merhaba

hani bir senaryoda ben deniyorum demiştim ya... geliyor.. ama ne zormuş arkadaş.. yazım dilini pek oturtamadım..
öğretmen arkadaşlar şimdi bana "otur sıfır" diyebilir :)
olsun kafamız dağılsın..

dizideki karakterlerin çoğu geçerlidir f
tekrar merhaba

hani bir senaryoda ben deniyorum demiştim ya... geliyor.. ama ne zormuş arkadaş.. yazım dilini pek oturtamadım..
öğretmen arkadaşlar şimdi bana "otur sıfır" diyebilir :)
olsun kafamız dağılsın..

dizideki karakterlerin çoğu geçerlidir f
oy oy daha tuşalara basmayı bilmiyorum senaryo yazmaya kalkıyorum :)
sabun gibi kayıp gitti yazı sayfaya doğru :)))

karakterler diyordum, dizimizdeki gibi düşünün derim.. jestler, mimikler de öyle hayal edebilirsiniz yada size kalmış..

yalansız başlasaydı her şey bölüm 1

passiondesign: mimarlık, tasarım firması
ömer ve defne mimar.
sinan pazarlama ve mali işler
yasemin halkla ilişkiler
koray fotoğrafçı ve sanat yönetmeni

defne 1 aydır passiondesign da çalışmaktadır. ömer ve defnenin ofisleri şirketin bir cephesindedir, yan yanadır ve arada cam bir bölme vardır. sinan, yasemin ve korayın ofisleri ise şirketin diğer cephesindedir.

eylül 2016.. ofiste yoğun bir iş günü

ömer ofisinde çalışmaktadır ve arada bir kafasını kaldırdığında defneyi görmektedir. günün çok daha güzel geçmesini sağlayan o bir çift bal göz ve güneşi onan sunan kızıl saçlarıyla defne her gün karşısındadır. iş dışında bir şey düşünmeyen, bırakın evlenmeyi “bir ilişkiye bile ayıracak vaktim yok” diyerek dolaşan o değilmiş gibi sürekli defneyi düşünürken yakalamaktadır kendisini. defnenin odasına bakar ve onun nasılda işine yoğunlaşmış olduğunu fark eder.

defne odasında bilgisayar başında çalışmaktadır. hastane projesinin kendisine ait olan kısmını ömer’e teslim etmiştir ve gününü bilgisayarındaki dosyaları düzenlemeye ayırmıştır. bir taraftan da ömerin isteyeceği düzeltmeleri beklemektedir heyecanla. burada işe başladığında hemen bu projeye dahil edilmiş ve çalışmanın önemli bir kısmında sorumluluk verilmiştir kendisine.

d: acaba ömer bey inceledi mi? çok zor beğenen biri olduğunu duymuştum hem meslektaşlarımızdan hem de sinan beyden.

o sırada defnenin şirket telefonu çalar.. defne cevap verir
d: efendim
telefondaki ses: daha ne kadar bekleyeceğim
d: (gerilir) ben.. şey.. halletmeye çalışıyorum ama.. bu istediğiniz çok zor..
telefondaki ses: zor diye bir şey yok defne. anlaşmamızı hatırlatırım sana. yoksa sonuçlarına sen ve ailen katlanırsınız. ne yap et bu işin olmasını sağla.!
d: ama.. şimdi şöyle.. alo.. alo… (telefon kapanmıştır) .. allahım çıldırıcam.. ben nasıl bir işe bulaştım.
telefon tekrar çalar. sinirle açar telefonu defne
d: efendim. ne var.

arayan ömerdir
ö: öğlen yemeğe çıkalım mı diye soracaktım.. sen de böyle sinir yapacağımı bilsem aramazdım. kızma.
d: siz miydiniz ömer bey? çok özür dilerim

defne ömerin sesini duyunca kendine kızar.
d: (kısık sesle) bakma sen tabi kim arıyor diye, böyle rezil olursun işte. safsın kızım sen.. of ya çok fena rezil oldum patrona..
ö: alo defne, iyi misin? bir şeyler diyorsun ama duyamıyorum. şu an odanda yalnızsın gibi görünüyor buradan ama başka biriyle mi konuşuyorsun.
d: (ömerin odasına döner) yok kimseyle konuşmuyorum ben. bilgisayarımda bir şey yapıyordum da işte onu düşünüyordum sesli. neyse siz yemek mi demiştiniz. neden?
ö: ne demek neden defne? öğlen oldu, ben acıktım. belki sen de acıkmışsındır diye düşünüp beraber yiyelim diyorum.
d: öğlen oldu mu? ben çalışırken fark etmemişim de.. biz ikimiz mi?
son cümlesini söyler söylemez içinden “ne diyorum ben” der.
ö: sen iyi olduğuna emin misin bugün?
d: evet ömer bey iyiyim ben. yorgunluktan o. yani yorgunluktan dediysem öyle şikayet gibi değil.. amannn neyse ne uzatıyorum ben.. hemen çıkalım isterseniz.
ö: tamam. hem yemekte teslim ettiğin projeyi konuşuruz. şirkete yakın güzel bir yer var. yemekleri de güzeldir. oraya gidelim.
d: anladım. tamam o zaman nerede buluşuyoruz?
ö: asansörlerin orada buluşalım 5 dakika sonra. ben sinana uğrayıp gelirim.
d: tamam ömer bey
ikiside telefonu kapatır.

ömer odasından defneye bakar.
ö: sakin birine benziyor ama sinirlenince de sesi ne kadar çekici geldi. ne diyorum ben. saçmalama ömer, saçmalama.. hadi bak işine
ömer sinana gitmek için kendi odasından çıkar

d: bir kerede tut şu çeneni kızım.. adam senin hakkında ne düşünüyordur şimdi, kim bilir. aman canım ne düşünecek geçimsiz, huysuz biri olduğumu herhalde. ay yok öyle düşünmesin o, kıyamam.
bu sözleri söyler söylemez ağzını kapatır. etrafına bakar. inşallah bir duyan olmamıştır diye düşünür. sonra toparlanıp çantasını ve dosyaları alıp asansörlerin yanına gider.
d: bakalım ne diyecek yaptıklarıma kesin beğenmedi.. yandın defne yandın. ya kovdum seni derse.. der mi.. yok demez herhalde.. neyse artık olan olacak..

defne beklemeye başlar. biraz sonra ömer gelir ve defne onu hayranlıkla onu izler
d: (içinden) gelişe bak.. rüzgarıyla geliyor yani.
ö: çok beklemedin değil mi?
d: yok beklemedim. az önceki olay için tekrar özür dilerim. ben öyle size bağırmak istememiştim. bağırmamıştım da zaten.
ö: (gülümser) tamam defne sorun yok. proje dosyaları yanımda, yemekte konuşuruz.
asansör gelince binerler. konuşmaz ama kaçamak bakışlarla birbirlerini süzerler. aşağı inerken arada asansöre binenler olunca defne ve ömer birbirine daha da yaklaşmak zorunda kalır. defne çalışırken kalemle topladığı saçlarını hatırlar ve kalemi çıkarıp saçlarını omuzlarına doğru serbest bırakır.
ö: (içinden) bu güzel koku saçlarından mı geliyor. su gibisin defne
d: (içinden) gözleri siyah üzüm tanesi gibi, ne kadar derin bakıyor (defne bunları düşünürken heyecan basar, ellerini yelpaze gibi kullanıp serinlemeye çalışır). neler de düşünüyorsun kızım, çok ayıp.. hem olacak iş değil.
ö: sıcak oldu sanki
d: ya bi sıcak bastı, havalandırma yetmiyor galiba

asansör otoparka gelince inerler. ömerin arabasına binerler. yol boyunca konuşmazlar. nihayet restorana gelirler.

restoranda:
garson: ömer bey, hanımefendi hoş geldiniz. şu ilerdeki masamız ayarlandı sizin için.

defne şaşırmıştır ömerin rezervasyon yaptırmış olmasına.

garson: ne yemek istersiniz?
ö: defne sen ne yemek istersin.
d: siz ne önerirseniz benim için de uygundur.
ö: balığa ne dersin
d: olur, severim
ö: (garsona) o zaman biz balık alalım. şöyle güzel bir levrek, ortaya kalamar, içecekte siz uygun bir şey getirin birer kadeh
d: ben alkol tüketemem pek.. su içsem daha iyi olur.. (içinden). içip de saçmala mıyım şimdi.
ö: işlerden bahsedelim istersen. hazırladığın çizimlerin, planların hepsi gayet başarılı olmuş. eline sağlık, doğrusu güzel iş çıkarmışsın.
d: (şaşırmıştır) gerçekten mi?. yani tamamımı uygun? düzenleme yok mu?
ö: yapılması gereken ne varsa ve benim de isteyebileceğim ne varsa zaten hepsini düşünmüşsün. ne yaptın bunu hazırlarken bizden gizli hastanede ek iş falan mı yaptın?
d: (güler) öyle şey yapmadım tabi ki ömer bey. ama hastaneleri dolaştım, insanlarla konuştum. bende hastanede kalacak olsam nelere ihtiyaç duyardım diye düşündüm.
ö: hastaların yanı sıra hasta yakınları için de oldukça kullanışlı tasarlamışsın. hastanede kalacakları süre içinde insanlar iletişim araçlarını fazlasıyla kullanıyorlar. o yüzden hasta odalarında kullanılacak elektriğin elde edilmesini güneş panelleri aracılığıyla sağlamışsın.
d: aklımda olan bir fikirdi. mühendis arkadaşlara danıştım. proje koordinasyonu açısından sıkıntı olmasın diye.
ö: çok güzel düşünmüşsün. hem odalar için önerdiğin tekstil ürünleri de gayet sağlıklı ve organik ürünler..
d: aslında pahalı olabilir diye düşündüm ama uzun süreli kullanım ve sağlık açısından düşününce doğru ürün olduklarına karar verdim. hem passiondesign’ın bu tip bir çalışma içinde olabileceğini duyunca ürünlerini çok daha uygun fiyatlara verebilecek firmalar olduğunu duymuştum.
defne anlatırken ömer hayranlıkla onu dinlemektedir.
ö: (gözleri ne kadar anlamlı bakıyor, ardında sakladığı utangaç bir çocuk var sanki diye düşünmektedir) dersimize iyi çalışmışız bakıyorum. sonuç olarak ben beğendim hazırladıklarını
d: çok mutlu oldum, teşekkür ederim. sizden bunları duymak beni çok şaşırttı doğrusu
ö: (gülümseyerek) neden? olumsuz sözler mi bekliyordun?
d: aa.. ben.. yani.. tamam ömer bey saklayacak değilim bu yemeğe aslında korkarak geldim
ö: korkunç biriyim demek ki
d: ben öyle demek istemedim. korkunç falan değilsiniz tam tersine çok yakışıklısınız (yine başardım, aklımdan geçeni hemen söylüyorum. bu adamın karşısında beynimin suyu akıyor sanki diye düşünür)

o sırada yemekleri gelir.. servisleri yapılır.
ömer defneden gelen bu ani iltifat karşısında çapkınca gülümsemesine engel olmaz.
d: korkarak geldim derken hazırladıklarımı beğenmediğinizi düşünmüştüm
ö: o yüzden mi yemeğe çıkalım dedim (defnenin bu hem utangaç, hem panik halinden çok hoşlanmıştır. )
d: ne bileyim. şirkette herkesin içinde kızmak yerine kibarlık yapıp kızma işini burada yapmayı tercih ettiniz diye düşündüm. neyse siz boş verin beni. ben bazen saçmalarım böyle..(yemeğini yemeye başlar)
ö: belki saçmaladığın hallerin hoşuma gidiyordur.
ömer bunu söylediğinde defne tam da lokmasını ağzına almıştır. duydukları karşısında yemeğini zorla yutar ve öksürmeye başlar..

ömer bir bardak su uzatır
ö: iyi misin su iç istersen.
defne suyu içer. şaşkınlıkla bakar. ömer yemeğiyle ilgilenmeye başlamış gibi görünmektedir.

Oy Ver

5.8
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Ehh işte

Yorum Yaz

Yorumlar

Yorum Yaz

:: Test ::
:: Yarışma ::
:: Anket ::
:: Günlük Diziler ::
:: Dizi Rehberi ::

reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi.