Kiralık Aşk - mutlu son 3. bölüm ömer: sinan? ikisi büyük bir

Kiralık Aşk Kiralık Aşk
Nune
Bayan
Istanbul
25/1/1967 (58)
mutlu son 3. bölüm

ömer: sinan?

ikisi büyük bir özlemle birbirine bakar ama sarılmaya ikisi de cesaret edemez. sinan’ın bakışlarında ömer kızgınlığını da fark eder.

sinan: ömer? geldin demek. ben haftaya bekliyordum.
ömer: gecikmenin bir anlamı yoktu, geldim hal edelim, ben hemen döneceğim çünkü
sinan: defne’yle görüşmeden?
ömer: ne gerek var, o zaten beni hayatından çoktan çıkarmıştır. sevse bile bana dönemez. ben olsam mesela affetmezdim.

sinan: e tabi o sensin, ama defne farklı.
ömer: gördüm onu, çok değişmiş, tıpkı defne’yi tanımadıktan önceki benim halim- sert ve keskin
sinan: kim onu bu hale sokmuş acaba.. yalnız ve güzel bir kadındır kendini korumak zorunda, o da öyle hal ediyor. etrafta avcı ordusu var. neyse, eh, şimdi hiçbir şey yokmuş gibi görmek bile istemez misin?

ömer: neyi sinan?
sinan: sen benim e-maillerimi okumadın değil mi?
ömer: son olanı sadece
sinan: anlaşıldı, haberin yok demek
ömer: açık açık konuş

sinan: hiç… defne taşınıyor istanbul’dan, paris’te yerleşecek. avukatları boşanma evraklarını hazırladı, seni bekliyordu, seni çağırmamı o istedi, yoksa şu ortaklık işleri vekâleti ile de hal edebilirdik.

ömer: ne boş.. boşanması…(üzgün üzgün devam eder) tabi anlıyorum.
yeni hayat başlamak istiyor, tabi ki hakkı. çocuk de ister, gençken, oturup beni bekleyemez.

sinan: üzüldün bakıyorum. niye ki. bırakıp gittin işte, sevseydin durup düşünürdün bu kızın bu hale sokanlardan hesap sorardın. neyse konuşmanın bir anlamı yok artık. çok geç. geldiğine göre avukatlarına talimat ver nasıl istiyorsun öyle hazırlasınlar evrakları.. bana fark etmez. benim param var, hisselerini bana devredebilirsin. defne çok iyi iş çıkarmış, onun sayesinde çok bağlantı kurduk ve çok güzel kazandık.

ömer: evet biliyorum, banka hesabıma hep para yatırıyorsun, gerçi banka hesaplarımı bakmadım ama telefondan hep mesaj geliyordu

sinan: defne senin bir kuruşuna bile dokunmadı, şirketi yönetti ama kendi tasarımcı maaşıyla yaşadı, bağladığı işlerden çok iyi kazanıyor. tamam, iyi akşamlar o zaman- haber bekliyorum.

ömer de eve gider ve yıkılmış bir şekilde kanepede yatar uyuya kalır. duyguları çok karışıktır, bu duygularıyla defneyle paylaştığı yatağa giremez.

sinan: koray selam
koray: selam kepçe, gece gece ne arıyorsun, yaratım sürecimi bozma, yoksa nerömü sağlarım üzerine
sinan: yemişim ben senin yaratım sürecini, ömer geldi
koray: deme kız, nasıl ne zaman , kızıl meleğimi gördü mü? uys uys
sinan: hayır, haberi bile yok. defne çok bozulacak

koray: yollarım ben o buz şelalesinin saçını başını, uys uys, ama çok özledim be sinan, nasıldı anlat sana

sinan: ömer işte, neyine anlattığım, bildiğin gibi sadece içi çökmüş adamın, çok üzüldüm görünce. tamam kapatıyorum. defne’ye söyleme onula görüşmeden gidecekmiş, öğrenip üzülmesin kız şimdi.

koray: tamam vah vah

sabah ömer her tarafı tutulmuş kalktı. rüyasında hep defneyi gördü, sanki hiçbir şey olmamış gibi ömer’e gülümsüyordu.

ömer: eskiden gerçekleşmek istediğim defnemle aynı yatakta sarıp uyumak, sabah birlikte kalkmaktı, ama şimdi bir gülüşüne bile razıyım

kendine bir kahve yapıp bahçedeki koltuğa yığıldı kaldı. sessiz çiçekleri izliyordu. defnesinin parmakları dikmiş o çiçekleri. o bahçede, evde yaşadıkları gözünün önünden film gibi geçiti. çaresizlikten yüreği sıkıştı nefes alamadı.

öğlene kadar boş boş oturur, elini kolunu nereye koyacağını bilmez, kendini boşlukta hissetti.
bu şehirde her şey defne diye bağırırken defne’siz bir hayat nasıl yaşanıyordu, unutmuştu çoktan.
akşamüstü arabayı atladığı gibi kendini sarıyer sahilindeki o parkta buldu. gözü o kızıl saçlı kızını aradı ve gördü onu.

ömer: halasına ne kadar benziyor, adı da emiymiş, en azından onu bakıp defnemin özlemini gideririm.

emi kendisinden biraz büyük erkek çocukla oynuyordur çimlerde. eminin üzerine yine yırtık bir kot tulum var. saçları bu sefer iki taraftan kuyruk bağlıydı. esra da az bir uzakta arkadaşlarıyla takılıyordu.

o sırada daha büyük oğlan çocuklar geldi eminin yanındaki çocuğu itti. çocuk yere düştü ve ağlamaya başladı. emi onu yerden kaldırıp üstündeki toprağı sildi, sonra ellerini belini koyup o büyük oğlanın üzerine yürüdü. kafası horoz gibi öne çekti ve hesap sordu

emi: sen kardeşimi vuyamazsın, gösteyiyim sana!!!
oğlan çocuk: kızsın kız halinde dur.
emi: öyle mi, bir çaypayım seni, uçaysın buydan.

emine yumruklarla çocuğun üstüne gitti.

ömer gülmekten kendini alamadı ve müdahale etmek istedi ama nihani ve serdarı fark ederek, geri çekildi

serdar: emi ne yapıyorsun, hiç yakışır mı sen kızsın, oğlanlarla ne kavgası bu. anası kılıklı işte.

nihan: öyle şöyleme serdar, emi haksız yere kimseyi vurmaz, demek ki bir şey yapmış o çocuk. emi gel kızım, ne oldu anlat bakiyim.
emi: hiiiç..
nihan: ya söyle bakalım bir şey mi yapmış

emi sus pus kalır. o çocuğu ele vermez

ömer emi’ye hayran kalır : ya şuna bak kendini savunmuyor bile, bu nasıl bir şey.

ömer: keşke benim de böyle bir kızım olsa… ah ah

nihan: eve gidelim mi?
çocuklar: hayır hayır kalalım
nihan: tamam, serdar sen eve git ben defneyi bekleyeceğim. eve gitti, üstünü değiştirip buraya gelecek
serdar: tamam. oğlum uslu uslu oynayın

erkek çocuk: tamam baba

ömer’in yüreği yerinden çıkacakmış gibi attı, kendini iyice sakladı ve konuştuklarını dinlemeye devam etti

nihan: esra sen niye bakmıyorsun çocukları?

esra: yenge sanki bilmiyor musun, senin iso pısırıktır, adaşına hiiç benzemez, emi onun yüzünden kavga etti. bu oğlan çocuk vurdu iso’yu emine de kardeşini savundu.

ömer’in kalbi durur, nefes alamaz, demek nihan’ların çocuğu iso’ymuş. peki emi kimdir, kimin çocuğudur. sinan dün bir şeyler söylemeye çalışıyordu. yoksa…

o anda defneyi görür, dünkü kokteyldeki defneden eser kalmamış, eski, sıcacık mahalle defosu, yırtık kot pantolonunu üzerine çekmiş, kareli gömleği belinde bağlamış sağlana sağlana yürüyor

defne: hey millet, yine kıyamet kopmuş bu sefer kim dayak yemiş
emi defneyi görünce: anne anneciğim benim- koşup boynuna sarılır

ömer’in eli ayağı tutmaz saklandığı ağacın altına yığılır kalır

defne: emine kızım niye kavga ediyorsun, sen kızsın yakışmaz ama.

emi: ya anne, iso’yu vuydu o şeyefsiz.

defne: kızım sen bu lafları kimden öğreniyorsun, söyleme öyle çok ayıp

emi: tamam annem, meleyim, askım, defnem benim

defne: bak bak laflara bak, kız sen neymişsin ya.. şimdi seni ısırırım

ikisi koşmaya eğlenmeye başldılar. emi sevinç çığlıkları atarak kaçıyor defne de kovalıyor.

ömer yığılmış oracıkta gözlerinden yaş akıyor. demek emi onun kızıdır, bir yanlışlık olamaz, nasıl da anlamamış emi emine işte. defne kıyamamış annesinin adını vermiş. ,

gizlice kalkar ve uzaklaşır. sinan’ı arar

Oy Ver

7.2
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Güzel

Yorum Yaz

Yorumlar

Yorum Yaz

:: Test ::
:: Yarışma ::
:: Anket ::
:: Günlük Diziler ::
:: Dizi Rehberi ::

reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi.