siyah .. beyaz

siyah beyazdı filmler hayat olanca rengerank olmasına rağmen her hafta değişen filme mahalle cümbür cemaat gider sonrada hafta boyu konuşulurdu yazlık sinemalar balo yeri gibi giyinilir kuşanılır öyle gidilirdi romantik filmler revançtaydı esas oğlan ayhan ısık yanında komik arkadaşı sadri alışık esas kız belgin doruk onun komik arkadaşı suna pekuysal esas oğlan derlerdi filmin başrol oyuncusuna zenginse uşak yada bahçivan iyi olurdu nubar terziyan gibi tam tersi kız zenginse bu sefer kızın babası nemrut biri olurdu filmin karakterleride siyah beyazdı mahalledekileri filme dahil etmek istedim çocuk aklımla uymadı sorun vardı gerçek yaşamda kişiler öyle siyah yani kötü yada beyaz yani iyi değildi tonlarına göre griydiler gri insanlar beyazları tutarlardı günün şartları filmi inandırıcı yapıyordu kimse sormazdı esasoğlanın göz sinirleri diz kapağındamı her araba değdiğinde elektrik düğmesi gibi açılıp kapanıyor diye yada görme yetisini kaybedince birden hiç olmayan becerileri ortaya çıkıp batılı çalgıları ustalıkla kullanıyor tercihen piyano ve keman gibi darbuka çalan yoktu avam göründüğünden olsa gerek eğer esas kız aynı durumdaysa mutlaka özel yeteneği devreye girer şarkı söylemeye başlardı birden bülbül kesilirdi şu hiç dikkate alınmazdı eğitimli zengin kız nedense şımarık olurdu ama aşk hemen değiştirir munis huylar edinirdi yan rolerdekilerde aşık olurdu genellikle saf ve komik bir biçimde onların aşkı gölgede kalırdı çünkü sıradan olurdu tipi yerinde olanların aşkı hem zor hem yüceltilirdi yan rollerdeki aşıklar kendi aşkını önemsemez onlarınkini ön planda tutar kendilerini feda ederdi sırf kavuşsunlar diye oysa aşk tipe bakmaz herkesi aynı heyecanla sarar yeri geldiğinde yakar geçer
zor aşıklar kavuştuğunda sinema alkıştan yıkılır anneler teyzeler ellerinde islak mendillerle salonu terkederdi geçenlerde cüneyt arkının söyleşisini seyrettim biz türkanla üç film yaptık birbirimizi görmedik dedi kör olmayı kastederek beni çocukluğuma götürdü şimdi beyazperde eve girdi tabi filmlerde değişti ozaman sorulmayan sorular sanal alemde soruluyor artık dizideki savrulmalar kaleme alınıyor ama ana kurgudaki benzerlikler had safhada üzerine dökülen franz kafka ve gabriel garcia marquez sosu diziyi genel şablondan çıkarmadığı gibi üstüne dram ekliyor çünkü iki yazarında hayatı dram yazarın türettiği gündelik hayatımıza giren kalıp sözcüklerde diziyi sürgit kurtarmıyacağı aşikar üstüne kendi kurguladığı ama ayağına dolandığı izlenimi veren sır yumağıda cabası görünen çoğu yeşilcam filmindeki seyirci yakınmasına doğru gidildiği şöyle derlerdi film iyiydide sonu olmamış yani aşkı beğendik sonu iyideğildi saçma bulduk bekleyip görülecek sarmaldan iyi çıkılırsa devam şansı ileri yıllara doğru artar beklentiyi üst sıralarda tutmak seyircide hayal kırıklığınıda beraberinde getirir
evet artık filmler renkli giderek solan gercek yaşam renklerine rağmen aşk hala en güzel duygu olarak yerini koruyor


tamer

Oy Ver

reklam ver • iletişim • © 2025 YazarOkur Dizi.