Kiralık Aşk
merhabalar,
daha önce de söylemiştim, yineliyorum iyi bir okuyucuyum ama içimdeki duyguları kağıda dökme becerim pek yoktur, beynimde dolaşan birçok kelimeler yazıya dökülmeye başladığı zaman eksiliyor. o nedenle hep okumayı tercih etmişimdir. ama uzan süredir ka'yı izleyip sizlerle de tanışınca hem size hem de ka'ya olan duygularımı aktarmak istedim.
son yıllarda izlediğim en içten dizi ka. cast seçimi çok güzel, öyleki son bölümde ilk kez gördüğüm sadri ustanın karısı bile mahallemizden biri gibiydi, çok kısa görünmesine, çok az konuşmasına rağmen özenle seçilmişti. hep defömün azlığından yakınıyoruz ama diğer karakter oyuncuların da bu projede çok başarılı olduklarını, her birine iki dakika da olsa rol vermeleri gerektiğini düşününce aslında deföm az gelmiyor bana. bu projede rolüne uymayan tek oyuncu fikret galo'ydu ki, onu da tüm izleyici tepkisiyle dışladı. gudu hala bile çok sırıtmadı bence. ayrılma sebeplerini bilmesem de vedat'ın, nazlıcan'ın gidişlerine üzüldüm, sanki işyerinden bir arkadaşım ayrılmıştı. m.acemi ve ekibi iyi bir gözlemci. insan ilişkilerini, duygularını bize (bu yetenekli kadroyla) aktarmasını, sosyal mesajları, kitaplardan alıntıları ve şarkıları dizi içerisinde yerinde kullanmasını çok sevdim. mesafeli ders veren bir öğretmen edasıyla değil de masal anlatan bir anne gibi! öyle güzel bir masal ki yaşanmışlıklarla birlikte yaşamak istediğimiz hayallerimiz iç içe. herbirimizin yok mudur iso gibi bir dostu? benim vardı, ailemle bile paylaşamadığım ama o dostumla paylaştığım sırlarım!, türkan anneanne, hulusi dede, sadri usta gibi bize öğüt veren, bizi sarıp sarmalayan bir anneannemiz, dedemiz veya halamız, amcamız yani bir büyüğümüz olmuştur yaşamımızda.sorumsuz, hayatına yön vermeye çalışırken yanlış kararlarla sevdiklerini de zor durumda bırakan serdar, tek başına çaresiz, bir baltaya sap olamazken, nihan'la birlikte olunca ailesine ve sevdiklerine karşı daha duyarlı ve koruyucu olması ne kadar da tanıdık. hırçın, sevdiklerinin sadece kendisini sevmelerini isteyecek kadar sevgide bencil, bu duyguyla da en yakınlarını kırabilen, aslında aşırı sevgiden şımarmış, laf dinlemez bir sude. (dedesiyle çok iyi anlaşıyor, çünkü dede-ömer ilişkisi kopuk). sude'nin de yaptığı hatalardan ders alarak iyilerin içinde yer alacağına inananlardanım. sevdikleri için fedakar, çalışkan, içi-dışı bir, boşboğaz ve gözü kara bir nihan. hatalarıyla, ayran gönüllülüğüyle, panikliğiyle, pozitifliğiye, duygusallığıyla ama asla arkadaşından, dostundan vaz geçmeyen bir sinan. koray, zeki, iyi bir gözlemci, yakınındaki insanların eksk veya hatalarını gördüğünde yüzüne vurabilen, sevgisini farklı gösteren, zaafları olan, iyilik yapmayı seven, kendince kusurlarını absürdlükle kapamaya çalışan ve içindeki çocuğu hep dışarı çıkaran biri. nero ve necmi tipik amca ve yenge, ömer'i sevmeleri, onun ayağını kaydıma, onu dışlayarak mirasa tek başına konma gibi bir düşünceleri yok, ama işte dedenin de gazıyla bir şeylere sahip olma içgüdüsü ve çabası var. bu bölüme kadar necmi ve nero'nun ömer'e olan sevgilerinden hiç şüphe etmedim, tam tersi ömer'i kaybetme korkusunu yaşadıklarını hissettim.
kısacası her iki mahallede de sevgi ve dostluk ön planda. bizim mahalle bize çok tanıdık gelse de diğer mahallede de sevgi ve dostluk var.(kırıp dökseler de toplamayı öğreniyorlar).
ayrıca feryal ve ömer'in bu bölümdeki konuşması çok seviyeli ve güzeldi, feryal'i, iz'i sevgilerini ifade edişlerini ve sonucu kabulleniş şekillerini sevdim.
m.acemi buradaki hiç bir karekteri aşağılamıyor, insanların hata yapabileceğini, hırslarının, kıskançlıklarının olabileceğini, başkalarına zarar verebileceğini gösteriyor.
ayrıca bu kadar ilgi ve sevgi kısa ömürlü olarak düşünülmüş diziyi uzun soluklu bir dizi haline dönüştürdü. dizide yaşanan sorunların (hastalık v.s) üstesinden de ustalıkla geldiklerine inanıyorum.
gelelim bizim mahalleye :)
defne'nin mucizesine tanık olmak isteyen biz ka ailesi, defnenin o küçük mahallesine ülkenin, hatta ülkelerin değişik illerinden, ilçelerinden gelerek kocaman bir aile olduk.
bu bir çılgınlık mı? bence değil, bu bir özlem, bu bir sevgi, bu bir dostluk, eğer çılgınlıksa da keşke her çılgınlık böyle olsa!
ayrıca m.acemi ve yapımcı firma bu çılgın ve tutkulu ka ailesini asla tahmin edememiştir, şoku atlattıktan sonra daha güzel bölümler görmeye başladık sanki :)
burada; gamze'yi tanıdım, pozitif enerjisini ve sevgisini hesapsızca dağıtan.
chilli tanıdım, mitolojiyi sevdiren, bilgisini, bilgeliğini bize aktaran,
mavi'yi tanıdım, gençlere sahip çıkışını sevdim, kırmadan, incitmeden vermek istediği öğütleriyle.
güneş'i tanıdım, yazılarını keyifle okurken, akademisyen olduğu düşüncesine kapıldım, onurlandım.
karakedi'yi ve çılgın nigar'ı tanıdım, yaratıcı zekalarına ve bunu masallaştırmalarına hayran oldum.
senarist sıla ve sadaqat'in romantik-komedi hayallerini kaleme alışlarını sevdim.
masall'ın şiirlerini, hasret'in içtenliğini, storycansu'nun sabırsızlığını, heyecanını sevdim.
tamer'i tanıdım, yaşanmışlıklarını ne güzel yazıya döküyor.
aysunn :)) yüzümdeki tebessüm. hiç kaybolmasın istedim.
fanes'i tanıdım, yorumları, nokta atışları, fıkra ve şiirleriyle.
fatma can, en son ankara buluşması için koştururken takip ediyordum, buluşma sonrası yazısını okuyunca "ah keşke bende!" diye hayıflandım.
gölcüklü, blk, semra ant, hülya ben tahminlerini en çok beklediklerimden oldu.
kanadalı, suzal, şenay, bahar, ankaralı, mdk, ksk,gülçin, nevin, perihan, almanyalı, fenerli, dilek,her, bn ryan, nevin ve diğer değerli ka perilerinin de yorumlarını ve paylaşımlarını takip eder oldum.
kısacası kocaman bir aile içinde keyifle yaşıyorum. insanları seviyorum, sizleri ve ka'yı seviyorum...
bu uzun ve dağınık yazıyı sonlandırırken, ka'nın senaristine, yapımcısına, yönetmenine, kamera önünde ve kamera arkasında çalışan tüm emekçilerine teşekkür ederim,
sevgi ve dostlukla,
al yazmalım
müzik kutusu,
bu türküyü y.da teyzelerden dinlemenizi öneririm.
al basmadan donu var
suya gider yolu var