kırk peri ve kara prens

sağdaki kapı;

bilge peri ve suskunlar kapıdan içeri girerler. .
önlerine upuzun geniş bir koridor çıkar. .
koridorun sonunda bir kapi daha vardir..
basşka bir çıkış olmadığı için o kapıya doğru gitmeye karar verirler konuşmadan. .
peri ortada suskunlar her iki yanında heran birşey olacak gibi temkinli adımlarla yürürler bir süre.
biraz ilerleyince koridorun sağında ve solunda duran heykelleri görürler. .
üç sağda ve üç solda, duvara dayanmış olarak duran , yerden tavana kadar uzanan çakal başlı insan vücutlu haşmetli heykeller. .
bilge peri : "anubis"ler diye fisildar. 
aklına gelen ihtimal onu ürpertir. .
suskunlara dönüp ..
"hazır olun sizi büyük bir savaş bekliyor. ." diye onları uyarır. 
suskunlar ne olduğunu anlamaya çalışır halde etraflarına bakınirken..
birden heykellerden birinin gözleri ışıldar .. sonra diğerinin.. sonra diğerinin. .hepsinin gözleri yanmaya başlar karanlıkta .
sonra birer adım atıp öne çıkarlar..yer sarsilir tek adimlariyla.
hazır ol vaziyette altı kişilik bir ordu gibi dizilirler. uzun zamandir hic kipirdamayan taş heykeller birinin emriyle hayat bulmuştur sanki. .

suskunlarin her ne kadar yüzleri görünmesede yaşadıkları korku her hallerinden belli oluyordu. .
nice kötü sahneye şahit olmuş bu korkusuz savaşçılar bile korkmustu gördükleri manzara karşısında. .
durumu farkeden peri;
" ayrilin!! "diye bağırır onları kendine getirmek için. .
suskunlar dan biri sağa diğeri sola koşarak sütunların arasına saklanır.. .
bilge peri ortada durup bir süre heykelleri izler. zayıf noktaları nedir acaba diye düşünür. .
heykeller yürümeye başlar. dimdik karşıya bakarak. sanki görme yetileri yok gibi boş boş ..
peri onların yürürken etrafı kokladigini farkeder.
o zaman anlar heykellerin kör ama burunlarinin çok keskin koku alan cakallar olduğunu. .
önce sagdaki sonra soldaki suskun yanına gidip. .
bilge peri : gözleri görmüyor ama burunlari iyi koku alıyor bunu iyi kullanmamız lazım diye anlattı. .
ikiside başını sallar... anladım der gibi. .
sonra kendi de bir sütunun arkasına çöküp nefes alış verişlerinin düzene girmesini bekler. .
"artık emekli olma zamanı geldi galiba". .diye kendi kendine söylenir. .
suskunlar birbirine bakıp işaretlesirler. ..
ne yapacaklarını sessizce kararlastirdiktan sonra
biri elini kaldırıp parmağıyla saymaya başlar diğerine göstererek. .
bir..iki.. üç. .ikiside saklandiklari yerden aynı anda fırlayip kılıçlariyla 
en öndeki heykelin dizlerini bicerler. .
iki heykel de dengesini kaybedip yere düşer büyük bir gürültüyle. .
 az önceki korkutucu heykeller anında taş yiginina dönüşür...
diğer abunisler sesi duyunca korkuyla durup havayı koklar..
sonra ayaklarının altında yatan arkadaşlarını ezdiklerini farketmeden yürümeye devam ederler. .
suskunlar hemen bir sonraki sütunun arkasına saklanıp tekrar pusuya yatarlar. .
dev heykellerin tekrar yaklasmasini beklediler bir süre.. sonra tekrar. .
bir.. iki.. üç ...ikinci heykelleri de bicip gectiler..
ama bu sefer birinin zamanlaması yanlış oldu ve yere düşen heykelin bir parçası  üstüne düştü.
yaralanan ve ayağı sıkışan suskun diğerine sesini duyurmaya çalıştı ama beceremedi. .
geride durup olanları gören peri seslenip diğerine haber vermek istedi..
ağzını açıp bağırmaya fırsat bulamadan yere düşen suskunun korkusunun kokusunu alan diğer abunis onun yanına geldi ve eğilip onu eline alıp havaya kaldırdı. .
bilge peri : hayır !!!
perinin bagirmasi ile dev heykelin elindeki suskunu karşı duvara fırlatmasi bir olur..
duvara çarpan dilsiz adamin ağzından sadece kısacık bir "ah!" sesi duyuldu ve yere düştü. .

arkadaşı onun yere düştüğünü görünce olanları anlayabildi ancak..  
göz bebeklerinde bir kıvılcım yandı söndü... 
o an öfkesi gücünü ikiye katladı sanki. .
önce yanında duran heykeli sonra arkadaşını duvara fırlatan  heykeli yerle bir etti göz açıp kapayana kadar. .
bunlar o kadar çabuk olmuştu ki!.
peri az önce yaşananları beyni  sanki hafızasına yeni kaydediyor gibi idrak etmeye çalıştı bir süre.  .
sonra heykellerden geriye kalan taşlar arasında düşe kalka koşarak duvar dibinde yatan suskunun yanına gitti. .
suskun sanki uyuyor gibi kıpirdamadan yerde yatiyordu..
başının altında biriken kan gölü olmasa onun öldüğüne kimse inanmazdi. .
tam elini uzatıp migferini çıkaracakti ki diğer suskun gelip elini tuttu. .
peri elini geri çeker. .
"haklısın galiba. .şuan onun yüzünü görmek ikimize de iyi gelmez. ."diye mirildandi sonra sırtındaki pelerini çıkarıp yerde yatan sessiz ölünün üstüne örttu.
iki arkadaşın vedalaşmasi için onları başbaşa bıraktı. .
yaşayan suskun ölü suskunun elini tutup öptü ve yavaşça yere bıraktı. .
başındaki migferden dolayı onun sessizce ağladığını peri görmedi ama kraliçe vücuduna yayılan zevk dalgasindan bunu hissedebildi. .
bu kısa vedalaşmadan sonra suskun ayağa kalktı..
az önceki matem havasından eser kalmamış gibi  yeri titreten adımlarla perinin yanına geldi.  .
onun bu kadar soğuk kanlı olması şaşırticiydi. . 
peri onun nasıl olupta bu kadar güçlü davrana bildiğini o gecenin sonunda daha iyi anlicakti. .

ikisi yan yana yürüyüp diğer kapının önünde durdular..
bi süre kapıya baktıktan sonra açıp içeri girdiler. .
girdikleri odada pencere yoktu duvarda yanan mesaleler odayi aydinlatiyordu..
bir süre odayı incelediler ..
yuvarlak pek geniş sayılmayan bu oda da pencere olmadığı gibi başka kapıda yoktu. .
tek girişi olan çıkmaz sokak gibi bir oda .
peri başka kapı olmadığını anlayınca yanlış yolda olduklarını düşündü.
"hadi dönelim "dedi yanındaki suskuna..
ikisi de arkasına dönüp bakınca donup kaldılar oldukları yerde. .

çünkü az önce girdikleri kapınin yerinde artık bir taş duvar vardır. .
bilge peri yutkunur ve sessizce mirildanir. .
" tuzağa düştük. . "

devam edicek. ..

Oy Ver

reklam ver • iletişim • © 2025 YazarOkur Dizi.