Kiralık Aşk
merhaba,
dizinin yönetmen ve ekip değişikliğine gittiğini yeni öğrendim. aslında emek ve emekçiye çok önem veren ben kendilerine bunun nedenini tam bilmemize rağmen naçizane birkaç satır yazmak istedim. kiralık aşk gibi güzel bir projeden ayrılma nedenleri aslında onların tek elinde ancak bundan sonraki projelerinde bu kadar izleyiciye sahip bir diziden ayrılırken en azından özür dilemelerini beklerdim. lakin çok fazla gönül kırıcı söylemlere imza attı sayın yöş, tamda burada aklıma bir hikâye geldi.
inatçı çırak
bir usta ve şaşı çırağı varmış. usta çırağını eve göndermiş. evde ki sol koltuğun üstünde rafta duran şişeyi al ve hemen gel demiş. çırak tabi usta demiş. eve gitmiş. sol koltuğun üstündeki rafa bakmış. yalnız rafta iki şişe olduğunu görmüş. hemen ustasına telefon etmiş. usta rafta iki şişe var. hangisini alayım demiş. usta çırağı azarlamış. hayır, bir şişe var. al ve hemen gel demiş. çırak, beni boşuna azarlıyorsun iki şişe var diye ısrar etmiş. usta çırağın ısrarının bitmeyeceğini anlamış. madem iki şişe var birini yere vur kır, diğerini al getir demiş. bizim çırak şişeyi alıp yere vurmuş kırmış. rafa tekrar baktığında rafta hiç şişe kalmadığını görmüş.
insanın kendisinin farkında olması nedenli önemli yaptığımız yanlışlardan dönmemiz için bazen böyle yıkıcı dersler almak zorunda kalabiliyor. kişinin hak ettiği bu dersi alması onun geleceği için yapıcı olabiliyor. ama ya ekibi onunla birlikte yol alan onca emekçi işte burada iyi niyetimi iletmek istiyorum. en kısa zamanda güzelliklerle karşılaşırlar umarım.
bu arada uzun süredir iş yoğunluğum nedeniyle sizlere okuyucu olarak katılabildim. zevkle arkadaşlarımın yazdığı senaryo ve yazıları takip ettim. ancak bir müddettir, özel hayatlar ile ilgili yorumları okurken rahatsız olduğumu da belirtmek isterim. bizler duyarlı belli bir yaş aralığında aşk’a aşık bireyleriz. yalnız empati yeteneğimizi sanki anlık ya da durumsal görsel şölenlere yenik düşünüyor gibiyiz.
ikinci konu ise sayın meriç acemi’ye galo karakteri için yapılan eleştiriler. hemen belirtmek isterim ki bende bu platformda ki tüm arkadaşlar gibi naif aşkı zedeleyen tüm karakterlere olduğum gibi fikret galo karakterine de karşıyım. biran evvel gitmesini istiyorum. ancak eleştirinin de bir yöntemi olduğunu düşünüyorum. eleştiri sandviç e benzemelidir. bir ekmeğin üst kısmı ortası ve altı olmalıdır. dikkate alınmak için bunun şart olduğunu düşünüyorum. aba altından sopa göstermek doğru bir yaklaşım mıdır? örneğin kıyafetleri eleştirirken cümleye kıyafetin yakışmış olduğunu ancak/fakat/lakin gibi kelimelerle devam edip içindeki gömleğin ayakkabının rengi konusunda yorum yapmak bizlerin düşüncelerinin dikkate alınmasını sağlayabilecek. hem de platformun daha yapıcı olmasını sağlayacaktır. diye düşünüyorum. unutmayalım ki bu senarist hanım donalım açısından hiçbir eksiğe sahip değildir. yapımcıyı bile işine müdahale ettirmemek konusunda anlaşmaya vararak bu projeye başlamıştır. dışardan kişi ya da kişilerin müdahale etmesine sizce izin verir mi? bizim gördüklerimizi hissettiklerimizi görmemesi hissetmemesi mümkün müdür? son söz tabii bizim, biz galo karakterini istemediğimizi ya da ömer ve defne karakterini sevdiğimizi onların birlikte dizide yol almasını istediğimizi aksi takdirde dizinin başlangıç ahenginin bozulacağını söyleyip beklememiz daha uygun olacağını düşünüyorum. umarım meriç hanım bunca söylenenden sonra verilmek istenen asıl mesajı algılamıştır.
bir bakkalın güzeller güzeli bir papağanı varmış. bakkal papağını bekçi olarak da kullanırmış. yine günlerden bir gün papağını dükkânda bırakmış. evine girmesi gerekmiş. dükkâna fare kovalayan bir kedi girmiş. tabi bizim papağan kediden kormuş. kendini bir o yana bir bu yana savurmuş. bu arada da dükkânda ki yağ şişeleri devrilmiş. dükkân savaş alanına dönmüş. papağanın üstünün yağ olduğunu gören bakkal hemen papağanı suçlamış. papağanın başına vurmuş. papağanın başındaki tüm tüyler kopmuş. çok korkan papağan konuşamaz olmuş. sonra bakkal yaptığından çok pişman olmuş ama artık olan olmuş. papağanı artık kel ve konuşamaz durumdaymış. konuşması için her türlü yolu denemesine rağmen başarılı olamamış. bir gün yoldan geçen kel bir adamı gören papağan birden konuşmaya başlamış. sende mi yağ şişelerini döktün diye adama sormuş. yoldan geçenler papağana gülmeye başlamışlar.
bazen olaylara çok dâhil olunca genelde verilmek isteneni kaçırabiliyoruz. çok da analitik zekâmın ve edebiyatım kuvvetli olmadığını bilerek, bu satırları yazarken kimseyi hedef almadığımı özellikle belirtmek isterim.
sevgiler saygilar