Kiralık Aşk - veee... beklenen bölüm geldi. hadi benden de bu

Kiralık Aşk Kiralık Aşk
veee... beklenen bölüm geldi. hadi benden de bu kadar

kiralik aşk defne’nin yolu bölüm 22

***ömer’in odası, ömer, sinan, iso ve koray

koray (birden üzerinde deri bir kedi kadın elbisesi ile belirir. elindeki kırbacı şak diye masaya indirir, herkes yerinden fırlar)
sinan: neuzubillah! koray, bu ne?
koray: catwoman elbisesi hayatım. madem , saraydan kız kaçırıcaz, hazırlıklı olmalıyız di mi? sen bu takım elbiseyle mi tırmanıcan defne’nin camına?
sinan (ömer’e döner): ben mi tırmanıcam?
ömer: hayır, hiç kimse tırmanmıycak. ben merdiven dayayıp çıkıcam. koray, allasen bir kere de adam gibi dur, bir ortalığı karıştırma. değiştir şu üstünü. catwoman’mış, töbe bismillah. ömrümden 3 yıl gitti (onu da kara kedi çaldı galiba)
koray: hııı, ben de mi tırmanmıycam şimdi? ama o kadar hazırlık yapmıştım, senden nefret ediyorum ömer. kuru kız da erol’a kalsın inşallah!
ömer: koray bi sus, sinirim tepemde, almıyım ayağımın altına şimdi seni.
iso, şu evin planının üstünden bir daha geçelim. (ikisi birden masaya eğilir, konuşmaya başlar. diğer tarafta koray’la sinan önce karşılıklı kaş göz işaretleri yapmaya, sonra itişip kakışmaya başlamıştır)
ömer (kafasını kaldırmadan): sinan, sen bari uyma şuna!
sinan: tamam kardeşim, tamam. çekil koray…benim görevim ne?
ömer: sen ikinci arabada, sokağın başında koray’la birlikte erketeye durucan
koray: neye durucak neye, o ne ayol?
ömer: erketeye koray’cım. gözcülük yapıcan yani, iso ön tarafta, siz de yanda bekleyeceksiniz. ben de hayırlısıyla defne’yi odadan alıp indiricem aşağı?
koray: hıııı…o nasıl olucak? kuru kız, paşa paşa gelicek mi şimdi senle? o zaman niye camdan çıkıyosunuz? merdivenlerden inip kapıdan çıksanıza hayatım. ay bu da zeki geçinir bi de…
ömer: saçmalama koray. tabi ki tıpış tıpış gelmeyecek. gelecek olsa niye kaçıralım kızı di mi?
koray: hııııı…
ömer: o yüzden bayıltıcaz.
iso: ne yapıcaz?
ömer: eterle falan bayıltıcaz işte iso. başka türlü nasıl çıkartırım defne’yi ordan.
iso (kafasını kaşır): yani, şimdi ben o kadar uzun boylu düşünmedim tabi de…
sinan: bence de bayıltalım gitsin. kesin çözüm, bu sefer risk almayalım.
ömer: yalnız, içerden bir desteğe ihtiyacım var. pencerinin aralık bırakılması lazım
koray: filmlerde hiç öyle olmuyor ama. adam pencereyi, iki zorluyor kendiliğinden açılıyor
iso: onu nasıl yapsak, ben çıkamam odasına. esra’dan mı yardım alsak? zaten esra’sız olmaz ki bu iş, ikisi birlikte kalıyor odada
ömer: biliyorum
iso: nerden biliyorsun kardeş?
ömer: yani, defne anlatmıştır bir ara herhalde. nerden bilicem di mi? neyse, sence esra yardım eder mi?
iso: eder, eder. ben konuşurum onunla. seni pek seviyor nedense zaten.
ömer: tamam, o zaman. merdiven, bir de merdiven bulmamız lazım
iso: sadri ustanın dükkanda var bi tane. boyarken kullandıydık, duruyosa hala onu alırız.
sinan: yanımıza yiyecek bir şeyler de alalım mı, beklerken acıkırız
ömer: sen bu koray’la takıla takıla ona benzedin iyice sinan
sinan: tövbe de (elini masaya vurur, tıklatır) allah korusun.
koray: peki kızı neye sarıcaz hayatım?
ömer: nasıl neye sarıcaz koray?
koray: ay, niye her şeyi ben düşünmek zorundayım? kızı diyorum, öyle geceliğiyle kucaklayıp çıkıcak değilsin herhalde pencereden. bir halı, bir kilime falan sar yuvarla bence.
ömer: off, kilim milim olmaz da. bir şey almak lazım hakkaten üzerine. neyse odadan bir şey buluruz artık.
koray: bir de hayatım, bu üstünde fosforlu gibi parlayan beyaz gömlekle gitmiyceksin değil mi? bence hepimiz takım giyinelim. baştan aşağı siyah. yüzümüze de şu soyguncuların giydiği örgü berelerden takalım, hiç bi yerciklerimiz görünmesin.
sinan: ben şimdi sana bir giricem, bundan sonra hiç bi yerciklerini kimselere gösteremez olucaksın. yürü, gidelim de eter, halat, koli bandı falan bi malzemeler alalım
ömer: ha?
sinan: ömer, senin de, yaptığın planın da…olum akşam akşam, şampanyayı da devirdik, kafam oldu binbeşyüz. kızı bağlamıycaz mı oğlum, ağzını falan bantlamıycaz mı? ya kendine gelir bağırırsa?
ömer: vay arkadaş, sizi duyan da hergün kız kaçırdığınızı sanır. ben niye hiç düşünemiyorum bunları. neyse, hadi gidin alın, ben de üzerime rahat bi şeyler giyeyim de gidelim sonra. bekleyelim mahallede. belki planda bir değişiklik olur, erken döner defne. bu sefer tongaya basmayalım.

***o sırada orhan tamay’ın evinde
orhan t: erôl oğlum hoş geldiniz. demek bana anlata anlata bitiremediğin güzeller güzeli yetenekli kızımız bu
erol: evet baba. sonunda defne’yi kandırabildim.
baba, defne…
defne, babam…
paris’te tanıştırmayı ummuştum sizi, ama babam rahatsızlanınca…
defne: çok geçmiş olsun orhan bey. hepimiz çok endişelendik o zaman. nasılsınız, şimdi daha iyi misiniz?
orhan (defne’nin elini tutar): iyiyim kızım daha iyiyim. bu haylaz oğlan beni üzmeyi bırakınca daha da iyi olacağım. hele de şimdi seni tanıdım ya, artık ölsem de gam yemem
erol: baba, lütfen!
defne (şaşırır): o nasıl söz orhan bey.
orhan: öyle öyle…gel şöyle otur bakayım yanıma, biraz sohbet edelim. (otururlar) erol, oğlum bir şey ikram etsene kızımıza.
erol (hafif sırıtır): yok babacım, defne artık içemiyor…ben size vereyim bir şeyler
orhan (defne’ye bakar, tek kaşını kaldırır) öyle mi?
defne (şaşkın erol’a bakar): öyle mi?
erol: utanmana gerek yok hayatım.
defne : yok mu?
orhan (birden neşeyle ellerini dizlerine vurup gülmeye başlar): tahmin etmeliydim tabi. seni hınzır seni…e ne de olsa babasının oğlu! hadi, hadi ver bana bir şeyler de kutlayalım bari. defne kızıma da bir meyve suyu falan söyle…
defne (ağzının içinden konuşur): ben acaba şampanyayı çok mu kaçırdım, hiç bir şey anlamıyorum…
***biraz sonra üçünü yemek masasında görürüz. orhan bey, hafifçe peçeteyle gözünün kenarını silmektedir.
orhan: ah, erol annen ne kadar isterdi bu anı görmeyi
erol: ya , evet, ne kadar isterdi. ama eminim, o da bulunduğu yerden defne’yi görüp benim için mutlu oluyordur.
defne (yavaşça erol’a döner): erol, benim biraz başım dönüyor, kalksak ayıp olur mu babana?
erol (yüksek sesle): başın mı dönüyor hayatım? tamam, tamam hemen kalkarız. baba, kusura bakmazsın değil mi? malum bugün heyecanla da birleşince böyle…
orhan: ne demek evladım. nasıl olsa bundan sonra hep birlikteyiz, sen defne kızmı götür, iyice bir dinlensin. ailesi ile de hasret gidersin birkaç gün. sonra biz de gider tanışırız.
defne: hı, kim kimle tanışıyor?
erol: gel hayatım, ben sana yolda anlatırım
***defne’lerin evinin önü, karanlık. erol arabayı durdurmuş, defne’yi uyandırmaya çalışıyordur.
erol: defne…! defne, hadi uyan canım! türkan teyze seni böyle zom görürse benim derimi yüzer. üstelik ben bile sarhoş etmedim.
defne (gözlerini açar): erol! ya ben çok kötüyüm, ne oldu bana?
erol: bir şey yok canım, eve getirdim seni. hadi şimdi sessizce girip, odana çıkmaya çalış, yarın konuşuruz olanları
defne: hııı, tamam, sessizce.
(beraber arabadan inerler, erol anahtarı alır kapıyı açar, sonra defne’nin dudağına küçük bir öüpücük kondurup içeriye sokmaya çalışır)
ömer (yolun kenarındaki arabada olanları seyretmektedir. kapıya hücum eder) ulan, kart kazanova, ben şimdi senin…
iso (koluna yapışır): ömer dur! bırak gitsin, olay çıkarırsan bütün planımız yatar
ömer : tamam da görmüyor musun iso
iso: görüyorum kardeşim, görüyorum. o yüzden öfkeyle kalkıp zararla oturmayalım diyorum. sabret iki dakika.
ömer (derin bir nefes aır): tamam, sabır, tamam, yapabilirim.
(defne içeri girer, erol bir süre daha bekleyip, arabasına biner ve gider…..)
(bizim dört silahşörler biraz beklerler ve ömer’in işareti ile arabalardan inip, defne’nin camının altında toplaşırlar, iso arka taraflardan bir merdiven getirir, duvara dayar)
iso: hadi bakalım kardeşim, top sende.
ömer (hafif tedirgin olmuştur): esra hazır değil mi?
iso: hazır hazır, sen cama hafifçe tıklat,o açar
ömer : peki bir şey unutmadık di mi? eter, eter nerde koray?
koray: burda ömüş’çüm. ay duygulandım ben şimdi. bu günleri de mi görücektik.
sinan: koray bi ses çıkarma, mahalleyi başımıza toplayacaksın. ömer, şu çantayı da al, bant ve ip var içinde. hadi çak bakalım ortak! zafer seni bekliyor!
(ömer yavaşça hepsi ile yumruklarını tokuşturur, çantayı alıp merdiveni çıkmaya başlar, son basamağa geldiğinde, hafifçe pencereyi tıklatır
perde aralanır, esra’nın yüzü görünür, gülümser ve sus işareti yaparak pencereyi açar)
esra: çabuk ol, kimse görmesin, gel hadi
ömer: defne?
esra: çoktan sızdı, ne içirdiniz siz buna?
ömer(sessizce içeriye girer, karanlıkta odaya alışmaya çalışır. defne’nin yatakta yatan silüetini görür, başucuna gider, dizlerinin üstüne çöker) ah, defne’m ah, neler yaptırıyorsun bana.
esra, sarabileceğimiz uzun bir mantosu var mı?
esra: ben çoktan hazırladım merak etme sen. al bu da çantası, bohça yerine geçmez ama, idare edersiniz artık.
ömer (gülerek esra’nın saçlarını karıştırır) seni gidi ekmek arası. hadi uyanmadan şu işi halledelim. (cebinden eterli mendili çıkarır, yavaşça defne’nin yüüzne tutar, biraz bekler) yeter mi sence?
esra: yeter yeter. gel şu ellerini ayaklarını bantlayalım. ağzını da bantlasak iyi olur
ömer (şaşkın): sen de mi? benden başka herkes bu kız kaçırma protokolünü biliyor galiba.
esra: sen hiç türk filmi izlemedin mi ömer abi?
(ikisi birlikte defne’yi bir güzel sarıp sarmalar,paketlerler. ömer eğilip kucağına alır, sonra omzuna atar)
ömer: yalnız, uyurken de bi ağırlaştı sanki!
esra: yok artık. o kasların bi hakkını ver ama sen de. hep kürek, hep kürek nereye kadar?
ömer (başını yine hayretle ikiye sallar): ben şimdi pencereden böyle nasıl çıkıcam?
esra: öff, hadi gel. ben yardım ederim sana
(biraz sakarca görünütlerden sonra, ömer, esra’nın yardımı ile defne omzunda pencereden çıkmayı ve aşağıya inmeyi başarır)
(aşağıda büyük bir heyecanla karşılanır)
sinan: oğlum tamamdır bu iş, vallahi kaçırdık kızı, helal olsun sana.
koray: ay dayanamıycam sarılıcam, gel buraya
iso: hadi kardeşim fazla oyalanmayalım, ne olur ne olmaz (demeye kalmadan, alt katın ışıkları yanar, türkan sultanın sesi duyulur)
türkan: esraaa, uyuyakalmışım ben, ablan gelmedi mi?
esra (camı kapatırken git git işareti yapar): geldi anane, geldi, uyuyor merak etme yat sen (diye bağırır).
(bzimkiler tabanı yanmış it gibi ömer’in arabaya doğru koşarlar, iso kapıyı açar. ömer defne’yi koltuğa oturtur ve geri doğru yatırır)
ömer: ya böyle rahat edemez ki, çözsem mi ellerini ayaklarını falan?
sinan: saçmalamayı kes de hemen uzaklaş burdan. hadi aslanım, yürü (sırtına yumruğu indirir)
koray: ay ben de bende (o da ömer’in sırtına vurur bi tane)
ömer: ne oluyor ya, manyak mısınız. hadi dağılın ben de gideyim artık.
(hepsine sarılır, arabaya biner ve….uzaklaşır)
(bir su sesi duyulur, koray’ın elinde bir kova arkalarından su dökmektedir)
sinan: koray yemin ederim, in misin cin misin korkutuyorsun beni. hadi biz de yakalanmadan topuklayalım artık. iso, haberleşiriz kardeşim. ömer’den ilk haberi alan diğerlerini de arasın tamam mı?
iso (çaktırmadan gözünü silmektedir): tamam, tamam, hadi gidin artık

end of episode 22

Oy Ver

7.1
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Güzel

Yorum Yaz

Yorumlar

Yorum Yaz

:: Test ::
:: Yarışma ::
:: Anket ::
:: Günlük Diziler ::
:: Dizi Rehberi ::

reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi.