Kiralık Aşk - sevgili hacer, sen istersin ben atmaz mıyım? daha önce

Kiralık Aşk Kiralık Aşk
sevgili hacer, sen istersin ben atmaz mıyım?

daha önce okuyan arkadaşlar kusura bakmasın, dizimizin 10. bölümü ile tekrar yayın yapıyoruz.

nigar

kiralik aşk defne’nin yolu bölüm 10
(nedendir bilinmez bizim dizimiz tam da bir önceki bölümde kaldığı yerden devam eder. defne ve erol hava limanında yan yana ve el ele oturmakta iken…)
(birden oturdukları koltuğun arkasından yüksek bir ses duyulur)

koray: sürpriiiz!

(defne, yerinden zıplar, ikisi birden arkaya dönüp şakınlıkla bağırır)
defne: koray bey!, erol: koray!

koray: eveeet, tabi ki ben. ben koray sargin. ailenizin koriş’i, her eve lazım. dünya çapında, hatta kainat çapında bir numaralı fotoğraf sanatçısı. ben, kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım ben. işte huzurlarınızdayım, ta ta….(kendie etrafında birkaç tur döner). ay başım döndü, nasıl olmuş ama paris kombinim, çok şıkım değil mi? selfie çekmek isteyenler ücreti mukabilinde sıraya girebilirler…
aaa, kuru kız senin ne işin var burda? hayırdır bir yere mi gidiyorsun?

defne: ama koray bey, ben paris’e gidiyorum, size de söylemiştim ya, hani ömer’in kapıda beni silindir gibi ezmeden önce. asıl sizin ne işiniz var burda?

koray: sensin silindir, seni gidi meymenetsiz! bana bak, kız seni öyle bir sayıyla çarparım, iç açılarının toplamı 280 olur, şişersin böyle davul gibi. tepeni traş eder, koniye çeviririm, küpünü alır, kareköküne bölerim, hacmini hesaplarım senin. uğursuuuz, hem sen tren gibi gel benim üstüme, narin ama adeleli vicudumu yerlere devir, hem de…

aaa, bir dakka, sen şimdi paris’e mi gidiyorsun, ay ne güzel, kız ben de paris’e gidiyorum, erol’cuğumla birlikte. sen de bize katıl… ıııı, derdim ama sen şimdi bizim klasmanımızda değilsin şekerim, yanımıza yakışmazsın, olmaz yani. biz erol’umla first class’ta gidicez, en önde gidicez, hatta kokpitte gidicez, en önce biz varıcaz paris’e. fakir şeyyy… sen anca ekonomide gelirsin, arkada tuvaletin kenarında mı kız senin koltuk yoksa?

bana bak, bu first class’ın yemekleri güzeldir di mi? çok da acıktım, bayılıcam nerdeyse, her şeycikten yiycem uçakta, bugünlük rejimime ara veriyorum. yalnız, binmeden önce bir aperatif pizza falan mı yesem ki? hı, ne dersin akrebim?

erol: koray, bir durur musun? ne oluyor burda? paris’e mi gidiyorsun sen de? benimle üstelik…

koray: ay hayatım sen çağırdın ya, unuttun mu? (erol başını olumsuz anlamda sallar) çağırmadın mı? niye çağırmadın? hayırsız!..ay, ne büyük acılar bunlar yarabbim. 25 yıl hasretinden prangalar eskittiğim, daha dün kavuştuğum kankim tadına doyamadan beni terk edip gidiyor yine. atıcam kendimi uçaktan aşağı, kaptan beye söyliycem, kaptan bey diycem, çakın bizi böyle topluca everestlere diycem, beni allahuekber dağları kesmez, bana everestlere çakılmak çakılmak yakışır diycem. ben, koray sargin diycem.
ayyy, erol, kaptan bey uçağa anons yapmama izin verir mi ki? böyle bir şarkı söylerim ben yolculara “hayaaağt ağlamaklııııııııığ”, ondan sonra, şu kuru kızı atarız uçaktan.

defne: koray bey ya, şimdi öyle çakılcaz, atıcaz, atlıycaz falan, yapmayın allah aşkına, ilk defa uçuyorum zaten. ödüm şeyime karışmasın. ay ne dedim ben, çok afedersiniz erol bey.

erol: defne, tamam sen sakin ol! koray, sen, daha sakin ol! tamam mı, herkes bir sakin olsun. kimse bir yere çakılmıyor, herkes gayet iyi. ama önce kim nereye gidiyor bir netleştirelim şu olayı. koray, bak şimdi, seninle bir oyun oynuycaz, ben sana soru sorucam sen de tek kelimeyle cevap vereceksin. birden fazla kelime kullanırsan, külahları değişiriz

koray: niye hayatım, sen külahından memnun değil misin? ben benimkinden çok memnunum şahsen, kimseciklere vermem. gerçi sen kankimsin, sana veririm belki ama kuru kıza vermem. onun saçlarını çok kıskanıyorum, bir de benim külahımı alırsa olmaz yani. (defne’nin saçını çeker)

defne: n’apıyosunuz koray bey? ay, bırakın saçımı ya…

erol: bıraksana kızı! hem, ne dedim ben sana?

koray: (defne’nin saçını bırakır) ne dedin? ay bu iki kelime oldu, sayılmasın, tekrar cevap veriyorum: ne?

erol: tek kelime koray, tek kelime. şimdi birinci soru: sen paris’e mi gidiyorsun bizimle

koray: tabiii.

erol: peki , defne’nin benimle birlikte geldiğini bilmiyor muydun?

koray: biliyor muydum? ay, bir dakika ayrı yazılan soru eki “mı” da kelimeden sayılıyor mu hayatım?

erol:koray!

koray: eroool!

erol: koray, benimle oyun oynama

koray: ama hayatım sen dedin oyun oynuycaz diye, tek kelime dedin, oynayalım dedin. sonra da kendin bozuyorsun bak oyunu. hem ben bu oyundan ne kazanıcam, onu söylemedin?

erol (bezgin bir şekilde ellerini yüzüne götürür): tamam, koray tamam, anladım, gel, sen de gel. ama bunu konuşacağız. bu şekilde kurtulamazsın elimden…

koray: hayatım reca ediyorum, ben senden niye kurtulmak istiyim, “gel mehtabım, gel sevdiğim, gel yine, hasret kaldım gözlerinin rengine…”

defne: aaa, koray bey, o şarkıyı ben de biliyorum. beraber söyleyelim mi?

koray: hadi kız ordan, beraber ve solo şarkılar mı burası? sen kim benimle şarkı söylemek kim?
(defne ile koray hararetli hararetli tartışmaya devam ederler)

end of episode 10

Oy Ver

6
Berbat Sıkıcı Ehh işte Güzel Harika
Ehh işte

Yorum Yaz

Yorumlar

Yorum Yaz

:: Test ::
:: Yarışma ::
:: Anket ::
:: Günlük Diziler ::
:: Dizi Rehberi ::

reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi.