Kiralık Aşk
bir de şuna dikkat ettim, gündemimiz acayip hızlı değişebiliyor, baya tetikliyoruz birbirimizin korkularını, paniklerini, ya da umutlarını. bir gün kardeşlik türküleri çığırıyoruz, üstünden 24 saat geçmeden ihanet senaryolarıyla panik atak geçirecek hale geliyoruz.
bu bende diziyi seyrederken de oluyor. eskiden sakin sakin seyrederdim. şimdi reklam aralarında hemen girip yorumlara , mesajlara falan bakıp, interaktif (!) seyrediyorum, ama o zaman daha çok moralim bozuluyor. mesela, geçen bölüm galoş ömer'in odasındayken, ömer girdiğinde çalan müziği fark etmemiş ve takmamıştım ben. sonra yorumları okuyunca bir bozuldum, bir bozuldum! sanki ömer benim üstüme kuma getirdi...bu ne ya?
ya da dizinin ilk bir buçuk saati, gayet gülerek eğlenerek seyrediyorum, son yarim saate girince; eee hani, elma nerde, vuslat nerde, bunlar yine bir araya gelmedi, son 20 dakika, ahan da son 10 dakika hala nihan serdar gösteriyorlar, yav beş dakika kaldı beeeş, hadi artıııık...modunda oluyorum.
cık, hiç hoş değil!