Kiralık Aşk
tünaydın periler,
sevgili suzal hoş geldin, diziye ilişkin umut dolu beklentilerine tüm kalbimle amin diyorum..
cuma günkü toplu halde depresyona girişlerden sonra, birer ikişer iyileşmeler başlamış, sevindim..bense polisiye roman okuyarak kendimi rehabilite etmeye çalışıyorum.
ömer'in galo'ya bakışları, flörtöz davranışları ve defne'nin ezikliği bizleri neden bu kadar üzdü ve kahretti ? bölümdeki sahne kopuklukları, çekim ve mantık hataları onlardan bahsetmiyorum bile. son iki gündür bunu irdeliyorum ve kendimce sebeplerini araştırıyorum..
umarım bu yazdıklarımız da meriç acemi ve ekibince okunur, şimdilik onun kalemine ve rating canavarının ellerine kalmış gibiyiz ama haklı taleplerimizi de iletmekten geri kalmayalım.
öncelikle diziden beklentilerimiz güzel bölümlerin ardından yükseldikçe yükseliyor. ama buna hakkımız var, biz seyirciyiz iyiyi ve güzeli hak ederiz, maden karşımızdaki yapımcı, senarist, yönetmen ve oyuncuların bunu istediklerinde yapabildiklerinini görüyoruz, biz bunun istikrarlı bir şekilde devam etmesini istemek ve beklemek hakkına sahibiz.
yapılan araştırmalara göre türkiye'de dizi izleyicilerinin çoğunluğu kadın ve buna göre konu ve seçimler yapılıyor. türk halkının en büyük ve ekonomik eğlencesi, televizyon ve diziler. özellikle kış günlerinde gecemiz tv karşısında geçer. hepimiz yerli ve yabancı pek çok dizi ve film izlemişizdir. kaliteli yapım görünce hemen fark ederiz. türk halkı olarak da, garibanın, ezilmişin, güçsüzün, hakkı yenenin yanında oluruz, olmak isteriz. bu bizim doğamızda var. ayrıca biz kadınlar çok da duygusal varlıklarız, çoğu zaman mantığımızdan önce duygularımız gelir. işte hayatımızın içinde dizi bile olsa yer alan, sahiplendiğimiz, korumaya aldığımız , kadın olduğumuz için fazlaca içselleştirdiğimiz defne ve izlemelere doyamadığımız defne-ömer aşkını zedeleyecek, bozacak, kıracak her türlü olay ve kişi bizi derinden etkiliyor ve üzüyor. ben defne'ye hiçbir şekilde kıyamıyorum, üzülmesi, endişenlemesi, aşkı için fazlaca ödün vermesi, kendinden vaz geçip sadece ömer ve aşkı için yaşamayı seçebilmesi beni hüzünlendiriyor.
23. bölüm sonunda senaryo değişti, artık defne kendi mucizemi yaratacağım dedi, bizler de mutlu olduk. geldik 35. bölüme ortada mucizenin m'si yok. ömer'in tek başına kurgulayıp, yine tek başına sahnelediği oyunların izliyoruz. defne'nin mucizesi için 46. bölümü mü bekliyoruz ?
bizler bekledikçe, defne'nin karekter ve kariyer anlamında gelişimi tamamlanamadıkça ve defne-ömer aşkı level atlayamayınca, sır ortaya çıkmadıkça bizde de gerilmeler ve hayal kırıklıkları artarken, sabrımız azalıyor. en ufak olumsuzlukta büyük tepkiler vermeye başlıyoruz, çünkü bizler, izleyiciler olarak sınırlarımızı fazlasıyla zorladık, zorluyoruz...
benim sorun tespitim bu yönde, çözüm diziyi yapanlarda...
tüm bunları yazmış olabilirim ama defne'den ve defne-ömer aşkının masumiyetinden hiç umudumu kesmedim.
sevgiyle kalın,