geçenlerde bir arkadaş paylaşmıştı:"defne gibi sevmek"..bencede sevgi literatürüne girmesi gereken bir cümle. aralarının en kötü olduğu anda bile onun iyi olması için çalışmak. bütün çektiği acıya razı gelerek, onun aklından beyninden gitmemesini istemek. yeterki yanı başında olsun, tüm özgürlüğünden vazgeçmek. one yaparsa yapsın, vardır bir bildiği, yaptığı doğrudur demek. o güldüğünde kendi sorunlarını yok saymak ve onun adına mutlu olmak. gibi gibi.. yani koşulsuz, şartsız, sorgulamadan sevmek.

evet defomuz bu. evet ömer de öğrenecek gerçekten sevmenin ne demek olduğunu.defnenin eli yavaş ve yumuşak dokunuşlarla temasa başladı zaten.ilk geldiği dakikadan kuralları sıralamaya başladı. şu ana kadar itaatkar bir ömer var. emrine amadeyim der gibi. defnenin "aç karnına kahve dokunur" sözü üzerine fincanı elinin tersiyle itelemesi güzel mesajdı. doğru karşında söz dinleyen kuzu bir ömer var defo. içi sıkıldığında, darlandığında soluğu senin yanında alan, inceden inceye sana danışan, fikrine itibar eden, elinde olsa günün tamamını senin yanında geçirmek isteyen ömer. şu ana kadar tek sorun güven. aslında seni kaybetmek. yine aniden apansız aynı şeyle yüzyüze kalmaktan korkuyor. sana takındığı tavrın asıl sebebi bu. yalnız çok kızmama rağmen içim acıyor çocuğa da. yutkunmaktan bademcikler iflas edecek, frene basmaktan da balatalar yanacak bu gidişle.son sahnedeki hali , bunu tam anlamıyla anlattı. o nasıl bir panik ve acıydı sesindeki tını. gerçekten defalarca izlesem aynı duyguyu hissediyorum. ancak ömer sana güvenmeyi öğrenecek. er yada geç öğrenecek.

acımasız iş dünyasına inat, ömerin egolarından vazgeçmesi, kendi deyimiye korkunç teklifi; ona ihtiyacı olan insanları yüzüstü bırakmamak adına kabul etmesi yüce bir davranış tabi. aynı zamanda defneyi anlıyabilmesi için de bir fırsat yalnız. umarım anlamakta geç kalmaz. başlarını vicdan yastığına koyan patronların çalışanları da bir o kadar yüce gönüllü."batarsak beraber batalım,çıkarsak beraber çıkalım"dıyen çalışanlar. ne kadar güzel takdir edilmek. bölümün en güzel sözüydü bana göre "insan biriktirmek"..

"yenilen pehlivan güreşe doymazmış" denizin durumu tam da bu. iş hayatında ömere hep bir mağlubiyet hali. şimdi hamle sahasını değiştirecek tabii. baktı işte olmuyor. ömerin yumuşak karnı defne. oradan saldıracak. yine aksiyon, yine çetrefil. hayırlısı bakalım.

beklenilen an geldi nihayet. ize by by diyoruz. dizinin bence en akıllısı koriş. olaylara zamanında ama hiç beklenmedik anda öyle müdahale ediyorki, taşları yerine oturtuyor. darısı bizimkilerin nişan yüzüklerini takmasına:) eminim kimseye bırakmaz.

saatli bomba sude..kendini ispat etme, başarının sadece ömere ait olmadığını gösterme adına herşeyi yapabilecek durumda gözüküyor. ama eymen de ona iyi gelecek. tedavi edecek. sude de evrilecek bence..

filozofum iso. herkese iso gibi bir dost lazım. ancak bu ne şanssızlık yarabbim. neyse sayın aceminin onu da ödüllendireceğine inanıyorum. arabanın 200 km hız yaptığını gören iso; tehlikeyi erken farketti bence. doğru davrandı. olmazdı, olamazlardı. her ne kadar "kızgın değilim, dargın da kırgında değilim. ben sana bu saatten sonra hiçbirşey değilim" desede, boğazının düğümlenmesi ve gözlerinden dökülen iki damla yaş herşeyi anlatıyordu aslında.

yasemin-sinan ..ben bu her ikisini de anlıyamadım arkadaşlar. daha doğrusu sevgi anlayışlarını..

01.38 deki yorumun başı bana ait. yanlışlıkla elim değdi. gökil

Oy Ver

reklam ver • iletişim • © 2025 YazarOkur Dizi.