Kiralık Aşk
ziyaretçi aslında bu defne karakterine özdeşleştirdiğim için seçtiğim bir rumuz .o da kiralık olarak geldiği ve sevdiği adamın kalbine yerleşti.bana hep biraz gelip geçici,her an kaçabilecek,gidecek birini anımsatıyor.
hemen hemen her bölümde bunu hissetmedik mi?kendini hiç kalıcı olarak hissetmedi.bir gün gitmesi gerektiğini bilerek,en acısı da bu galiba.defne ilk başlarda aşık olduğunu kendine itiraf edemedi.belki sinan dan dolayı .ilk kendine itiraf ettiği anda italyanlardan sonra araba da şükrü ile konuşması,komik olan ömer'in de bunu ilk paylaştığı kişi şükrü.ömer ona aşık olmaz diye de rahat davrandı ama onun da ona bir şeyler hissettiğini anladığı an ,ömer'in duygularını anlamamazdan geldi ve ömer ne zaman açık açık konuşalım dese yapamam dedi.sanki tamam dese neriman'ın ona çizdiği yola girmiş olacak.yolun sonu ise ömer'den tamamen uzaklaşmak.tabi ismail onu harekete geçirmeseydi , cesur olması gerektiğini ve kaybetmenin önemli olmadığını aşk için savaşmak gerektiğini söylemeseydi.hala ömer'in duygularına kulaklarını tıkayacaktı. zaten ömer de uçurumdan atlaması için yeterince moral verdi aşkını itiraf ederken.
şimdi ise neriman'ın kendi yarattığı oyuncak mı?yoksa saf defne mi olduğundan emin değil.ne dedi bu bölüm ismail ile konuşmasında.öğrenecek ve benim gerçek olmadığımı anlayacak.ondan değil mi.her ömer seni seviyor dediklerinde.gözlerinde umut eder bakışlarla seviyor değil mi? diye sorması.iz ona dediği seni seviyor ama ne kadar seviyor bilmiyorum dediği günden beri.herkesten tekrar tekrar duymak istercesine ömer'in oyun ortaya çıktıktan sonra onu terk etmeyecek kadar çok sevdiğine ...
ben tasarımcı defneyi bazılarının aksine çok sevdim.her defasında o koridor da şirkette kilerin ona bakışı hala canımı sıkan şeylerden biri.hep fedakarca davranmasına rağmen hep aşağılanan o oldu.hep bir rakibi,hep bir düşmanı.ve bu düşmanlar hiç bir zaman defnenin karşısına çıkıp ben senin düşmanınım demedi.hep gizlice yavaş yavaş.karanlıklar içinde yaptılar yapacaklarını.izi hiç bir zaman sevmeyeceğim. koray'a ömer'in çizmesini ben sağladım dediğinden beri,grafitiyi defnenin gözüne soktuğundan beri oda kartlarını açık oynamayan su de,yasemin,deniz gibi karakterler arasına girdi benim gözümde .
dede ile konuşması ,ya da ömer'e anlatması mı deseler .ben aslında ömer'e anlatması taraftarı bir insanım çünkü ömer karakterinde bir insanım ve defne anlatmayarak o şirket koridorunda ya da başka bir yerde suçsuz olmasına rağmen hor görülen,aşağılanan kişi olmak için etrafındakilere koz veriyor ve ömer'i kaybetmemek uğruna her seferinde bu anı yaşamaya değer mi bilmiyorum.
bölüm ile ilgili eleştirilere katılıyorum ve isimsiz yazanlara da isim ,rumuz yada herhangi bir şey yazmalarını istememin sebebi düşüncelerinin altında imzalarının olması ve ona iyi ,kötü bir vücut vermeleri.çünkü buradaki herkesin yazdıklarının herhangi bir kişi olarak algılanması hoşuma gitmiyor.onun dışında eleştiri ve hakaret kavramları arasında ince bir çizgi vardır ve her zaman bu farklı anlaşılabilir.bizim için hakaret olarak gözüken ,başkası için gözükmeyebilir...bu konu küfür ve bariz hakaret olmadığı sürece benim biraz rahatsız etmiyor.dedikodu için ise baya ön yargılıyım .yazan kişi sonuçta belki bilgilendirmek ve doğru olduğunu zannettiğinden yazıyor ama olay çok büyüyüp gereksiz moral bozukluğu yarattığından emin olunamayan bilgilerin paylaşılmasını pek istemiyorum.
herkesin eline sağlık .çok güzel yazılar yazmışsınız.hepinizi severek okudum.senaryolarda şekillenmeye başlamış.hastalara geçmiş olsun.
umudunu kaybetmiş ve yazmak istemeyen arkadaşlar bence sizin daha çok yazmanız gerekiyor.mesela hayal kırıklıklarınızı,beklentiniz düşen sahnelerin aslında nasıl olması gerektiğini,kendi masalınızı ,karakterdeki tutarsızlıkları ,yapması gerekenleri.ne biliyim bu uzar gider,hayallerinizi belki sizin hikayenizde defne ve ömer mutlu olur.biz de meriç hanım ne yazarsa yazsın sıkılırsak sizin gözünüzden bakmış oluruz ...
ziyaretçi