selamlar,
chili yazının bir kısmını görebiliyorum maalesef :( hem senin emeğine hem de okuyabilmeme çok üzüldüm. halbuki sabırsızlıkla yazını bekliyordum.
vay be bir dizi girdi hayatımıza neler yaptı neler!!!
üstü tozlanmış kitaplığımızın tozunu aldırdı bize. (jane austen, marcel proust, sabahattin ali, sait faik, pablo neruda, ülkü burhan , dan brown, dante, john wilbye, alfred de musset, ülkü burhan, elif şafak, victor hugo, cemal süreya ve belki de yakalayamadığım niceleri)
bildiğim, hayran olduğum ve bilmediğim nice güzel müzikleri, izlediğim ve izlemediğim nice filmi (aşk ve gurur, sekiz buçuk, aşk doktoru, oceans11 vb) koydu önüme. al işte hatırla, hisset, heyecanlan ve çöz benim yarattığım mucizeler getiren aşkı dedi ve topu bize attı.
sonra sizleri tanımama vesile oldu. hayatımı renklendirdiniz, heyecanlandırdınız, düşündürdünüz ve sayenizde lir kuşu, kar baykuşu derken vincent van gogh'a kadar getirdiniz beni.
bi de şimdi teknik terimlere girdik. neymiş “makyajlı kasa” araba terimiymiş vs.
hadi hayırlısı diyorum ve hayatıma renk kattığınız ve beni zenginleştirdiğiniz için çok ama çok teşekkür ediyorum.
son olarak da ins.da biraz önce bir fotoğraf gördüm. defne ve ömer sinan’ın evinde koltuğa oturmuş kahve içiyorlar. teknik ekipten kimse yok karede. sanki bölüm fotosu gibi. yani mutfaktan sonra, bir de koltukta kahve içtikleri andan yayınlanmamış nur topu gibi bir karemiz de oldu. o zaman aslında sinan’ın evinden arabaya hop geçiş olmadı. arada hem sinan’ın evindeki gece hem de ömer’in evindeki gece nasıl geçti göreceğiz demek ki…
aman aklımda saçmalıklar böyle işte. sinan’ın değimi ile bende devreler yanmaya başladı hadi bakalım hayırlısı…
sevgiyle

Oy Ver

reklam ver • iletişim • © 2025 YazarOkur Dizi.