Kiralık Aşk
bu dizinin bu hikayenin temeli aşk.. içinde aşkın olduğu bir ortamda üstelik karşılıklı aşksa bu iki tarafta ne yaparsan yapsın mantık aranamaz.biri sevdiği için hata yapar başka biri sevdiği için görmesi gerekenleri görmez en akıllısı salak olur, en mantıklısı deli, en çocuğu olgun,en olgunu yeni doğmuş bebek... bu bir gerçektir. aşk insanın şaftını kaydırır, kaydırdığı gibi geri de getirir. görmeye alışık olduğumuz defne ile ömer'in de şaftı kaymış..insan aşık olunca ve ilk kez bu yoğun tutkuyu yaşayınca beyni bir süre çalışma sürecini durduruyor. defne neden gidip düşünmeden deniz'e o tasarımı verdiyse aynı nedenden dolayı da işte ömer defne'nin bir şeyler karıştırdığını sorunu olduğunu görmedi. tek istedikleri birlikteyken yaşadıkları o mutlu huzurlu yoğun duyguyu her daim yaşayabilmek buna engel olan her şeyi de sona erdirmek yani onlar için önemli olan sonuç ikisi de aşık işte.. biz zaten aşkın insanlara yaşattıklarını izlemiyor muyuz kiralık aşk'ta birbirinden farklı insanların aşk yüzünden yaptıklarını ya da nasıl değiştiklerini temelinde defne ile ömer'in olduğu ama etrafında da ayrı ayrı kendi aşklarını yaşayan insanları bu diziyi güzel yapan da günümüzde hala aşkın olduğunu göstermesi ve bu duygunun insanları nasıl derinden etkileyebildiği değil mi bilmiyorum ben öyle düşünüyorum. beni diziye en çok bağlayan özelliği de buydu..nihan sayesinde değişen serdar, iso'nun etkisiyle iyi olmaya çalışan yasemin, aşkıyla olmak için her türlü kötülüğü deneyen sude, aşkını en sevdiği arkadaşıyla olduğunu kabullenmeye çalışan ve bu nedenle hatalar yapan sinan, kalın duvarları içerisinde yaşayan ancak aşk sayesinde siyahlar içine renkler katan ömer ve küçük mutlu dünyasından dışarı çıkıp aşk ile gerçek hayatı sorunları ve çıkmazları yaşayan ama kırık kanatlı uçamayan bir kuş olsa bile sevdiğinin yanında olmak isteyen defne...aşk işte ya... aşkı uğruna içinde kötü niyet yoksa yapılan her hata benim için kabuldür, sorgulanamaz. çünkü doğru bir açıklaması yoktur. herkes için farklıdır. zeynep