evet insani değerleri dizilerden alacaksak vay halimize. hem de vah vah. zira o noktaya geldik. toplum mühendisliği kavramını bir araştırmanızı öneririm. 2. dünya savaşı öncesinde almanya'da insanlar evlerinde mahallelerinde güzel güzel yaşarken, nasıl oldu da birden yahudi düşmanı kesiliverdiler. düşman olmakla kalmayıp, birer gözü kara katile dönüştüler? ya da hindistanda bir babanın iki evladından biri hindu diğeri sih inancında olabiliyorken ve bu durum kardeşliklerine en ufak bir halel getirmiyorken, nasıl oldu da birden hindularla sihler birbilerine ölesiye düşman kesilip, birbirlerine kıydılar? toplum mühendisliği denen şey burada devreye giriyor. uzun yıllar içinde, kalabalık kitlelerin bilinç altına gerekli mesajları verirseniz, gün geldiğinde istediğiniz semereyi toplarsınız. günümüzde televizyon ve sosyal medya toplumu derinden etkileme gücüne sahip çok kuvvetli araçlar. ve maalesef aileler eskisi kadar birbirine bağlı ve güçlü değil. şehirleşmeye çok hızlı geçiş yaptık ve bu geçişte maalesef manevi değerlerimizi kaybettik. bu durumun modern veya muhafazakar olmayla da ilgisi yok. manevi değerler insana ailesinden geçer. aile bağları sıkıysa, ve aile genişse çocuklar bu değerleri zaten ailesinden alıyor. ama köyden kente göçte genellikle ailenin yeni nesli, göç etti, eski nesil köylerinde kaldı. haliyle çocukların rol modelleri de eksk kaldı. zira çocuklar gözlemleyerek öğrenirler. anababalarının, aile büyükleriyle iletişimine bakarak kendi anabalarıyla kuracakları iletişimi şekillendirirler. çevreyle, komşularla, akrabalarla iletişimini gözlemleyerek de kendi çevrelerine olan davranışlarını modellerler. oysa kentleşmeyle birlikte bu ilişkiler gevşedi, seyreldi. kadının çalışma hayatına atılmasıyla birlikte, komşuluk ilişkileri de minimuma indi. zira komşuluk ilişkisini ilk kuran, geliştiren kadındır. diğer aile efradının da bu ilişkiye dahil olması arkadan gelir. bütün gün işte olan kadının oturduğu mahallede komşuluk ilişkisi kurması zor ve sınırlı olmakta. dolayısıyla yeni yetişen nesilin rol modelleri artık ailesi ve çevresi olmaktan çıkıp televizyon ve sosyal medyada izlediği, takip ettiği, beğendiği kişiler ve durumlar olmaktadır. işte bu noktada bir toplumu nasıl şekillendirmek istiyorsanız, tv ve sosyal medya da o tarz davranışların kabul gördüğü kişileri, programları ön plana çıkartırsınız. ilten tepki çeker belki ama yavaş yavaş toplum buna alışır ve sıradanlaşır o tepki verilen davranış.
çocukken izlediğim bir dizi vardı, türkan şoray ve şener şenin oynadığı. ikinci bahar dı sanırım adı. dizide türkan şoray'ın kızı zengin bir aileye kapak atıp, kolay yoldan rahata erme hevesiyle zengin bir delikanlıyı tavlayıp hamile kalıyordu ondan. dizide de, benim çevremde de acayip kınanmıştı bu durum. olacak iş değildi. utanç verici bir şeydi bir kızın nikahsız hamile kalması, üstelik de bunu zengin birini kafesleyebilmek için yapması. nitekim dizinin sonunda kız yaptıklarından nedamet getirmiş, hatasını anlamıştı. bir de şimdi ki dizilere bakın. ben yorum yapmayayım daha fazla. biracık zekası, iyi niyeti ve vicdanı olan herkes anlamıştır ne demek istediğimi. 20 sene önce nedamet getirilecek bir durum normalleştiyse toplumun gözünde vah ki ne vah halimize.
unutmadan şunu ekleyeyim. tabi ki, değerlerini koruyan insanlar var hala toplumumuzda. ama reyting rekorları kıran dizilere bakarsanız, toplumun yüzde kaçı değer erezyonuna uğramış, ahlakını, vicdanını korumaya çalışan kaç kişi kalmış kolayca anlarsınız.

Oy Ver

reklam ver • iletişim • © 2024 YazarOkur Dizi.