Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

Kiralık Aşk - son izlediğimiz bölümlerin bende hissettirdikleri..içimde

Kiralık Aşk
Kiralık Aşk
çiğdem
Bayan
edirne
8/10/1975 (50)

son izlediğimiz bölümlerin bende hissettirdikleri..içimde kalmasın

bölüm 67-68

yürüyüp geçebileceğim tüm yollar karla kaplı ve başımı kaldırıp baktığım gökyüzü de ha yağdı ha yağacak bulut kümeleriyle dolu. gök gri, yer beyaz… hava iliklerime işleyecek kadar soğukken yanaklarımı yol yapıp süzülen sıcak gözyaşlarımla içim kavruluyor benim... ağlamanın insanı arındırdığına inanırım. güçsüzlükten ziyade kendimi yeniden keşfetmem için yaptığım bir ritüeldir zaman zaman. öyle durup dururken ağlamam tabi, güçlü sebeplerim olması gerek. nereden çıkmıştı şimdi ağlamak. bahse konu olan dizi için ağlamaya değmez diyenleri duyuyorum. ama onlarda beni duysun..hayat hızla, önünde ne var ne yok katıp gidercesine akarken unuttuğum, ötelediğim bazı şeyleri karşıma çıkardı bu dizi. durup nefes almam gerektiğini; sevdiğim, değer verdiğim ne varsa onlara yeniden sımsıkı sarılmam gerektiğini; aile olmanın, dostluklar kurmanın, paylaşmanın ne büyük hazlar taşıdığını; aşkın varlığına, büyüsüne her zaman inanmam gerektiğini ve dahası aldığım her nefesin bir armağan olduğunu bana hatırlatıyor bu dizi..

bunları hissederken nasıl veda edebilirim? nasıl el sallayabilirim arkalarından? farklı yollar geliştirebilirim vedayı kolaylaştırmak için. elbette vakti gelecekti ayrılığın ama “şimdi” olmamalıydı o ayrılık. artık bunu konuşmanın pek bir önemi yok tabi. farklı yollar diyordum. onları her hafta evime misafir ediyordum fakat bu defa ben onlara misafir olacağım. güle oynaya ağırlayacaklar beni. her daim mutlu kalacaklarına, karşılarına çıkan zorlukları el ele vererek aşacaklarına, üç, dört belki daha fazla olacaklarına (on çocuk konusunda beklentimden asla vazgeçmedim) ikna edecekler beni. ayrılmak zor ama yuvalarında sonsuza kadar mutlu yaşayacaklarını düşünerek ardımda bırakabilirim ancak onları. dizi bitip de televizyonu kapatmışım gibi değil de o kadar sohbetten, güzel ağırlamadan sonra “iyi geceler, hoşçakalın” diyerek yanlarından ayrılmışım, ben onları o evde bırakmışım gibi düşünerek ikna olabilirim içimdeki hüznün hafifleyeceğine..


o misafir olduğum yuvayı kurmak öyle kolay değildi tabi. “içinde doğduğumuz aile ile kurmaya çalıştığımız aileyi birleştirmek zordur” demişti şükrü abi.. ne kadar haklı. siz ortak bir hayat kurmaya çalışırken ailelerinizin yüzü aynı yöne dönük bile olsa olmayınca olmaz. defne de kendi yuvasını kurmak adına bir akşam çıkıp gittiği eski yuvasını özlüyor. pişmanlık değil bu, sadece özlem. o kadar eminki yeni yuvasından, mutlu olacağından. sadece eksk hissediyor. onlar da anlasınlar, mutluluğunu görsünler istiyor. yalnızca ömerin ona iyi geldiğini, yalnızca onun yanında gerçek defne olduğunu.. daha güçlü, daha umutlu olduğunu. elbette o yokken yer ayaklarından kaymış gibi hissedecek, boş, yarım hissedecek. aşk bu, başka ne hissettirebilirki.

beraber kurup büyütecekleri bir yuva hayaliyle daha önce evlenme teklifi eden ömer bu defa sanki bu konuyla ilgilenmiyordu. doğrusu öyle görünüyordu. ömerin duygularını, planlarını belli etmeyen, cetvel gibi yolunu doğru çizmekten vazgeçmeyen bir yanı olduğu hepimizce biliniyor evet ama cidden düşünmüyor olabilir miydi? defnesi onun içi, seviyor onu. gerçek, hesapsız, eğlenceli, serseri, çocuk gibi masum, kırılgan, diğer taraftan da hırçın, tekinsiz başına buyruk bir kedi olan defneyi çok ama çok seviyor ömer. ve elbette kendince planladığı bir anda ve herşeyin başladığı yerde o teklif yapılıyor. once itiraf ediyor, başındaki belayı bahane ederek öptüğünü defneyi… ama ardından yediği tokadı da unutmadığını. buna değdiğine inanıyor. dünyanın en güzel kızı çünkü o ve yanında olduğu için çok şanslı hissediyor. sonra şu sözcükler dökülüyor dudaklarından “artık hiç ayrılma istiyorum yanımdan. hayatin hayatima karişsin. bundan böyle (sonsuzakadar) tek bir hayat yaşayalım senle ben benimle evlenirmisin?”

bu teklifi gözleri dolarak kabul eden defne ve teklifi kabul edilen ömer ne kadar mutlu oluyorsa bende o kadar mutlu oluyorum bu yaşananlar karşısında ve kalbim onların heyecanını hissederek çarpıyor o dakikalarda.

"bir kadının dudaklarında değildir aşk. bedeninde hiç değildir. aşk, kadının göz kapaklarındadır. kadın, göz kapaklarında saklar o adamı. ne kadar yanarsa yansın canı, ağlayamaz bazen. sımsıkı yumar gözlerini. adam hep orda kalır. kadın, asla bırakmaz adamı. kadın, asla vazgeçmez ondan. (özdemir asaf)”


ne adam vazgeçti kadından, ne de kadın vazgeçti adamdan.. ayrılıklarına sıkça şahit olduk yalan değil ama yaşanan onca ayrılığın sevdaya dahil olduğunu kazıdık zihinlerimize. ve şimdi iki kişilik hayatlarına üçüncü bir birey katılmak üzere. defne o minik varlıkla once rüyasında tanışmış olsa da onunla tanışma hakkı artık ömerde. ben bu satırları yazarken ömerin baba olacağından henüz haberi yok. defne karma karışık olmuş hisleriyle ömere bunu söylemeye hazırlanıyordu. onların ideal gen havuzundan oluşan minik iplikçi yolda.. ne çok bekledik bu anı.. ne çok istedik o tatlı telaşları görmeyi. neyse çıkıyorum sapmak üzere olduğum konudan ve planladığım yere dönüyorum. minik iplikçi geliyor diyordum.. uykusuz gecelerin mimarı olsada kendisi anne ve babasının mutluluklarının katlanmasına neden olacağı kesin.

o büyüyecek… kardeşi hatta kardeşleri olacak.. anne ve babaları onlara uçurtma uçurmayı, maket yapmayı, dans etmeyi, doğaya saygılı olmayı ve birçok şeyi öğretecek. her 15 martta kesinlikle babalarının babaanneleri için yaptırmış olduğu kavak ormanına gidip kavakların sesini dinleyecekler beraber. o günün akşamında da babaları anılarını anlatacak sabaha kadar.. hep beraber dinleyecekler pazı dolması yiyerek. gün gelecek ilk günki heyecanla, aşkla birbirlerine bakan anne ve babalarına nasıl tanıştıklarını soracaklar.. alacakları cevap köşebaşında çarpışan şemsiyeler ve çarşamba cadısı olacak.

o evde elmanın, çileğin, çekirdeğin, sıcak çikolatanın, fıstık ezmesinin, sebze suyunun, kıymalı uşak tarhanasının, hatta soğan çorbasının, çayın, kahvenin, sevil berberinin yeri bambaşka olacak… fark etmeden birbirlerine ait oldukları günlerden bu yana okunan şiirlerin, yapılan resim ve tasarımların yeri bambaşka olacak. hatta üzerine “ö.i.” yazan kalemin, bir papatyanın, ceket cebine iliştirilen menekşenin yeri bambaşka olacak. o yuvada mutluluk yıldızların şahitliğiyle sonsuza kadar sürecek. o yuva başka birini sevme ihtimalleri olmayan, ruhlarındaki son zerreye kadar birbirlerinin olan apollo ve daphne’sinin yuvası.

not: bu masalda emeği geçen kimler varsa kendi adıma çok teşekkür ederim.

Paylaş


Oy Ver

6.3

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol

Yorumlar

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol
reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi