Reklamları engellediğiniz için biz de mecburen bütçe kısıntısına gitmek zorundayız. Bu yüzden oluşacak sorunlar için şimdiden özür dileriz. (: Sitenin sorunsuz çalışması için lütfen reklam engelini kaldırın!
Kiralık Aşk - son bölüme dair benimde söyleyeceklerim var diyorum ve bu
Kiralık Aşk
çiğdem
Bayan
edirne
8/10/1975 (50)
son bölüme dair benimde söyleyeceklerim var diyorum ve bu yazıyı bırakıyorum (uzun oldu biliyorum ve affınıza sığınıyorum)
bir var mıymış bir yok muymuş? anlatıyor genç kız, gözümüzün önünde “bitti gibi görünen” bu aşk masalını.
araya giren zaman her şeye iyi gelmiş midir yoksa daha çok kanatmış mıdır. kanaya kanaya kabuk bağlayan (bağladıysa tabi) yaranın yerinde eski sızı kalmamış mıdır. sızlamıyorsa aşk bitmiştir o zaman. belki bir gün karşılaşırım dediğiniz eski sevdiceğinize söyleyeceklerinizi kafanızda hep yazarsınız. siler sonra tekrar yazarsınız. bazı yerleri düzeltirsiniz. acınız dindikçe artık eski bir tanıdıkla konuşur gibi rahat konuşursunuz onunla kafanızın içinde. bu söylediklerim acınız dindiyse geçerlidir. kalbiniz hala ona aitse içten içe onu beklemişsinizdir. artık dönmeyeceğine olan inancınız baskın hale gelse bile aşkınız devam ediyordur. sonra birden bire karşınıza çıkar. işte o zaman, hazırladığınızı düşündüğünüz sözcükler birer birer silinir aklınızdan. belki önce diliniz lal olur. size yaklaştığı anlarda kalbinizin atışlarını duymasın diye dua edersiniz. saçınıza dokunan parmaklarının geçtiği yere ona belli etmeden siz dokunursunuz, belki de yutkunarak. sonra adınızı seslenmesiyle bir an (!) patlarsınız. dökülür acınızın metrelerce uzunluktaki cümlelerinden yalnızca bir kaçı. giderken gitmesin diye umut ettiğiniz, sizi bırakmayacağına defalarca söz vermiş olmasına güvendiğiniz, bir yanınız gitmeye hakkı var bunca yalanın içinde diye düşündüğünüz.. gitmeyi seçmiştir. hangi yanına dönse yalana bulanmış kişileri görmek istememeyi seçmiş ve gitmiştir beraber anılarınızın olduğu evden, sokaklardan, şehirden. bu kadar uzağa, bu kadar süreyle gitmesi gerekli midir? kişilerin acıyla baş etmesi farklıdır. çok haksız bulamıyorum onu. bu kadar uzağa gitmeseydi keşke diyebiliyorum ama acıyı yaşayan bilir. ardında bıraktığı, daha önce terk edilmeyi yaşamış ve bundan ölesiye korkan kişi ise artık kendini “ayın altındaki en mutlu kız” gibi hissetmiyor olsa gerek yaşamaktan da umudunu kesmiştir. salmıştır hayatı ellerinden. onun yanında ailem diyebileceği insanlar vardır. gözlerinde, bedeninde yaşadığı çöküntüye derman olmaya çalışmışlar ve bunlar olurken giden kişiye bilenmişlerdir. “onca şey olurken susmayı neden tercih ettiniz, her şeyi anlatması için cesaretlendirmediniz” diye sorarım onlara. sevdiğiniz kardeşiniz, evladınız gözünüzün önünde erirken ona bunu yapana söverek çıkarırsınız acınızı. ben yine de sorarım bu ana kadar neredeydiniz. o yalan içinde kalan kişinin yüzüne nasıl baktınız. giden kişinin yanında acısını dindirecek bir ailesi de yoktur. çünkü onlar onu sır, yalan, ayrılık, acı gibi duygular içinde bırakmayı kendilerinde hak görmüşlerdir. belki de o yüzden gitme hakkını kullanan kişi onlarla karşılaşma ihtimalinin çok azın altında olabileceği bir yer seçmiştir kendine. geride kalan “iyiyim, geçti, artık o yok benim için” derken yalan söylüyordur aslında. kalbi, ruhu hala gidene aittir. bir yanı alabildiğine kızgın kırgınken ona, bir yanı içten içe anlamaktadır onu. yine de dört elle umut etmiştir kalmayı tercih etmesini. kalıp onu anlamaya çalışmasını.
şimdi ben her ikisini de anlıyorum. bu kadar “dik” olmasaydım, daha iyi baksaydım ve sevdiğimin çektiği acıları görebilseydim diye suçluyor kendini giden kişi. kalan kişi ise terk edildiğine kızgın, kırgın ama bir o kadarda bu yalanı daha önce açıklamalıydım ona diye suçluyor kendini.
aralarındaki “aşk, ahenk, ruh birliği belki de hepsi” olan şeyi kaybetmeye değmez. aşkı seçmek demek gururunuzu ayaklar altına almanız demek değildir. yaşananlara biraz daha aşk gözüyle bakabilmenizdir bana göre. bunu yapmak sizi prensipsiz, doğrulardan şaşan, gurursuz biri asla yapmaz.
iki sevdaya düşmüş kalbi bu yalan içinde yaşamak zorunda bırakanlar.. onlar kimler mi? oyunu kuranlar; ailem, dostum, kardeşim dediğiniz kişiler. sevdaya düşüp bu acıyı kül olup savruluncaya kadar yaşamak zorunda olanlarda suçlu elbet. bu kadar korktukları, bu kadar dik, bu kadar bakıp görmez oldukları için. gönlüm bu iki aşığı affedebiliyor ancak birinin amcam, yengem dediği hatta yeri geldiğinde anne ve babasının yerine koyduğu, diğerinin abim dediği kişileri hiç ama hiç affedemiyorum.
madem zaman hiçbir şey, şahane bir an yaşanıncaya kadar diyorsunuz. bende bekliyorum ve ekliyorum “mutluluğun iyi edemediğini iyileştirecek ilaç yoktur” marquez- aşk ve öteki cinler
Paylaş
Oy Ver
Puan verdiğiniz için teşekkürler (:
Yorum Yaz
Yorumlar
Yorum Yaz