Kiralık Aşk - merhabalar nasılsınız arkadaşlar güzel bir hafta bizimle

Kiralık Aşk

---

alara

merhabalar nasılsınız arkadaşlar güzel bir hafta bizimle olsun... kiralık aşkın özel ve seçilmiş sahnelerini tekrar izledim bu sabah, bölümün sonundaki malum sahne dahil. düşüncelerim değişmedi, gallo karekterinin diziye katılması beni tedirgin etmiyor hatta ömerin çok etkili baktığını düşünüyorum , beğenmiş bile olabilir sonuçta genç yaşında dünya markası olmuş hoş bir kadın var karşısında. ama bizim ömer defneye fena halde aşık üstelik yavaş yavaş kendinden vazgeçercesine bağlanıyor sevgisi derinleşiyor, görüyoruz zaten. ( burada bir parantez açarak bazı erkeklerin evlenilecek kadın, gönül eğlendirilecek kadın, yatılacak kadın ayırımı yaptığını ve hatta aynı zaman diliminde bu kadınlardan bir potbori oluşturduğunu da biliyoruz- ama ömer o adamlardan değil, söz konusu duygusal derinlikler olduğunda dipsiz bir kuyu, hislerinin tadını çıkarmayı seviyor, acı çekerken sarhoşken hayaller görürken bile aklını başka kadınlar çelmiyor )

ben ömere bu konuda güveniyorum, gallo ortada dolandıkça defnenin arıza hallerini görecez o konuda da şüphem yok :)

benim genel olarak ka sıkıntım senaryo-kurgu-yönetmen üçgeninde. bir kaç örnek vereyim, izleyiciyi mest eden banyo önünde irade savaşı veren ömerle gözünü karartmış defneyi gördük, ömer kendine saçmalama dedi aşağıya indi ? mi merdivenlere mi oturdu, bahçeye mi çıktı ? defne banyonun kapısını açtı ve ? keşke defnenin derin bir soluk alıp kararsız gözlerle odasına gittiğini görseydik ya da merdiven başında tereddütlü hallerini ve ortalık yangın yeri yataklarına girip düşünceli sahne bitseydi mesela. tamam bu dizi kameraların yerleştirildiği gözetleme evlerinden değil her hallerini görmeyelim elbette geçişler olsun ama bazı sahneler bitmeyi hak etmiyorlar mı ? başka bir sahne aklıma geldi, ömer spordan dönüyor, saat reklamı için yaratılmış belli ama masada bir not görseydi " acil çıkmam gerekti ofiste görüşürüz falan yazsaydı defne, ya da yukarıdan seslenseydi geldin mi diye, ömerde kahvaltı yukarıda mı defne :) deseydi ya da her ne ise senarist şahane replikler bulur elbet. diyeceğim defne eve mi döndü kahvaltıyı kaldırdılar mı ne yani ne işte bilelim :)

replik yazılamıyorsa camdan görebilseydik sohbetlerini beraber yemek yaptıklarını farklı masalarda da olsa çalıştıklarını arada geçiştiklerini ve birbirlerine tebessüm etttiklerini...

artık asansör sahnesi istemiyorum ya da ömere iyimisin diye soran bir defne, o evde kek pişmesini de istemiyorum kek çırpmak bende sinir yapıyor anladım :) biri sorsun istiyorum defneye ya da ömere siz ne iş diye, cvp vermesinler ama çevrelerinde bir ilgi yaratsın bu beraberlik sadece biz mi heyecanlandık ömer bir kadınla yaşıyor diye anlamadım...

yani beni dizinin zaten az olan defne ve ömer sahnelerindeki dialogsuz halleri bunaltmış. tabi bir de defnenin kimseden göremediği saygılı yaklaşım ekskliği. asistan defne ne zaman harikalar yaratmış takdir edilmiş hayran olunan bir tasarımcıya dönüşecek bilmiyorum artık umutsuzluğa kapıldım.

son olarak ömerin kalan duvarlarının da defneyi kaybetme ihtimali büyüdüğünde ya da defne evine döndüğünde yıkılacağını söylüyorsunuz ama o duygunun en beterini yaşayan adama koymaz bence daha da içine kapanır surat daha da asılır. defneyi duygusal olarak kaybetme korkusu etkili olur diye düşünüyorum, anaç defne, verici defne, cepte defnenin eve dönmesi değil de başarıdan başı dönmüş, iş yoğunluğundan davetten röportajdan başını kaşıyamayan defne ömer üzerinde daha etkili olacaktır diyorum. kalbimizden aşk eksk olmasın, sevgiyle kalın...