Kiralık Aşk - geçen yaz altınoluktaydık. sitenin çok büyük ve tenha

Kiralık Aşk

---

Leyla

geçen yaz altınoluktaydık.
sitenin çok büyük ve tenha bir havuzu olmasına rağmen, havuzu sevmediğim için, ben daha çok denizciyim, yani denizi dalgasıyla, soğuk suyuyla, tuzuyla, genzimi yaksa da razıyım, rüzgarıyla... hissetmek isterim.
küçük kızımla birlikte sabah erkenden kalkıp büyükçe bir çantaya bir gün için sahilde tüketeceğimizden fazla kahvaltılık, karpuz, armut, üzüm...
sırt çantamıza da havlu, kakou sabunu...alıp şemsiyle yola çıkardık... gidiş ağır yükümüze rağmen yokuş aşağı yani zorlanmazdık...
10 yaşındaki kızımın anne sen yorulma en ağır parçayı ben taşıyayım sözü herşeyden daha değerliydi desem...denizden, güneşten, rüzgardan, dalgadan...
son durağımız sahile çıkmadan uğradığımız kapıları tahtadan, yüzündeki çizgilere her defasında takıldığım, içimi acıtacak kadar derinine indiğim yaşlı kadın bakkaldan su, iki paket çekirdek ve sigara alıp sahile inerdik...
benimle şemsiyeyi kurma konuşunda kimse yarışamaz herhalde, kızım bile anne şemsiye kurma yarışması yapısa sen birincisin dedi bir kereainde.
aslında acelem ayaklarımı kızgın kumlardan kurtarmak olsa bile...
yalın ayak olmayı seviyorum çocukluğuma geri dönüyorum galiba hep yalınayak...ayakkabı bulamamaktan mıdır...
hep aynı yere şemsiye açıyoruz, teyzeoğluyla buluştuğumuz yer, ailece işletilen küçük kafenin tam yanı, kısa sürede ahbap olduğumuz kafe...
kızım kadar bir kızları var, tamamdır ben kızdan taraf gün boyu azedeyim..
acıkınca, susayınca, bir de okey taşları için gelir yanıma...
ben o yaz o şemsiyenin altında, o kumsalda ne kadar çekirdek tükettim, tüketirken ne kadar denizin havasını, datgasını, rüzgarını ...
biriktirdim...tadı hala damağımda diyebilirim...
çekirdek deyip geçmeyin benim uzun zaman, yorulmadan denizin beni okşamasına, sarıp sarmalamasına, ışıl ışıl içine çekmesine her dalgasında... en büyük yardımcım...çekirdeğin sesleri bğtün sesleri bastırır, çıt, çıt... zihnin tamamen konsantre olur, sonra var olan bütün düşüncelerden kurtulup uzun, uzun denizi yaşarsınız, parçanız gibi değil kendiniz gibi hissedersiniz...
bir de teyzeoğlunun anlattıklarına, hangi paragrafta kaldım ben, diye hayret ettirirdi.. ziyanı yok nasıl ola en az üç tekrar daha gelecektir.