Leyla
Bayan
İstanbul
10/10/1971 (54)
11-03-2016
merhabalar,iş yoğunluğundan, kızımın üniversiteye hazırlanmakta olmasından, diğer kızımla ders çalışmaktan uzun zamandır ucundan kulağından sizleri ancak takip edebiliyordym.
tabi buraya dalınca okumayı da ciddi ciddi ihmal ediyordum.
herhalde hatırlayanlar vardır, beni.
tam da görmek istediğim gibi olmuş, mecra senaryolar ile şenlenmiş, ha bir de okuduğunuz kitapları, şiirleri, dinlediğiniz müzikleri, yazdığınız hikayeleri paylaşsanız tadından geçilmez.kendi adıma takipte kalıp, sizden enerji alıp okumak ve yazmak benim yapıma daha müsait ama gönlüm hep sizinle birlikte...
yazım yarım kaldı.
istanbulda yaşayıp yazmaktan zevk alan arkadaşlarla paylaşmak istediğim bir düşüncem var özelden bana mesaj gönderirlerse memnun olurum.
gününüz aydın, neşeniz hep böyle olsun
31-01-2016
merhabalaruzun zamandır yazamadım ama fırsat buldukça sizlerin o hassas ruhla yaptığınız yorumları takip ediyordum, zevkle...
bugün son zamanlarda sizlerin de zaman zaman dile getirdiği bir hassasiyetimi yazmak istiyorum.
belki mesleğimin de bana dayattığı bir bakış açısı olsa gerek : sanat yapıylarını okurken veya izlerken fazla ketum bir titizlikle değerlendirdiğimi düşünüyorum.
çoğu kitabı daha ilk sayfalarda okumaktan vazgeçtiğimi, bir sinema veya tiyatro yapıtını daha ilk sahnelerde, sadece emeğe ve oyunculara duyduğum saygıdan, sıkılarak sonunu getirdiğimi bunu da övünerek yapmadığımı söylemek isterim.
bence gerçek bir sanat eserinin başarısı okuyucu veya izleyiciyi bulunduğu gerçeklikten yani gerçek dünyadan koparıp ona yeni dünyaların, hayallerin ...
kapısını açıp, hatta arkasından itekleyerek, içeriye davet etmesidir.
sanatçının yarattığı bu dünyada gördüklerin ve hissettiklerin her neyse onlara kendi dünyanda, yani yaşadığın gerçeklikte, cesurca dokunduğun an: iyi bir okuyucu, seyirci, sanatsever; nitelikli, hassas bir insan olmuşundur.
kendi dünyana dokunma cesaretini kazandıran şey de aslında sanat eserinin başarısıdır yani sende o derece derin izler bırakmıştır ki onu kendi dünyana dokundurmaktan alıkoyamazsın.
ders anlatır gibi oldu, fazla uzattım galiba...
"ka" benim için "klask aşk" bu tabiri övgümü anlatmak için kullandım...
benim hayatımda bu dokunuşları bir mucize gibi gerçekleştirdi...
kitap okuma, sınema, tiyatro aşkım tekrar peydah oldu.sait faik, ömer seyfettin, sabahattin ali, behçet necatigil, bedri rahmi, özdemir asaf...
serilerini aldım, yıllar önce okumuş olsam bile tekrar okuyorum.
ama şimdi üçüncü bir gözle okuyorum...
mesela sait faik hikaye yazmak için yazmıyordu: denizi, balıkçıları, duvarcı ustasını, yaşlı ayakkabıcıyı anlatırken onların hayatlarını yaşamak,
sevinçlerine ortak olmak, acılarını, yanlızlıklarını...semaver değildi hikaye, bir elektrik işçisinin hayatındaki anne sıcaklığıydı hissetmek istediği...
yani sait yaşamı hissetmek için, kana kana içine çekmek için yazıyordu...sait için yaşamanın ta kendisiydi yazmak...
bir de saitin eleştiriye hiç tahammülü yoktu...
onun yaşamını sorguluyorlardı çünkü...
bir sozcüğü nerde, niye kullanmış da...
sait için vız gelir tırıs giderdi...
fakat saitin hikayelerinin en az üç kopyası vardır ve de hepsi ezberindedir...bedri rahminin yalancısıyım burda...
gelelim "ka" ya sanatçının dünyası...
yazmak kolay iş
de değildir, son tecrubeyle ...
bu sofrada benim payıma ne düşerse kabulümdür,
doyarak sofradan kalksam iyi olur tabi...tadı damağımda...
ama yarı aç ya da aç karnına kalksam da nazikçe teşekkür eder bir kenara otururum..
sözün özü böyle yaratım süreci devam eden eserlere keskin müdahaleler işte yazarı bu boyuta getirir ki bende sizin gibi fragmandaki mesajların seyirciye verildiğini düşünüyorum.
seygiyle kalın..
19-01-2016
lütfen bunu hiçbir şekilde eleştiri olarak değerlendirmeyin ben bir nebze dizinin çalışanları açısından bu değerlendirmeyi yapacağım. bu bölümde bizim için hep merak edilen noktalar bir anda aydınlanmış olacak belki de.. fakat ,seyirci baskısından olsa gerek, bu platformun dışını kastediyorum, insan üstü bir gayretle çalışıyorlar, tekrarlıyorum insanüstü bir gayret...elçinin yüzünde yaraların çıkması, çok zayıflaması,
barışın zatürre başkangıcı ,gece gündüz çalışmaları
sosyal hayatlarının sıfırlanması...
diğer çalışanların yani gizli emektarların çalışma koşullarının ağırlığı...
ben bu bölümü görünce aklıma ilk gelen şey ne yapıp yapıp 1,2 haftayı kotarmamız lazım hiçkimsrye gece gündüz yok...
böyle bir tempoyla 3 yıl çalıştığım ve tükendiğii hissettiğim için ne yapabilirim biraz buruk hissettim.
bölüme gelince kısaca yazacağım bence planlanan ilk dizinin son bölümü bu , dizi uzayınca tabi rafa kalkmış şimdi mecburan ara bölüm yaparak günü kurtarmaya çalışmışlar ...büyük saygı duyuyorum.
19-01-2016
kimsenin heyecanını, hevesini kırmak istememfakat böyle bir çalışmayı oyuncu hasta olduğu için sırf seyirci baskısından, reytinkleri düşürmemek adına , dizinin seyrini değiştirme pahasına bir mecburiyetle yapmışlarsa şahsen üzülürüm.
sonra ben dizide açık kalan noktaları seyirciyinin hayalgücüne bırakılarak onlara da dizide bir söz hakkı verildiğini düşünüyordum.bence klask olmayan buydu.aslında biz onların çocukluklarını
biliyorduk...bu arada eskiden karşılaşmışlıkları
bu diziye ne kazandırır ne kaybettirir bilemedim şimdi, korkuyorum yani sırf seyirci kaybetmemek için dizinin bambaşka noktalara saptırılma korkusu
var, bendeki cazibesini yitirmez inşallah , belki de
umarım ağzım açık meriç hanıma övgüler yağdırarak izledikten sonra yorumlarımı yazarım.
18-01-2016
geçen yaz altınoluktaydık.sitenin çok büyük ve tenha bir havuzu olmasına rağmen, havuzu sevmediğim için, ben daha çok denizciyim, yani denizi dalgasıyla, soğuk suyuyla, tuzuyla, genzimi yaksa da razıyım, rüzgarıyla... hissetmek isterim.
küçük kızımla birlikte sabah erkenden kalkıp büyükçe bir çantaya bir gün için sahilde tüketeceğimizden fazla kahvaltılık, karpuz, armut, üzüm...
sırt çantamıza da havlu, kakou sabunu...alıp şemsiyle yola çıkardık... gidiş ağır yükümüze rağmen yokuş aşağı yani zorlanmazdık...
10 yaşındaki kızımın anne sen yorulma en ağır parçayı ben taşıyayım sözü herşeyden daha değerliydi desem...denizden, güneşten, rüzgardan, dalgadan...
son durağımız sahile çıkmadan uğradığımız kapıları tahtadan, yüzündeki çizgilere her defasında takıldığım, içimi acıtacak kadar derinine indiğim yaşlı kadın bakkaldan su, iki paket çekirdek ve sigara alıp sahile inerdik...
benimle şemsiyeyi kurma konuşunda kimse yarışamaz herhalde, kızım bile anne şemsiye kurma yarışması yapısa sen birincisin dedi bir kereainde.
aslında acelem ayaklarımı kızgın kumlardan kurtarmak olsa bile...
yalın ayak olmayı seviyorum çocukluğuma geri dönüyorum galiba hep yalınayak...ayakkabı bulamamaktan mıdır...
hep aynı yere şemsiye açıyoruz, teyzeoğluyla buluştuğumuz yer, ailece işletilen küçük kafenin tam yanı, kısa sürede ahbap olduğumuz kafe...
kızım kadar bir kızları var, tamamdır ben kızdan taraf gün boyu azedeyim..
acıkınca, susayınca, bir de okey taşları için gelir yanıma...
ben o yaz o şemsiyenin altında, o kumsalda ne kadar çekirdek tükettim, tüketirken ne kadar denizin havasını, datgasını, rüzgarını ...
biriktirdim...tadı hala damağımda diyebilirim...
çekirdek deyip geçmeyin benim uzun zaman, yorulmadan denizin beni okşamasına, sarıp sarmalamasına, ışıl ışıl içine çekmesine her dalgasında... en büyük yardımcım...çekirdeğin sesleri bğtün sesleri bastırır, çıt, çıt... zihnin tamamen konsantre olur, sonra var olan bütün düşüncelerden kurtulup uzun, uzun denizi yaşarsınız, parçanız gibi değil kendiniz gibi hissedersiniz...
bir de teyzeoğlunun anlattıklarına, hangi paragrafta kaldım ben, diye hayret ettirirdi.. ziyanı yok nasıl ola en az üç tekrar daha gelecektir.
18-01-2016
kahvaltı masası toplandıktan sonra herkesi işinin başına yolladım aceleyle, büyük üniversite sınavına hazırlanıyor, küçük oyunlar peşinde...ben ise herkesin uzağında yanımda kağıt kalem elimde sait faik "son kuşlar" bu alışkanlığı kiralık aşktan sonra edindim kendi adıma mutluyum.
birkaç hikaye: madensuyu fabrikası, köylülerin mahrum kalması, saitin üzüntüsü...
kınalı açıklarında sisler arasında korkarak kaybolma korkusuyla yol aldıktan sonra nihayet saitin tuttuğu balıkların heyecanı...
nedense kiralık aşktaki çekirdek sahneleri aklıma takıldı...
ufak bir tebessüm belirdi yüzümde ve kendimi bir anda kınalıdan köydeki bahçemizde elma ağaçlarının altında kalabalık bir toplulukla çekirdek çıtlayıp anlamsız bir şekilde, hiçbir şey düşünmeden, huzur içinde asvalt yolu seyrederken buldum, çekirdeği sesinde kaybolduğumu hissetim saitin hikayelerinde kaybolmak gibi...
18-01-2016
yine merhabalar,sabahleyin uyanır uyanmaz ilk yaptığım şey, gayri ihtiyari, yazar- okur sayfasına girmek, bir iki haftadır bunu yapıyorum diyebilirim.
bu sabah da öyle yaptım, bir iştahla sağımda solumda telefon arayıp yorganın altında buluverdim, küçük bir çocuğun akşamdan sakladığı şekeri sabahleyin bulma mutluluğuyla...
zaten telefonu açtığımda ilk açtığımda sizin siteniz çıkıveriyor malum yatmadan önce son bir göz atmışımdır.
bir yazı yazdım, heyecanıma yenik düşerek fakat pembe kalınca vaz geçip çayı ocağa koyup bir sigara yaktıp yine mutlu bir yolculuğa çıkmak için hayallerimin perdelerini aralamak azmiyle...
ama yarım kaldım yine çocukların acıktık sesleriyle...
alış-veriş, kahvaltı hazırlama , herkeste hafta sonu kahvaltı masasının verdiği huzur, muhabbet bana dönecektir diye beklerken büyük beni kiralık aşkla vurma peşinde ve koray taklitleri üçümüzün dilinde, sofra kahkahalarla inliyor...
hele son bölümdeki telefonu sinanın ve ömerin gözlerinin önünde cebine indirmesi...
telefonları nerimana götürüp derginin içine koyarken oyun başlıyor demesi ben burayı kaç kere seyrettim anlamamışım infilizce konuşmuş büyük kız bunu açıklarken üçümüz de gülmekten yerlerde
bi sürü şey uydurmuşuz küçükle birlikte...
umarım sıkmıyorumdur devamını aşağıda yazacağım...
18-01-2016
niye pembe kaldım bilmiyorum, birisi onaylarsa memnun olurum.ha bu arada bir sinema yapıtında başta bir mesela bıçak gösterilmişse filmin sonunda o bıçak muhakkak kullanılacaktır.
tornavida meselesini de ben yazmıştım ama diğer yorumları da okudum.
eğer yazar o çekmecede bize tornavidayı gösterdiyse onu kullanması lazım diye düşünüyorum.aksi şu olur yazar seyircilerle oynamayı seviyordur, kedi -fare oyunu...
ya de seyircinin dizi üzerindeki baskısından çok rahatsız olmuştur.bunda da haklılık payının olduğunu düşünüyorum. burdaki güzel ve nitelikli insanları tenzih ederek.
18-01-2016
günaydınlar,hava soğuk, dışarda kar ve fırtına olsa da bugün sizlerin o sıcak, içten, alev alev aşk yorumlarınızla
günümü geçirmeyi düşünüyorum.
dün sizleri pek takip edemedim, kurstaydım.
sabah girince nerde bıraktım, nerelere gelmişsiniz,
valla hızınıza yetişilmiyor.
hepiniz harikasınız da dizide ya da günlük hayatta başımıza ne gelirse gelsiniz sonunu umutsuzluğa bağlamayacağız, galiba benim diziye karşı sevgimin nedenlerinden birisi de hem kişilik itibarıyla umudu baş köşeye yerleştirerek onun çevresinde umutsuzluklarımı silikleştirmeye çalışmam.
dizimiz bize umut, sevgi, aşk, hayal, dostluk... pencerelerini açmış, hem de ardına kadar...arkana yaslan kendini bana bırak ben bir mucize yaşatacağım sana, sabırarsız olma, çekirdek çıtlama olayı beni hep mutlu etti, huzur verdi, neden diye sorumdum kendi kendime...
defne, anneanne, nihan, iso, serdar, omer bile mahallede çekirdek çıtlıyorladı...
bekle, sabret, zevkini çıkar filmin ve en önemtisi hayatın, sakin...
defnenin yurtdışı olayını galiba ilk ben yazdım ama şimdi burada yazılanlara dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. çünkü her olay yeni, yine, yeniden hayata karşı bir başkaldırış, bir meydan okuyuştur...biz tekdüze bir hayat istemiyoruz ki renkli, heycanlı, verimli bulutların üzerine çıkmak istiyoruz .defnenin yeni tecrubeler kazanması, ömerden ayrılacağı anlamına gelmiyor aksine kendini geliştirmeai onu ömere sıkı sıkı bağlıyor, kadın yeni deneyimler kazandığında başya aşkı olmak üzere bütün bu deneyimleri etrafındaki insanlara faydalı olmak için kullanıyor.öğrendikleriyle etrafını güzelleştiriyor, bir çiçek bahçeai benzetmeai yapılmıştı ya...
gitsin defne, giderken benim beklentim olayı dramatize etmiyelim olsun ilk sözü...defnenin gidişi aslında bu aşkın hiç bitmemek üzere geri dönüşü demek...
17-01-2016
çok zevk alarak hem diziyi hem de sizi okuyorum. hepinize teşekkürler ediyorum.benim için önemli olan evet aşk... mükemmel aşk için yazarın bakışaçısını merak? onu yakalamaya,
yazarın şahane aşk anlayışını çözmeye çalışıyorum.
insan hayatında mucizeyi yakalamak, aşkın bir mücizeye dönüşümünü hissetmek istiyorum, tam da her şey bitti derken..aşkın tüm kötülükleri törpülediği, hayatı yaşanılır kıldığı, insanları birleştirdiği, insan hayatının aşkla hayat mücadelesinde galip geldiği, dostluklar kurduğu, aşkla dolan gönüllerde kötülüklere yer olmadığı...
aşksız nasıl yaşanılır ki derken bunu unuttuğumu ve nasıl hatırlayacağımı bulmaya çalışmak ...
aşksız bir yanım eksk derken, hayatımın şimdiye kadarki bölümünde eksk olan parçaları birleştirmeye , yanlış olan parçalardan yola çıkarak zaten yolda düşürdüğüm şeylermiş beni kaygılı bir insan yapan diye doğru parçayı aramaya, cesaretlenmeye çalışıyorum...
evet hepiniz gibi insanlara, hayata, donuk kalan yaşama, beni sarıp sarmalayacak insanlara, mutluluğa, güler yüze tatlı dile her koşulda hayata değer katan sevgiyi bulma arayışına, hatalara hoşgorüyle yaklaşmaya, mükemmellik arayışının mutsuzlukla neticelendiği bir hayatı sorguladıüımı hissediyorum...
hepimizin bağımlı olmasının nedeni herhalde eksk olan parçaların bizi mutsuz eden uzantıları, eksk, yarım kalan hayatlar, eksk kalan hayallerin peşine takılma...
gerçek aşkı yakalama mucizesi...aşkla yeteneği birleştirme... en büyük mucize ... asıl sanat eseri..yeteneklerini arama cesareti...şimdi bile...
17-01-2016
ben bunu daha önce de yazdım.sude ile defne arasındaki ilişkinin arkadaşlığa dönüşmesi defne için çok faydalı olacaktır.
sudenin aile içerisinde defnenin sorgusuz destekçisi olacaktır.
bu kadarla değil defne sır açıklanırsa ve ömerin söylediklerini kaldırmazsa sudenin yardımıyla yurtdışı bağlantılı bir kariyer yapacağını tasarım konusunda çığır açacağını düşünüyorum. bunu sudenin defneye getirdiği dergiyi gösterirken özellikle kapak yorumundan edindim.
defne sude için nasıl bir kapı açtı ise sude de defneye mesleğindr doruk noktasına ulaşabilrceği o kapıyı açacak, yani kadın dayanışması...
önceleri bunu denizin yapacağını düşünüyordım ama burası bir kadın şirketi sudenin de bunu yapabilrcrk bir eğitimi var.
defne hep artık ben sana güvenmiyorum diyor, sen bana zaman tanı diyor, ben herşeyi halledip sana geleceğim diyor yani defne ekmekarasına söylesiği gibi çok çalışacağım güçlü olacağım çok kazanacağım ömerin karşısına çıkma gücüm olacak...
17-01-2016
son sahnede defne ömeri asla uyutmaz diye düşünenlerdenim, malum oyunlar da bitti verilecek mesajları da verildi. ananas, çikolata, kahve fincanları var...ha bir de tornavidalar...kahve yapmak için şartlar müsait mi göremedik...
ama o çikolatalar yenilecek...
tornavidalar yoksa kapıyı açmak için mi...
17-01-2016
merhabalar,benim 29. bölümü izler edindiğim intiba şu:
defne malum sırrı açıklayamayacak, tabi açıklamak istiyor ama o ömerin vereceği tepkiden korkuyor.
burda defnenin kendi aile yapısı itibariyle dede faktorünü bir anahtar olarak gördüğün söyebilirim.
korişin çekmecesinde gördüğü tornavidaları ben bu bu bağlamda düşünüyorum.
o tornavidaların sırrın çözümü için gösterildiği yani...
ömerin dedeyi affetme olgunluğuna ulaşması ya da tam tersi defneyi affederek dedeyi affetmesi..
bu iki olay birbiyle bağlantılı...
defne dedeye gittiğinde sırrı değil ömerle aralarının bozuk olduğunu ve ikisinin kader ortağı olduğunu bir şekilde farklı cümlelerle olsa da söyleyecek.
defnenin bulması gereken çözüm dedeyle ömeri barıştırmak olacak, sudeyle işbirliği yapabilirler mi bilemiyorum...
dedeyle ömeri barıştırmak için ustanın kapısının çalınması olasılığı yüksek...
yukarda bu konuyla ilgili yazdım ama isim yazmayı unutmuşum onaylayan arkadaşa da teşekkür ediyorum.
bu barışma işinin nasıl olacağı konusunu çok düşündüm dede ömerle barışmayı çok istiyor, ömer
dedeyi bir türlü affedemiyor.
hastalık mevzusu kullanılabilir ilk aklıma gelen şey
nihanın defneye söylediği telefonla ilgili kızım telefonu açıp kendi kendine konuşuyorsun mesajı burda kullanılabilir sanki, yani ...
ama her halukarda bu iki mesele bağlamtılı ve birlikte çözülecek..
acele acele yazıyorum vakit darlığından ..
hatalar, kopukluklar varsa kusura bakmayın.
.
16-01-2016
fenerli, defnenin her türlü başarışı ömerde bir hayret ve hayranlık uyandırıyor defne de bınun farkında ama o daha çok ömere ben yapamaz mıyım diye kızıyor.defnenin çok başarılı olmam lazım ekmek arası ve gidip ömere herşeyi anlatabilmeliyim demesi ömer için başarının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor yani defne ömerin onu sevmesini sırrın açığa çıktıktan sonra bağışlama konusunda yeterli görmüyor. defne aynı zamanda başarı be herşeyi alabilecek duruma gelmenin bir kadın için ayaklarının üzerinde simdik durabilmek olduğunu da düşünüyor buna katılmamak mümkün değil
16-01-2016
hasret hanım inşallah hastalık sıkıntınız biran önce biter..çok çok geçmiş olsun.ben yasrminle iz arasındaki konuşmayı bir yerlere oturtamadım.sinanla yasemini anladığımı zannediyorum bence ikisi de gerçek aşkın kimde olduğunu anlayacaklar bu muhabbetten!
ama yasemin ize niye böyle bir akıl verdi, yani gurur yapma diye anlamadım gerçi bütün bölüm aralarında bir yakınlaşma oldu.galiba defne gidince
diyaloklar yasemin iz üzerine kalacak, olabilir mi sahne doldurmak için desek onu da meriç hanım yapmıyor.
izin misyonu tamamlanmadı, böyle düşünanlere katılmamak elde değil.
sudenin işini nasıl yaptığını göremedik, sude birşeyler hazırlayacak, bir varlık göstermeli diye düşünüyorum. sudenin iş anlamında yapacağı her başarının da defneye yarayacağını düşünüyorum.sude bence uluslararası iletişimde ve başarıda hem şirketi hem de defneyi yükseltecek.benim sudeden beklentilerim bunlar.
16-01-2016
ben bugün heyecan yaptım galiba akşam çoğu şeyi kaçırmışım ve seyrederken jest ve mimiklere odaklanmaktan dizinin ilerleyen bölümleriyle ilgili olayları düşünememişim.dizi eğer benim hissetiklerim doğruysa çok mükemmel bir yola girdi.
defneyi mesleki açıdan doruğa çıkarmak çabası:
bunu ben şöyle düşündüm, defne sudenin önüne koyduğu dergiyi eve götürmüş olsun nihanla dergiyi incelerken genç tasarımcılar için burslar verilmek istendiğiğni ve gönderilecek örnek tasarımlar arasından bunların seçileceği falan...
defne ömerin de desteğiyle tasarımları yapıp editörlere göndersin ve bursu kazanıp bir süreliğine yurt dışına gitsin,
malum ayrılık olayı yaşansın...
16-01-2016
fenerli, dünyayı biz kadınlar yönetiyor diye söyledi ya orda ömerden üstün olan özelliklerini sıraladı...ömer tasarım konusunda dahi defne ömerin öğrencisi defnenin kadısı özellikleriyle ömerin tasarım dehası birleşince defne dünya çapında bir tasarımcı olacak... sudenin geçen bölümde defneye göstersipi derginin kapağında ben eminim ki defnenin çizimlerini göreveğiz ...hikaye bu yöne evrimleşiyor yani...
boynuz kulağı geçecek ömer defneyi değil defne ömeri bağışlayacak, yani ömer af dileyecek.
ömer için hiç gçsterilmese de başarı çok çok önemli... defne başarının zirvesinde ömere dönecek.
16-01-2016
hatice hanım dün bende biraz dumura uğradım kesinlikle her cumlenize karılıyorum. bir de be ara ara giriyordum okumak için yeni yeni yazıyorum.dünkü isimsiz ve kısa yazıların bir gurup tarafından art niyetle okuyanları diziden soğutmak için planlı yapıldığını düşünüyorum pembe kalıyor sizi şu anda ben onayladım onları onaylamıyorum karşıma çıkınca bence kimse onaylamasın eleştiri eserin gerçek değerini ortaya çıkarmak için yapılır yani aynı anda hem olumlu hem olumsuz yönlerini eğer sadece yergi varsa o eleştiri sıkıntılıdır.
16-01-2016
arkadaşlar herkese günaydınlar,hastası olanlara geçmiş olsun umarım en kısa sürede iyileşirler aileleriyle huzurlu ve sağlıklı güzel günlere hep birlikte...
dün bir irkildiğimi itiraf edeyim...
yani beklentilerimiz yüksekti herhalde tam algılayamadık , yorumlayamadık.
ben sabah tekrar izledim...
ömerin ağlama duvarı hazır, sude defnenin önüne meslekteki geleceği noktayı dergiyi gösterek açıklad.
koray çocukluk arkadaşının yurt dışına gittiğini masa altına girerek, ömerin defne gittikten sonraki ruh halini de kendi kabuğuna çekileceğini, ima etti.
kendi odasında ben koray sargın oldum diyerek defnenin kendi patentini yaratacağını ve mesleyinin doruğuna çıkacağını da söyledi.
vs.vs.
defnenin gideceği kesin diye düşünüyorum, tek kişilik bilet defnenin yani.
defne ömerin kendisini affedebilme ihtimalini dedeyi affetmesine bağlamış.
yani ömer dedeyi affettiğinde defne de ömere güvenecek ve sır ortadan kalkacak kırkmadan cesurca aşklarını yaşayacakar.
defne ömeri çok iyi tanıdığı için dedenin bu hikayede ne kadar önemli olduğunu gördü.
dedeyle konuşmaya gidecek ve ben isterim ki korayın başını vurdu, komaya girebilir sakın uytma lafı dede için olsun, bir ayağı çukurda sözü zaten dede için söylendi ama ben şu anda dedenin hasta olduğunu düşünmüyorum, defneyle ya da tek başına ya da necmiyle dede ömere bir oyun oynarkarsa dedenin ölüm döşeğinde olduğuna dair yada ömer tesadüfen necminin ağzında bir olayı yanlış anlayıp bunu dedesinin öleceğine yorması vs...
ama her halukarda ömer dedeyi çok hasta zannetsin...ancak bu şekilde dedeyi affeder diye düşünüyorum...
16-01-2016
bilardo sahnesi faciaydı iz konuk oyuncu pardon izleyici, korişi götürselerdi bence ordan hiçbir şey çıkmadı. kilitli kasa ömer defne en azından daha özenli olabilirdi.geçen bölümde yan yana oturamıyorlardı bir odada mum ışığında kilitli kaldılar biraz romantizim serpiştirebilirlerdi en azından sahnenin başında... sonlara doğru oyun vedevamında doğruluk mevzusu bence gelecek bölümde bu sahneye ilave lazım yazık oldu güzelim sahne.
15-01-2016
meriç acemiye göre bence insandaki bilgelikle"ömer" çocuksu, maceracı,su gibi saf "defne" birleşince gerçek aşk, birliktelik, insan ne derseniz yaratılmış olacak.bir olmak bana göre buna karşılık yapılıyor ...defnenin çocuksu, oyundan zevk alan yönleri bu yüzden ön plana çıkarılıyor...izle ömer buz dağı o yüzden olmadı, olamaz...
ömer ruhun yarısını defneniz kişiliğinde buldu...
merak etmeye gerek yok gitgeller eserin entrik unsurlarıdır yani bir nevi süsü cazibesi takılmayı oralara derim...
15-01-2016
böyle pat diye gireceğim baştan söyleyeyim iş yoğunluğundan kimseyi takip edemedim, kusura bakmayın.şöyle başkayayım:
sanat insanı doğayı ve toplumu değiştirip dönüştürme işidir. sanat bu dönüştürme işini dönemin eştetik yani beğeni ölçütlerine göre hatta onun üstünde yaparsa taktir toplar. aynı zamanda estetik duygular uyandırırken yaratısınım eşsiz
olması için tüm hayalgücünü kulanır yani kendisinin hayal sınırlarını zorlarken okuyucuyu başka yani gerçeklik aleminin en doruğuna çıkarır uçurur yani ve sanat yaratım gerçekleşmiş olur. sanat yapıtı için gerçeklik sanatçının gerçekliğidir fakat bu gerçeklik elbetteki içinde yaşanılan toplum doğa ve insan gerçekliğiyle örtüşür fakat insanı elbette gerçekliğin ötesini görmesini sağlar.
zannedersem bu kadar edebiyat yeter.
dizimize gelirsek meriç acemi hanfendi kendi hayalimdeki mükemmel aşkı yaratıyor.
bunu duygularının gerçekliği, hayalgücünün zenginliği, toplumu çok muhteşem gözlemlemesiyle birleştirdiğimizde başyapıtta aranan hayranlık ki sanat eserinin amacı hayranlık uyandırmaktır, gerçekleşmiş oluyor yaniii türünün başyapıtıdır bence.
işlediği aşka gelince ya da merak edilen noktada şunları soylemek istiyorum:
macera, macera, macera...
hayatın vazgeçilmei diri, canlı, yaşadığını hissettiren sihir...
defnenin oyundan zevk aşması aslında yazarın yaşam için vazgeçilmezidir , çıkarırsan eğer bence hayvani yönler kalır geriye sadece yani hayali...macerayı...
defne ömere rakip olalım diyor ömer bunun ne demek olduğunu biliyor ama defne çocuksu bunü içgüdüsel istiyor...
aşta macera böylece başlıyor dahiyane bir kurgu yani ben 44 yaşındayım hala üniversite yıllrımdaki maceralerı anlatmak en keyif aldığım şey...
macera yaratamıyorsan hayat bitmiştir evlilik de...
yazara kendimi bırakmayı istiyorum bu işi iyi biliyor üstüne koymak hayatının neresine yerleştiracağine bağlıdır...yerleştiremiyorsan yeniden dizan etmek senin elimde...
dizinin ileri bölümlerinde neler olacağı tahminleri yapalım ama asıl yapılması gereken duygu selime kapılmak koyver, çok kaygılanma, arkana yaslan keyfini yaşa ...
15-01-2016
merhabalar ...kitap okuyordum ama dayanamadım baktım...
hatice hanım aynı şeyleri ben de hissedip yazdım katılıyorum size...
ama ben defnenin yine denizle ilgili bir sebepten bu ayrılığın yaşanacağını hissediyorum...
büyük bir ihtimalle deniz yasemine fazla baskı yapacak defne dayanamayıp denizle konuşmaya çalışacak ve ömer bunu yanlış anlayacacak...
ya da deniz defnenin yeteneğinin büyüklüğünü görüp ömere denk bir tasarımcı olsun diye defneye böyle bir kurs ayarlayacak...
birinci şıktan sonra da deniz defneyi uluslararası bir kursa gönderebilir yani son çeyrekte varsa böyle bir plan bunun finansmanı ve fikri denizden çıkacaktır...
yani bence denizden çok fazla korkmamak lazım. deniz hem defnenin gelişimine hizmet ediyor hem de ömer karekterinin hayata karşı dik duruşunu yani etik davranışlarını zıt yöndeki dabranışlarıyla belirginleştiriyor.
iyi geceler
14-01-2016
günaydınlar, hareketlendirelim o zaman...ben şu makyajlı kasa tabirini çok sevdim. bence mükemmel bir imge çok dahiyane...
bundan sonra aşkın bu hallerini göreceğimizi düşünüyorum... ilerleyen bölümlerde , ben deyimleştirdim bu sözü, (makyajla ) aşklarının güzelleştirileceğini, zenginleştirileceğini, göz önüne serileceğini ...tahmin ediyorum.
bunun startını yaseminin ömerle defnenin çalışması için bulduğu malum ilk defa tanışıyormuş oyunuyla başlattılar.şirkette kilitli kalmaları geçmişi
temizleyip yeni bir bailangıç yapma adına...
defneyle ömerin bundan sonra başta macera olmak üzere defnenin ömere teklifsizce, cesaretle, korkmadan, çekinmeden yaklaşacağı ana kadar yine bu şekilde gitgellerle aşklarının tatlı ve çekişmeli halleriyle kendi adıma mutlu olacağımızı düşünüyorum.
iş bekliyor görüşürüz
13-01-2016
teşekkür ederim beni de okuyup değer verdiğiniz için.gamze hanım ben de şu asansör sahnesinin şöyle olmasını isterim:
defne asansörde ömerle karşılaşır , eğer kilitli geceden sonra ise,
-dünkü doğruluk ve cesaret oyunu çok güzeldi, di mi
- evet defne, fakat oyun işte...gerçekte...sen cesur olamıyorsun ki...
- öyle mi diyorsun ben cesur değil miyim yani...
- başlıyorsun ama sonunu getiremiyorsun...yarım kalıyorsun...
- ben mi söz verdiğim şeyleri yapmıyorum.
- olacak biraz daha...
-tamam...şimdi sana cesur olduğumu nasıl göstereyim ben hazırım. söyle...
- ömer planını yürürlüğe koyar.
- bence motosklet sürmeye götürsün.
-
reklam ver • iletişim • © 2025 YazarOkur Dizi