yılkı
baktım
toprağa düşecek gibi değil su
tohumu buluta ektim.
nail abbas sayar...
doğada serbest dolaşan atlara verilen isim ...yılkı..
sonbahar ..soğuklar başlarken bir sabah erkenden kalkan köylüler ajırlarına yöneldiler ..içerden ilkbaharda gelen kölelerini alıp çıktılar .. ve köyden dışarıya dağların başladığı tepeliklere doğru yolculuk başladı ..
tepelerin arasındaki ıssız vadiye geldiklerinde atların gemliklerini çözüp doğaya bıraktılar ..tıpkı geçen yıl olduğu gibi ..kışın sert koşullarında doğa şartlarında sağ kalabilenleri ilkbaharda tekrar yakalayıp bütün yaz çalıştıracakları tarlalara doğru geri dönüş başladı ...
yukardaki yazılanlar benim kurguladığım böyle yaşanırdı tarafı ..
yıllar önce abimin arkadaşından aldığı kitaplar arasındaydı
nail abbas sayar'ın
yılkı atı romanı o okumadı benim ilgimi çekti ..elimde gören öğretmen baba ne olduğunu bildiğinden sanırım okuma sana ağır gelir dedi ..
çocukluktan çıkma yolundayım deli gibi kitap okuyorum ..babam kitap okumayı sevdirdi bana ..kitap hediye ederdi ..ama bunu okuma ağır gelir lafını ters anladım ..okudum ..ve yıkıldım ..bir doru kısrağın terkediliş öyküsüydü roman..etkisinde kaldığım için birkaç gün sonra babama sordum ..sen hiç yılkı gördünmü diye ..yüzüme bir süre baktı okumuşsun dedi ..ben okumanı bu yüzden istemedim üzüleceğini biliyordum anlatmadım meraklanmıyasın diye ,evet gördüm ama bizim köyde değil bizim köy sulak ve yeşil ama daha kıraç olan komşu illerde gördüm dedi..ve anlattı görev yaptığım her yerde doğanın korunması gerektiğini anlattım insan eğer dengeyi bozarsa bunun geri dönüşü acı olur sonra seçim yapmak zorunda kalır insanlar ..
ineğini doğaya bırakamaz ama gücünden faydalandığı atını bırakır kışın ona verecek yiyeceği yoktur ,ihtiyacıda yoktur ..yazın sağ kalan ve üreyenlerden yenisini yakalar bu seneki atı o olur artık seneye hangisi denk gelirse ..acımasız koşullarda sürü halinde gezerek soğuktan ve vahşi hayvanlardan korunurlar ..ilkbahara erişenler vefasızlara tekrar esir düşer bir süreliğine dedi ..ve vefanın ne olduğu üzerinede konuştu ...daha sonraki yıllarda benzer bir kitap daha okudum "kopar zincirlerini gülsarı" kırgız yazar..
cengiz aytmatov ..destansı anlatımıyla sevdiğim yazarlardan oldu "
cemile" ve"
gün olur asra bedel "kitapları iyidir az kişi tanır ama bizde onun yazdığından çekilen film herkesin unutamadıklarındandır .."selvi boylum al yazmalım" onun eseridir ..
ömerin yılkı gibi sahipsiz kaldığı dönemde tanıştığı sadri ustaya karşı gösterdiği hassasiyet ,dostluğun sağlam temellerde olması gerektiği ve vefanın çıkar ilişkisinin tam karşısında olmasıdır ..günümüzde neredeyse adım başı bir yılkı öyküsüyle karşılaşılıyor ..bu yüzden ömer sadri usta dostluğu nadir bulunan bir örnek olmamalı tersine olağan davranış bu olmalı tersi yadırganmalı ...dizinin içinde bu dostluk olağan biçimde ele alındığı için ayrıca taktir edilmeli ..göze sokularak işlenseydi örnek davranıştan ziyade film icabı gerçekte olmaz kanısı oluşabilir söyleme zarar vermekten öteye gidemezdi ...ilk öğretmenim babamdı öğrenmenin yaşı olmaz hayat boyu öğrencisin demişti ..bugün onun ve meslektaşlarının günü ..ben burda tanıdığım öğretmen arkadaşlarımı dün kutladım ..bu pekiştirme yazısı ,burada olduğum süre içinde bilgilerinden tüm arkadaşlar gibi yararlandım ..
kendilerini tanımaktan memnunum hayat boyu öğrencisi olarak öğrenmeme katkıları için ne söylesem azdır ..şükranlarımı sunuyorum lütfen kabul buyursunlar ...
tamer