Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

Kiralık Aşk - meriç'im acemi'm, sen bana ne yapıyorsun böyle? bu

Kiralık Aşk
Kiralık Aşk

meriç'im acemi'm, sen bana ne yapıyorsun böyle? bu üçüncü oldu. tam vazgeçeceğim dediğim hafta aklımı karıştırıp döndürüyorsun kararımdan. ilki 31. bölüm idi. 32'de sonra şansı veriyorum, olmazsa bırakıyorum dedim. bende kal, herkesin çenesi kapansın dedirdin defne'ye. kendi adıma kapandı o çenem. ardından 50. bölüm geldi. üç gün aşk acısı çektim resmen, defne'yle ömer adına. acıları içime geçtiyse demek ki. 😉 hatta o ara yayınlanan tekrar bölümlerden 28. bölüme denk gelen gündü, hasta olup yattım bir gün. ruhum hastalandıysa demek. eee, ne de olsa insanın ruhu hastalanmadan bedeni yatağa düşmezmiş. öyle içselleştirmişim yani kızıl kuşumla kara kuzumu. geçen haftadan beri de 60. bölüm benim için milat olacak, eğer yine aynı şeyler olursa benim için bitecek dedim o kadar ve yine gidemedim. olmadı. gidemiyorum ben. yine kandırdın beni ponçik senarist. buradayım. hiçbir yere gitmiyorum. hele de bana agatha christie'yle selam çakmışken... cansın can! 😍😙😉

şimdi gelelim aklımızda kalanlara...

iso'ya ismail diyerek isocik ile aradaki samimiyet derecesini konsolosluk seviyesinden maslahatgüzarlık seviyesine indirmişken tam, o rakı içildi, o dertleşme gerçekleşti, o kayıp zaman anlatıldı ya, tamamdır. demek ki defociği anlaman için, damdan düşmen gerekiyormuş. düştün. yine ciğerimi dağladın ama iyi de oldu bence. sonuç, mükemmel.. 😉

defne-ömer sahnelerini beğendim ben. yeterli değildir yine, yine ilk başlarda bi' bir araya gelme sorunları oldu ama, amaca hizmet eden bir şey olduğunu bildiğim için çok da takılmadım. bir de aydilge'ciğimin çok sevdiğim o kıpır kıpır şarkısı eşliğinde klip çeker gibi harcanmasaydı o güzelim anlar... ben o şarkıyı yine dinlerdim sürekli yaptığım gibi ama biz de duysaydık bizim ponçiklerin neler konuşup neden o kadar tatlı tatlı güldüklerini. ne güzellerdi değil mi birlikteyken? şahanelerdi. öyleki bir an ekrandan geçip onlara sarılasım, yanaklarını mıncıklayasım geldi ikisinin de. oy oy oy benim tatlışlarım... benim kuzucuklarım... zeytin gözlü ömüş'üm, bal gözlü defociğim... kızlar durdurun beni, ben çok pis bağlamdan koptum şu an. atımı aldım, üsküdar'a gittim resmen. 😂

he, nerede kalmıştık?

koriş'im benim... bu bölüm sevdim seni. sen hep ömüş''le ve kuru kızla birlikte zaman geçirmek olur mu canım? nöro senin kimyanı bozuyor, ruhunu çalıyor. ruh uyulmadığı var aranızda tatlım, mesafe koy arana onunla. 😙 şaka bi' yana, defne'yle olan sahnelerine bittim. defne'nin bıkkın tavırları, ömer ona defne'ye çaktırma dediğinde yaptıkları, kuru fasulyecideyken anksiyete ve panik atak krizlerine girmesi ama çaktırmamaya çalışması, defne'nin telefonunu alma ama sonra yakalanma olayı. o kadar üç kağıt işlerine basmıyor ki aslında kafası, aytekin aradığında açtı telefonu. öyle de saf kalpli biri bizim koriş'imiz. tek zaafı da kudret şöhret servet düşkünlüğü işte. pamir gereksizi de oradan yürüdü ya zaten defne'ye yaklaştırmak için ya zaten.

pamir demişken... dikkatimi çeken bir şey oldu. ilk defne'nin odasına gitme teşebbüslerinde ömer asansör yerine merdiven kullandı aşağıya inerken, pamir de asansörle indi. ikincisinde de durum tam tersi oldu. birinci de kıl payı kaçırdı defne'yi ömer, ikincisinde de pamir... ilkinde ömer'in sabırsızlığı onun amacına ulaşmasını engelledi, ikincisinde pamir'in... sinan da sonradan dedi zaten, sabırsız olduklarını. sırf bu yüzden kızın başına neler geldiğini. biraz vicdan dedi en sonunda. demem o ki, bu sahnelerin kendi içinde yansımasının ya da aynalanmasının da diyebilirim, bir anlamı var mı? metaforlar havada uçuştu bolum boyunca. sinan'ın ağzından da duyduk zaten bölümde. bu bölüm meriç in mesajını sinan'dı benim anladığım.

defne ve ömer birbirlerini tanıyorlar. defne ve ömer birbirlerini anlıyorlar. defne ve ömer birbirlerini tamamlıyorlar. bir bakıştan, bir gülüşten, bir imadan çözüyorlar birbirlerinin ne demek istediklerini. azdı deföm sahnesi, kabul ediyorum. ama bana yetti diyebilirim bu bölüm. duyguyu aldım, anlatılmak istenileni kavradım çünkü.

sinan-seda ikilisi dozundaydı ve yasrmin kayalar olayı da güzel bir yere bağlanıp kapandı bu bölüm. iyi de oldu güzel de oldu. mum yakışı ve sonra da abarttığını düşünüp söndürmesi çok gerçekçiydi. tıpkı ömer sinan'ın evine geldiğinde defne'nin şekilden şekile girmesi gibi... hangimiz en az bir kez yapmadık bunu? ben yaptım mesela. 😉 kahve kitap ikilisi kısmını değil tabi ki. ama o da tatlı oldu. bu hafta neriman bile gözüme batmadı. bir tek pamir'e katlanmakta güçlük çektim, o kadar.

derya'daki değişimin sebebi yogaymış bu arada, anlamış olduk. 😂 aytekin de nefes egzersiz yaptı zaten. tam tencere kapak oldular. zübeyir de var. ikisinden birini seçer artık. 😂😂😂 bir de şu detay takıldı benim radarıma. derya defne'nin tekerlekli arabasını sürdü ömer'in emriyle. zamanında defne'ye yaptıklarını göz önünde bulundurursak, keser döner sap döner, gün gelir hesap döner diyorum. 22. bölüm sonu hala sızıdır kalbimde zira.

yangın alarmını çalıştırıp anı kurtaran pamir... gerçeklerin ortaya çıkmasını erteleyebilirsin ama, engelleyemezsin. bir de o yangın alarmıyla bizimkilerin ateşini de harladın ben sana söyleyeyim. ne istedin ne oldu... neye niyet neye kısmet... 😁

iso bebek ne tatlıydı öyle kahvaltı sofrasında. yalnız nihan anne olmak konusunda epey bi' yeteneksiz. öyle gözlemledim ben.

pamir'in defne'yi anlatış biçimi ve kullandığı cümleler tramba'nın kullandığı cümlelerin aynısıydı bu arada. ne de güzel anlattı aslında defociği, objektif bakmaya çalışırsak. 😊

son sahne ise 39. bölüm son sahnenin yansımasıydı bu arada. hani fikfik galoş'un ömer'in evine gelip hadsizce defne'ye ömer evde mi diye sorduğunda ve duvardaki ankayı gördüğü ve şoka uğramış bir şekilde, elinde çiçeklerle eve gelen ömer'in yüzüne bakakaldığı an... defne çaresiz, galo şaşkın, ömer ise hiçbir şeyden haberi olmayan bir ruh haliyle mutfağa doğru yöneldiği an. şimdi de aynı durum var. bir oyun var. oynayan ve bundan haberdar olan iki kişi yan yana. hiçbir şeyden haberi olmayan defne ise ayağının iyileşmesinin sevinciyle arabadan ine ve onlara bakar. ama ben bu yansımayı sevdim ne yalan söyleyeyim.

ömer'in defne'ye onun kendi değerini karşıdaki kişiye göre değil kendine göre belirlenmesini söylemesine bayıldım. yine bir ders geldi ömer'inden defne'sine... ömer'in defne'nin hocası olması durumu beni mutlu ediyor bir detaydır her zaman. ama bugün sadece defne'ye değil, sinan'a da hocalık yaptı ömer. kadınlar konusunda. ömer'den öğrenilecek şeyler çok. kendisi bir kapalı kutu zira, içinde ne cevherler barındıran. açık kitap değil, çevirip çevirip okuyamıyoruz belki ama, o kapalı kutunun içinde ne değerli şeyler var kimbilir. yaklaşık bir buçuk yıllık tanışıklığımız olmasına rağmen hala bilmediğimiz ve öğrendikçe bizi mutlu eden öyle güzel bi adam ki o...

iyi ki kiralık aşk... her şeye rağmen... ☺

henüz kimseyi okuyamadım. bölüm bittiği gibi hemen yazmak istedim çünkü. şimdi okumaya geçiyorum dostlarım. bakalım bu bölüm sizlerde ne gibi izlenimler ve etkiler bıraktı... öpüyorum hepinizi canlar... 😙

yay kadını

Paylaş


Oy Ver

7

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol

Yorumlar

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol
reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi