Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

Kiralık Aşk - bu bir geri dönüş yazısı değildir… bu kimseye

Kiralık Aşk
Kiralık Aşk

bu bir geri dönüş yazısı değildir…

bu kimseye eleştiri de değildir.

üzgün bir ruhun yakarışıdır diyebilirsiniz. ama uzun bir yazıdır, şimdiden söyleyeyim.

beni hatırlayanlar vardır; hiç tanımayan ama belki adımı duymuş olanlar vardır; bu da kim şimdi niye maydanoz oldu mevzuya diyecek olanlarınız da vardır. sayfanın sakinlerini sınıflandırma çabasına girersek eğer ben biraz eskilerdenim, başkaldırıp gidenlerden bir açıdan da sürgün edilenlerdenim kendimce. şu an niye burdayım diye merak edenler olursa eğer benimkisi;

“sussan olmuyor, susmasan olmaz” hesabı.

bazen sebeplerimiz vardır, bazen sadece öfkelerimiz ve tepkilerimiz. ben giderken birçok dost burdaydı. burdan ve dostlardan ayrılmak istediğim için değil, kendimce yanlış olduğunu düşündüğüm bazı şeylere katlanmanın kişiliğime uymadığını düşündüğüm için gittim. uzun uzun yazdım neden gittiğimi. gittikten sonra uzun süre sıkı takip ettim burayı, bir ara geri döndüm ama anlaşmazlık devam edince “kesin gidiş” yaptım. ondan sonra da yavaş yavaş azaldı takibim. başka şekilde beni arayan arkadaşlarla bir araya geldim. ama bu benim hikayem değil.

zamanla üzülerek izlediğim bir yaprak dökümü yaşandı sayfada. bu sayfanın özelliğine ve ruhuna önemli katkıda bulunan (kişisel olarak tanımadığım, özelden görüşmediğim) bilgi, donanım ve üsluplarına saygı duyduğum kayıplar oldu. kimsenin tercihlerini sorgulama hakkı bulmam kendimde. kimi gitmeyi tercih etti benim gibi, kimi kalmayı. kalan değerli ka perileri, kan kaybına ve ülke gündeminin yarattığı karamsar havaya rağmen ayakta tuttular burayı. yeni gelenler de taze kan getirdiler. belki paylaşımlar değişti, belki beğeniler, zevkler, alışkanlıklar da değişti. ama konumuz bu da değil.

birkaç gündür neler oluyor diye baktığımda geri dönenler gördüm, sevindim bu sayfa adına. geri dönenler hoş karşılandı, güzel mesajlar iletildi, belki arada biraz da sitem edildi “bırakıp gittikleri için”. kalanlar açıkça söylemeseler de bir kırgınlık vardı sanki içlerinde ve “biz emek verdik, biz mücadele ettik hissiyle” sahiplenme. gidip de dönenlerin gitme sebepleri belli ki özeldi kendilerinde, geri gelme zamanı ve sebepleri de; ama onlar da bu sayfanın geçmişinde emeği olan, birçok defa tökezlediğinde kalkması için el verenlerdendi. onlar da hak sahibiydi neticede.

sonra bir yazı kıvılcım oldu ve farklı duygular döküldü ortaya. kırgınlıklar başladı, arttı ya da zaten var olanlar açığa vuruldu. kamplaşmalar, sınıflandırmalar, hakarete varabilecek paylaşımların yanında itidal telkin edenler ortamı yumuşatmaya çalıştılar.

peki ben artık bu resmin içinde değilsem ve bütün bunlardan bananeyse niye şu anda “hah, kambersiz düğün olmaz, o da gelmiş” dedirtiyorum bazılarınıza sesli ya da sessiz.

çünkü üzülüyorum.

kiralık aşk dizisini seyretmeye başladıktan sonra diziyi hep toplumun gerçek hayatta hiç de bir araya gelmez denilebilecek farklı kesimlerini bir araya getiren, ortak bir paydada buluşturan bir unsur olarak gördüm. gençlere hitap etmek üzere yola çıkan dizi, kelimenin gerçek anlamıyla 7’den 77’ye çok geniş bir profilin beğenisi kazandı. bu duygu paylaşımını bu sayfada çok net yaşadım. hayata bakış açımız, düşüncelerimiz, inançlarımız, siyasi görüşlerimiz kimisiyle benzer, kimisiyle çok farklı insanlarla büyük bir resmin küçük bir parçasında da olsa buluşma imkanı verdiği için sevdim bu sayfayı. varsın birçok konuda farklı düşünelim, farklı yaşayalım, uzlaşamayalım; ama bir nokta bulduk ya karşılıklı konuşacak, işte bunu sağladığı için güzel bu dizi ve bu sayfa dedim içimden. aslında o küçük nokta sevgi, dostluk, dürüstlük gibi temel değerleri simgeliyordu çünkü. gerçekte önyargılarımızın kafamıza yerleştirdiğinden çok daha fazla ortak noktamız olabileceğini de gördüm ve bizleri hayatın başka alanlarında ayıran, kutuplaştıran şeylere karşı öfkem büyüdü.

bazı arkadaşlarım bilir, yazın ülkemizin yaşadığı büyük travma benim küçük hayatımda derin izler açtı. kendim için geçtim, oğlum için yaşanabilir bir ülke hayallerimi çok zedeledi. uzun süre bırakın yazmayı başka bir şey düşünmek bile ihanet gibi geldi bana. hayatın nasıl olup da devam ettiğini sorgulayıp durdum kendimce. ama insan içgüdüsel olarak hep yaşamaya odaklı, kendini acılardan korumak için de farklı mekanizmaları var. tekrar ucundun tuttum dizinin, takip etmeye, yavaş yavaş başka paylaşımlar yapmaya başladım. peki koşullar iyileşti mi? maalesef hayır, bana göre git gide de kötüleşmekte. içerde olağanüstü hal, dışarda savaş halindeyiz. hergün birçok can kaybediyoruz. bir yandan da basında hergün artan oranda görmeye devam ettiğimiz kadına ve çocuğa şiddet haberleri... üzgünüm, yılgınım, gelecekten umutsuzum…ama bir şekilde yaşıyorum.

işte bütün bu sebeplerden ötürü, arada sırada bir nefes almak için buraya uğrayan, yazan, okuyan, sessiz takip eden herkesin ama herkesin bu sayfada hakkı var diye düşünüyorum. kendi odağımdan bakarsam, bu sayfa ne benim, ne benden öncekilerin, ne benden sonrakilerin. bu sayfa kimsenin, bu sayfa herkesin. ortada paylaşılamayacak bir pasta yok. gelen de, giden de, kalan da saygıyı hakediyor. insanız, kırgınlıklarımız, alınganlıklarımız olabilir ama yine insan olduğumuz için onları konuşarak, uzlaşarak çözme, düzeltme, giderme şansına sahibiz.

ben sizlerle gönül birliğimi uzaktan sürdürmeye devam edeceğim. yaptığım bütün bu laf kalabalığını özeti derseniz, mevlana’nın dediği gibi derim;

her gün bir yerden göçmek
ne iyi
her gün bir yere
konmak ne güzel
bulanmadan, donmadan
akmak ne hoş
dünle beraber
gitti cancağızım
ne kadar söz varsa
düne ait
şimdi yeni şeyler
söylemek lazım

sevgiyle kalın,
nigar

Paylaş


Oy Ver

7

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol

Yorumlar

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol
reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi