Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

Kiralık Aşk - size 100 puanlık bir uzmanlık sorusu soruyorum periler! bu

Kiralık Aşk
Kiralık Aşk

size 100 puanlık bir uzmanlık sorusu soruyorum periler! bu ömer, bu ikinci şans adlı ayakkabıyı ilk olarak masaya çizmemiş miydi? hatta görüştüğü adam bu tasarımdan çok etkilenip masayı satın almak istememiş miydi? ömer asistanı derya'ya o toplantıyı merhaba zaman yaptığını sorsaydı, daha kolay olmaz mıydı? şimdi, ömer bunu yapmadığına göre, bizim izlediğimizle dizide yaşananlar aynı olmamış olmuyor mu? ömer'in, defne evindeyken çantasında gördüğü ''albertine kayıp / kayıp zamanın izinde'' kitabının da işaret ettiği gibi kayıp bir zaman mı söz konusu yoksa? nasıl olacak bilmiyorum, ama bu konuda gizemli bir durum var... hatta sinan ömer'e esinlenmiş olabilir misin diye sorduğunda, ömer bakışlarıyla defne'yi işaret edip sence olabilir mi demişti. nasıl oluyor da iki dünyaca ünlü tasarımcı aynı zamanlarda aynı ayakkabıyı tasarlayabiliyorlar? bu işte bir iş yok mu sizce? pamir defne'ye ne demişti? ''ilham perisi belli diyorsun...'' bu işi defne çözer mi sizce? ömer'in defne'yi tam da bu toplantılar esnasında yanına çağırması tesadüf müydü sizce? çünkü defne benim gözlemlerime dayalı tahminlerime göre, toplantıda konuşulan detayları not aldı bir bir. neyse... zaten akla kara belli olacak önümüzdeki hafta. bakalım neler olacak...

şimdi gelelim diğer olay ve gelişmelere...

iso'ciğim... ah iso'ciğim vah iso'ciğim... nedir senin bu şanssızlığın böyle? ciğerim yandı yeminle! peki ayşegül... ona ne demeli? kendisi evli çocuklu ve mutsuz bir ev kadını... muhtemelen aşkı hiç tatmamış ve şu an bu duyguyu deneyimlemeye başlıyor... tanımadan yargılamamak lazım aslında. görünenin ardındaki görünmeyene odaklanmak lazım. evet. evli bir kadın... evet. bir çocuklu evli bir kadın... ama öncesinde, en nihayetinde bir kadın... neler yaşadığını ya da yaşayamadığını bilemeyiz... onun hikayesine de ufaktan bir giriş yaptık bugün. göreceğiz nasıl bir hikaye barındırdığını yavaş yavaş...

sadri ustanın ve iso konuşması ise az oldu, öz oldu. ciğerim soldu...

defo ile iso'nun aşk hakkındaki sorgulamaları ise harikaydı. hem dinledim hem düşündüm hem de sorguladım onlarla beraber... sizce hangisi gerçek defo ve iso?

neriman'ı pistten alır mısınız? kalabalık yapıyor da... üzerine yorum dahi yapmak istemiyorum aslında ama, onun da bir görevi vardır bu hikayede, hepimiz biliyoruz. eee, ortada bir şeyler varsa, ki var, kartlar yeniden dağıtılır o halde... peki oyunu kim kuruyor ya da kurulan hangi oyuna piyon olunuyor? zira şu an pamir kendi oyununu kurmuş vaziyette ve neriman da hamle yapacak alana sahip değil. bekleyip görelim...

pamir... mavi kan pamir... soğuk havaların insanı pamir... havaların soğumasına sevinen ama yanındaki kadının alev almaya teşne olduğundan bihaber pamir... aşık mı oldun sen? kıyamam... demek hava değişimi istiyorsun? demek uzaklaşıp gitmek istiyorsun? demek bağlanmaktan korkuyorsun? sana kötü bir haberim var pamiriko... artık çok geç, yakalandın... bu defne'yi asansörlerde sıkıştırıp ağzından laf almaya çalışmalar, defne her üst kata çıkmak istediğinde onu onu vazgeçirmeler, aklı seninle olmayanın bedenini yanında tutma çabaları... yazık... gerçekten yazık... hiç yakıştıramadım senin gibi bir adama. ne cool'luk kaldı ne bi'şey... üzgünüm ama... defne ömer'i seviyor... hem de hala ve de muhtemelen sonsuza kadar... boşa kürek çekme de al biletini git londra'ya tez zamanda. ha, sizin oradaki zaman mefhumunun farklı olduğunu bize ne de şık hatırlattın öyle, londra- istanbul arasındaki saat farkıyla... meriç'im acemi'm, aldık selamını...

derya... iki bölüm üst üste ağır geldi bana bu mantıklı hallerin... bi kaldıramadım. ayarlarımla oynama benim. yine o şaşkın ve gıcık hallerine döndüğünde jet lag olmayayım sonra. fabrika ayarlarıma geri döndür olur mu? farkındaysan ömer de bi şaşkınlığa uğradı seni dinlerken. şaka bir yana, söylediklerin o kadar dokunaklıydı ki, bütün bir bölümün içinde bir tek senin bu söylediklerin beni ağlattı. sevgili selin uzal... oyunculuğunuza tebriklerimi sunuyorum. derya'ya bi kadar sinir olmamın/olmamızın sebebi senin muhteşem oyunculuk performansın...

seda... seda... seda... o aynadaki hallerin ve kendi kendinle olan savaşın beni gülme krizlerine soktu. bayıldım... evet, sen bir annesin, ama öncesinde de bir kadınsın... kendine gel! 😁

aytekin... tek geçiyorum. o nasıl bir küçücük rolü devleştirmek öyle? hayranım şu hallerine. acaba ne zaman öğreneceksin defne'yle ömer arasındaki münasebeti? o anı merakla bekliyorum. 😁

koriş... bu hafta gözüme batmadın ama, pamir'e söylediklerine tepemden sinir geldi resmen. bir taraftan da aslında çok güzel özetledin ömüş ve kuru kızın arasındaki o güçlü şeyi... bravö! 😉

pamir... sütlü kahvenin kıvamı nasıl? iyi olmuş mu, yoksa daha var mı olmasına? hayır yani bekliyoruz da kıvamı bulmasını... 😄

defne'nin çantasında albertine kayıp gören ömer'in tepkisi süperdi.

ömer'in yanında tavrını koyabilen ama aşkını da olduğu gibi ortaya döken defne candır. 😉

aşure detayı çok güzel işlenmişti. ka farkı işte. çocukların geleneklerine daha önemli olduğunu vurgulayan serdar... bu hafta sen de geçer not aldın benden. ama yine de salma kendini. her an dengeler değişebilir... tabi bu aşure detayını bize sunan meriç acemi'ye de sevgiler selamlar. seviyoruz seni güzel kadın... 😙

cevdet'ı sevmiyorum, net.

sinan yine döktürdü. alkışlar salih bademci'ye...

bu hafta genel itibariyle durağan bir bölüm olmakla birlikte, hikayenin iskeletinin oluşturulması açısından olması gereken bir hamleydi bana göre. bakalım neler olacak? bekleyelim, görelim...

yay kadını

Paylaş


Oy Ver

Gün içinde sadece bir kez puan verebilirsiniz!

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol

Yorumlar

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol
reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi