Reklamları engellediğiniz için biz de mecburen bütçe kısıntısına gitmek zorundayız. Bu yüzden oluşacak sorunlar için şimdiden özür dileriz. (: Sitenin sorunsuz çalışması için lütfen reklam engelini kaldırın!
Kiralık Aşk - aysu'cum, sadece elmayı mı koymuş olduğu sosyeteli dizi?
Kiralık Aşk
aysu'cum, sadece elmayı mı koymuş olduğu sosyeteli dizi? minik iso ile defne'nin masal anlatışını bile koymuşlar. meriç acemi meriç acemi olalı, hiç görmedi böyle keder... 😆
şenay'ım, aldım selamını canım. 😉
aysun'um, benim mahallenin yorganlarını fareler kemirmiş gı akıdeşim... uykumu da kemirmiş arada piiisler. ondan öyle oluveedi. kaza şeyolmuş. 😂
gül, gülgün, çiğdem, kübra... yorumlarınızı ilgiyle takip ediyorum. analizleriniz muhteşem, muazzam... 😍
cansu'cum, ben de temkinli sev(ini)yorum artık... 😉
sadagat ablacım, senaryonu attın mı bilmiyorum, henüz rastlamadım çünkü. ama tekrar bakıp okuyacağım mutlaka. öpüyorum seni... 😙
''bugün günlerden kiralık aşk''
bölüm sonunda bizi elimiz böğrümüzde bırakıp meletse de bir sonraki bölümü iple çekiyorsak, bu tutku tükenmez bizde a dostlar! 💕
tamer abi, merhaba... yazılarını ilgiyle takip ediyorum. son yazın o kadar içimdekileri yansıtan bir yazı olmuş ki, bunu söylemeden geçemedim. ayrıca aysun abla'yla olan muhabbetleriniz ve aramızdaki o tatlı iletişime de bayıldığımı söylemeliyim. 😄
bu dizi bizi burada bir araya getirip ortak paydada buluşturmayı başaran itici bir güç, bunda hepimiz hemfikiriz. hepimizin kişisel tarihinde en başından köşedeki yerini de aldı çoktan. peki ben size bir öneride bulursam... hepimiz, bu diziyi ilk ne zaman keşfettiğimizi ve ilk hangi anda bu büyüyen kapıldığımızı anlatmak diyorum... ben öncü kuvvet olarak ilk adımı atıyorum kendi adıma.
ilk olarak kanalın tanıtım fragmanını görmüştüm. ilk anda ismi çok itici gelmişti bana. dizi izlemeyen bir insan evladı olarak, ''işte yine basit basit konular işleyen temelsiz bir diziyle daha karşı karşıyayız'' dedirtmişti bana ilk gördüğümde. ikinci karşılaşmam, 4. bölüm sonundaki o ömer gülüşü oldu tesadüfen açık olan televizyonda. acaba ne olacak diye bi merak dürttü o anda içimi. (zehir vücuda ilk girişini yaptı o an itibariyle) sonra 5. bölüm 2. fragmanındaki defne'nin ''ya eşsizsek? ya bu koca evren hepimizi eğitim derecede seviyorsa? ya hiçbirimizin hayatı diğerinden daha önemli değilse? ya biz, bir yıldız oluyorsak?'' sözlerini duyunca zehir vücudumda yayılmaya başladı. o ne güzel ses tonu? bıcır bıcır, samimi, sıcak... bana hissettirdiği şey tam da buydu o an... tabi kolay teslim olmuyorum. dizi izlemiyorum ya hani, izlemedim o bölümü. zaten bayrama denk gelmişti sanırım o bölüm. üçüncü karşılaşmam, tekrar bölümlerden 6 ve 7 ile oldu. bir kitap canavarı olarak jane austen'ın ''gurur ve önyargı'' kitabını görünce bittim ben. teslim oldum. bu defa, ömer öğrenecek mi acaba diye merak ederken, o efsane 7. bölüm son sahneye maruz kaldım. hem ömer'in o çekingen ama umutlu bakışları ile defne'den cevap almaya çalışması hem de defne'nin önce utangaç tavırları,sonra da içinde bulunduğu durum yüzünden, gözlerinden akan o çaresiz gözyaşları... fonda da demet evgar'ın o muhteşem yorumuyla fark etmeden şarkısı... ooof offf! yine bi darlandım bak. neyse, devam ediyorum. iste o sahne sonrası tutuldu diziye. ama hala yiğitlige leke sürdürmeyeceğim ya, hala savaşıyorum. derken, gel zaman git zaman geldik mi 13. bölüme. ben o bölüm yayınlanırken bir arkadaşımın düğünü için giyeceğim kıyafeti seçmekle meşguldüm o ara. ama televizyonda ka açık ve ben motivasyon gerisinde yaşanan maceraları ''dinliyorum'' ara ara da göz atıyorum ve defne ile ömer sahnesinde biraz ara veriyorum işe. derken son sahne gelmesin mi? gelsin tabi. döne döne gelsin. hatta en çok o gelsin. geldi de zaten. ama ne gelmek... o sahnenin tamamı efsaneyi ve hala da efsanedir bana göre. kolay mı yahu? 13 bölüm beklemişiz o anı... sezen aksu'nun ''aşk'' şarkısı eşliğinde ne güzel anlardı onlar öyle... ne güzel seviyorlar birbirlerini. nasıl da naifler demiştim ve hayran kalmıştım onların aralarındaki o uyuma... işte o an teslim oldum ben onlara... zaten sonrasında da iki yakamız bir araya gelmedi ya zaten. yarım bölümlük mutluluğun ardından ilk travma... ama hakkını yemeyeyim. aradaki tutkuyu ve aşk acısını çok güzel yansıttılar bana. tabi ben bu arada boş durmadım ve baştan sonra bir izledim bunların niye bu hale geldiklerini anlayabilmek için. (geçen haftaya kadar da düzenli olarak devam ettiriyordum bu tekrar olayını) sonra o müthiş 17. bölüm duvar sahnesi. tabi ben o bölümü televizyondan izleyemediğim için sansürden etkilenmedim. o ne sahneydi öyle yarabbim! hala etkisindeyim... vurgun yedim a dostlar! sonrasında iz'di, dövmeydi, şirketti, marsilya'ydı derken geldik mi o efsane 20. bölüme? bütün bölümü yerimden bile kıpırdamadan izledim ve o müthiş final sahnesi... (o şarkıyı başka yerde duyduğum anda gözlerimi kapatıp resepsiyona hazırlanan deföm'ü canlandırıyorum hayalimde) offf offf... of ki ne of! gerisini biliyorsunuz zaten... ikinci travma, deniz tramba ile geldi ve biz o bölümlerden sonra hala korkmadan sevmeyi becerebilmiş değiliz, ama vazgeçmeyi de becerebilmiş değiliz. hala umut ediyoruz, hala inanıyoruz. arada 8. bölüm sonu defne'si gibi çıldırsak da vazgeçmiyoruz. 10. bölüm defne'si gibi ka'mısın peşini bırakmıyoruz. şeyimi unuttum derim diye saçma (çok tatlıydı orada elço'm be! gerçi bölümün tamamında efsoydu benim tatlı kuşum) bir nedenimiz değil, sağlam sebeplerimiz var. çünkü biz mucizelere inanıyoruz... hala ve sonsuza kadar... 😉
biraz uzun oldu farkındayım. buraya kadar sabredip de okuyan perilerime teşekkürlerimi iletiyorum. gözlerinize sağlık canlarım... öpüyorum hepinizi... 😙
ben yay kadını
Paylaş
Oy Ver
Gün içinde sadece bir kez puan verebilirsiniz!
Yorum Yaz
Yorumlar
Yorum Yaz