Kiralık Aşk - yazdıklarım öğrencilerimin tabirleri ve

Kiralık Aşk

---

Anadolu Selçuklu

yazdıklarım öğrencilerimin tabirleri ve yorumlarıdır.onların bazı şeylerle meşkul olurken mutlu olmaları benim en büyük eğlencem ve mutluluk kaynağım.öğrencilerle bugün fragmanı en az 100 kere izlemişizdir.nedense defne bize bitti dedikçe defneye ayar olmaya başlıyoruz.hem sevip, hem merak etmesi sağa sola sorması ardından bitti dedim ömer falan demesi bize bayağı ikiyüzlülük gibi geliyor (tabirimi bağışlayın öğrencilerin notlarından yazıyorum aklıma farklı bir şey gelmedi.)öğrencilerim zaten hemen affedip, barışıp birlikte olmalarını beklemiyor zaten. eğer defne ömerin kuzenine yakın durup ömeri kıskandırmak veya kendisinden uzak durmasını sağlamak için pamire yakın durursa zaten buna karşı ilk tepki bize göre ailesinden gelir diyorlar.anladığımız kadarıylan fragmanda defne ömere gençlerin ağzıylan gider yapıyor ömerde bu gidere karşılık gider yapmıyor ona karşılık olarak naif davranmaya çalşıyor kendisine olan sinirini sakinleştirmek için tepkileri hep yumuşak tabi şimdilik. ömer eğer sertleşirsek ki defnenin giderleri bize göre artarak devam edecek. ömerin defneye ters ve sert davranması gibi bir durum olur mu diye? bir çoğu ömer defneyi kazanmak için herkese gider yapar ama defneye yapamaz kıyamaz diyorlar.eğer yaparsa ki ancak kendisini aldattığını duyar,görür veya pamirin defneyi öptüğünü görürse diyorlar.öncede yazdım ömer defnenin yaşadıklarını sağdan soldan duyarak öğrenir ama defne ömerin yaşadıklarının bir benzerini yaşayarak öğrenirse ki defnenin tek ilacı ömer olur.bize göre defne haklı durumdayken davranışları ve tutumlarıyla ömeri haklı duruma getirecek.şöyle düşünüyoruz defne değişmiş ömerle yaşadıkları onun gururunu bayağı ön plana çıkarmış. ömer değişmesine rağmen ki bize göre bazı huyları, kuralları aynı. ömer defnenin pamirle olan yakınlığını defneye soğuk olacak ya da soğuk olmasa da peşinden gitmeyecek. defne buna kesinlikle sinirlenip,o ömerin peşinden gidecek. defne ömer arasında şöyle bir şey hayal ediyoruz. ne oldu ömer bey vaz mı geçtiniz? ömer gülerek değiştim ben defne hanım fakat bazı kurallarım halen duruyor başkasıyla ilişkisi olduğunu düşündüğüm birini rahatsız etmem hele hele o kişi kuzenimle ilişkisi varsa defne bunu tam cevaplarken ömer gerek yok defne hanım herkese ikinci şansa layık görüp beni görmememiş sizin.bana karşı olan bazı hisleriniz sizin açınızdan birçok kez bittiğini söylediniz der. defneye söyleyeceği en ağır şey bizce bu olur. ilk sezon 40'lı bölümlerden birinden okumuştu ömer defneye henry miller'ın romanı uykusuzluk(insomnia). öğrencilerimden birine göre ömerin defneyi anlattığı kısım burası oluyor ki çok güzel bir yer seçmiş bence. kitabından ufak bir bölüm ''bütün üçkağıtçılığına, hoppalığına ve yalancılığına rağmen ona inandım. bana yalan söylediğini bildiğim anlarda bile inandım ona. yaptığı bütün aptalca yanlışa, haince davranışına bir özür buldum. ben kendim de biraz yalancı değil miydim? ben kendim de bir dalavereci, bir dolapçı, bir üç kağıtçı değil miydim? seviyorsan inanmalısın ve inanırsan anlarsın ve bağışlarsın.evet, tamam bütün bunları ben de yapabilirdim ama unutamadım. benim bir parçam heybetli bir dangalaktır, öbür parçamsa dedektif, yargıç ve cellattır.haftalar sonra bile bitmemiş cümlecikleri anımsayabiliyor ve boş yerleri keyfime göre dolduruyordum bazı değiştirmelerle. ama böyle davranmaktan kaçındım. görmek istiyordum. o neyi anımsamak üzere anımsayacaktı bakalım ve yatıp bekledim. dünden önceki günse başka bir hikâyeydi.yani onun öbürleriyle yaşamı demek istiyorum, aşk hayatı. bütün bunlar bir biçimde belleğin kasasında kilitli gibi gözüküyordu.yalnızca bir dinamit çubuğu orayı açabilirdi.ayrıca, deşmek gerçekten önemli miydi, gerçekten gerekli miydi? “aşkın vb. vb. vb. yapacak gücü olmalıdır”. belki de ben âşık olduğumu sanıyordum. belki de yalnızca açtım, yalnızdım, herhangi birinin oyuncak bir tabancayla devirebileceği bir nişangâh belki.düşünmeye çalışıyorum ona ilk ne zaman âşık oldum? ilk karşılaştığımız zaman değil, bu kesin. onu bir daha görmeseydim şu kadar bile dert etmezdim. beni ertesi ya da bir sonraki gün aradığında ne denli şaşırdığımı anımsıyorum.“onları gerçekten anlıyorsun değil mi” diye sorup durur arkadaşlarımdan biri''.