Reklamları engellediğiniz için biz de mecburen bütçe kısıntısına gitmek zorundayız. Bu yüzden oluşacak sorunlar için şimdiden özür dileriz. (: Sitenin sorunsuz çalışması için lütfen reklam engelini kaldırın!
Kiralık Aşk - tamer bey baya zorlu sorular sormuşsunuz. aslında çok
Kiralık Aşk
kübra
Bayan
istanbul /türkiye
23/2/2012 (13)
tamer bey baya zorlu sorular sormuşsunuz. aslında çok kapsamlı kişiye ve duruma görede değişecek sorular bunlar...
ama bana göre affetmez daha doğrusu affetmemelidir diyelim... her şey oldukça geniş bir alan sunuyor bir kere ve her şeyde affedilmez affedilmemeli tabi bana göre.
hayatta bizi biz yapan değerler vardır çoluğumuz çocuğumuz ailemiz prensiplerimiz maneviyatımız maddiyatımız... elbette bir çok noktada kişinin hissettiği aşkın kudretine göre bazı şeyler halının altına süpürülebilir. bazı kurallar kırılabilir esnetilebilir ya da onaylamıyorum ama anlayış gösteriyorum denilebilir.
ancak bunlarında sınırı vardır olmalıdır da. çünkü her şey çok uç noktaları da içerir. mesela kendi çocuklarına bilinçli bir şekilde kendi menfaatleri için zarar veren anne veya babalar var. dizilerde filmlerde izliyor gazetelerde okuyoruz annesinin yasak ilişkisine şahit olan çocuğu öldüren sevgililer, adam için kadını veya kadın için adamı öldüren, iftira atıp, hapse attıran, şiddet uygulayan, hatta intikam için çocuklarını öldüren, evlenmelerine karşı çıkıyor diye kızın anne ve babasını katleden insanlar var. bunlar çok uç örnekler ama var... tabi bu noktada aşk mı saplantı mı hastalık mı soruları da giriyor devreye. ama adama veya kadına sorsak aşığım diyor kalbin de penceresi yok açıp bakamıyoruzda esası ne diye... ama aşk için yaptım diyorlar işte. yani aşk için evladının katilini affedebiliyor bu işe ortak olabiliyor, sevgilisiyle hiç düşünmeden çocuklarının babasını öldürebiliyor... aşk için hem kendi vicdanında kendini hemde karşısındakini affedebiliyor affettirebiliyor. aşkın tabiatında biraz delilik var elbet ama bu kadarı da insan için olan insani duyguyu insanlıktan çıkarıyor. affetmesin bu kadar rezilleşmezin bu kadar ödün vermesin diyorum.
ihanet var mesela. ihanet bana göre başlı başına aşkın tabiatına aykırı bir durum. aşığız biz birbirimize, yapmış bir hata ama affediyorum diyorlar. ama ihanet edebiliyorsa nasıl aşık olabiliyor ki. demekki hormonlarına veya bazı dürtülerine ( bu dediğim her iki taraf içinde geçerli ) ya da bunu yaptıran sebep her neyse gurur veya inatta olabilir ona, sana aşık olduğundan daha fazla aşık. yani her an o diğer aşkı sana olan aşkını yere serebilir. bazıları zaafta der ama şimdi aşkında bir çeşit zaaf olduğunu da unuturlar. ancak söz konusu ihanetse bunoktada da uç örnekler olabilir. mesela çeşitli rahatsızlıklar, hafıza kayıpları, çeşitli yan etkileri olan ilaçlar var. bu durumda da affetmek kişiye duruma ve aranızdaki şeyin gücüne göre değişir.
özellikle filmlerde ve dizilerde hatta bazı edebi eserlerde yazar veya senarist bu konu üzerinde ısrarla affetmeli veya affetmelidir diye gider çoğu zaman. yada izleyici veya okuyucunun mutsuz son tepkisinden korkar. birçoğu bu tezlerine okuyucuyu ve izleyiciyi ikna etmek için uç noktaları dramatik hikayeleri kaşırlar ancak burada da ya empati için yeterli bir iç hesaplaşma, çatışma eksk kalır ya da oyuncular sahneleri kaldıramaz yahut yönetmen o duyguyu geçiremez. senarist ve yazar kendince işte onların ki öyle ulvi bir aşk ki bunu bunu bile aştı siz faniler anlayamazsınız edasında yazar ancak istisnalar hariç ne izleyiciyi nede okuyucuyu o aşka inandıramaz dizidir filmdir pembe romandır orasını karıştırmayalım şimdi bak kavuştular ne güzel der geçer herkes. çünkü içlerindeki mutlu son beklentileri ağır bastığından inanmasalar da inanmış gibi yaparlar ya da o kısmı sümenaltı ederler kafalarında. aslında yazar veya senarist istemeden affetmezi veya affetmemelidiri kanıtlar ikna edemediğinden.
aynısını yapmalımıdır kısmı kişinin kendisiyle alakalıdır daha doğrusu kendine yakıştırdıklarıyla . benim dediğim gibi affetmeyecekse önüne bakmalı nihayetinde. senaristler böyle sinir damarlarımıza dokunup işin altından kalkamayıp sıkıştıklarında hemen bir hastalığa kazaya veya ölümlü dünya mantığına ya da çok büyük aşka bağlarlar öyle affettirirler.
gurur konusu ise orada "onun gururunu mazur görebilirdim, benimkini kırmasaydı…” (aşk ve gurur jane austen) gayet güzel özetleyen bir cümle. karşındakini ezmemeli o gurur...
selma hanım yazınızı beğendim ellerinize sağlık. birinci sezondan beri bu durumu ısrarla kaşıdı senarist sonundada dediğini yaptı ama belki bir viraj aldırıp değiştirir diye umuyorum bende.
sila, çiğdem ellerinize sağlık güzel yorumlar olmuş.
Paylaş
Oy Ver
Puan verdiğiniz için teşekkürler (:
Yorum Yaz
Yorumlar
Yorum Yaz