Reklamları engellediğiniz için biz de mecburen bütçe kısıntısına gitmek zorundayız. Bu yüzden oluşacak sorunlar için şimdiden özür dileriz. (: Sitenin sorunsuz çalışması için lütfen reklam engelini kaldırın!
Kiralık Aşk - 42. bölüm
defne gözlerini müzik sesleriyle açar o
Kiralık Aşk
42. bölüm
defne gözlerini müzik sesleriyle açar o sabah. ömerin herzaman dinlediği klask müzik yerine, düğünde ilk danslarını ettikleri parca,
özdemir erdogandan "bana ellerini ver" çalıyordur.
yataktan kalkar, merdivenleri iner.
ömer omlet yapıyor, bir yandanda parcayı mırıldanıyordur.
defne: ömere arkadan sarılır başını sırtına yaslar.
ellerim, kalbim, bedenim ,ruhum senin sevgilim.
ömer: arkasını döner sarılır defneye
günaydın nazlı güzel.
defne: günaydın kocacım
canın nostalji yapmak mı istiyor senin.
ömer: güzel olmaz mı ? geçmişe dönüp yarım kalanları tamamlarız
defne : nasıl yani
ömer: süpriz olsun oda, hadi kahvaltıya
defne: mis gibi koktu omlet, ellerine sağlık
ömer: gel otur sevgilim, fasulyede acıkmıştır çok.
kahvaltıdan sonra dağ evine geciyoruz ,bu gün orda kalırız.
defne : ben çok sevdim orayı, iş yerine uzak olmasa daha sık giderdik.
ömer: istersen cumadan kaçar hafta sonlarını orada geçiririz hep..
kahvaltılarıni ederler.iyinip hazırlanırlar.omer elinde kılıf icerisinde askılı kıyafetler ve bir poşetle merdivenlerden iner.
defne : o nedir aşkım
ömer: burada fazla olan kullanmadığım takımlarımdan ve ayakkabılarımdan dağ evine bırakayım dedim.
defne: iyi düşünmüşsün canım.
giderken markete uğrayalım, madem bu gün oralıyız, yemeklik, kahvaltılık bişeyler lazım.
ömer: tamam uğrarız, çıkalım hadi.
yola çıkarlar, markete ugrayıp dağ evi içın alışveriş yapar devam ederler yola.
defne: çok sık gelirmiydin dağ evine ve kiminle gelirdin ?
ömer: çok sık gelemiyodum ama ruhum nezaman daralsa buraya atardım kendimi.
eğer öğrenmek istediğin huysa, benimle bu eve gelen ilk bayan sensin. (yan yan bakar defnesine)
defne: ruhun neden ve ne zaman daraldı en son
ömer: hani şu asistanlığının yeni dönemlerinde, odana demet demet güller geliyordu ya, işte o günlerde sevgilin var diye kıskanclıktan kafayı yediğim dönemlerdi, sadri ustamı da cağırdım dertleşmistik biraz.
defne: ilk ona bahsettin ozaman
ömer: o anladı halimi görünce
defne: anlatsam bunlara kimse inanmaz.
bir yanda o soğuk sert ömer, bir yanda benim tanıdığım sıcacık bakışlarına doyamadığım ömer.
ömerin elini tutar , tatlı tatlı bakarlar birbirlerine.
ömer: kıymetinizi bilin defne hanım
dağ evine gelmişlerdir..
bahceye arabayı park ederler, defne bahcede bir kız çocuğunun olduğunu farkeder.
defne: ömer burda birileri var
ömer: bahceye bakıma gelen biri var sürekli odur muhtemelen.
arabadan inince ismet karşılar onları
ismet: ömer bey hoş geldiniz, hanfendi hoş geldiniz.
bende bakıma gelmiştim, birazdan biter işim.
defne: hoş bulduk
ömer: hoş bulduk ismet efendi, sen işine bak , kolay gelsin.
defne merakla ip atlayan kız cocuğuna yaklaşır, ömerde arkasındadır.
defne: merhaba senin adın ne küçuk hanım.
zeliha: zeliha benim adım ip atlamayı bırakır
senin adın ne
defne: benim adımda defne
zeliha: bir agaç ismi
defne: sen nereden biliyorsun bunu bakalım
zeliha: babam şu ağaçları dikerken sormuştum, oda ömer abin defne ağacları dikmemi istedi buraya demişti.
bak şu agaçlar işte
defne: arkasıni döner, ömerle gözgözedir.
hım seninle meyve toplayalım mı zeliha
zeliha: olur ama benim boyum yetmiyor
defne: gel ben yardım ederim sana
ömer de peşlerinden yavaş yavaş ilerliyor, onları zevkle izliyordur.
defne: erikleri koparır koyacak yer bulamaz
bak zeliha tisörtümüzü şöyle kıvırıyoruz, sonra içine meyveleri koyuyoruz.kendi tişörtünü de zelihanınkine de koyar erikleri.
gel bak burada kiraz agacı var, bunlarida küpe yapıyoruz kulağımıza böyle, yakıştı mı ?
zeliha: banada yap defne abla banada
gel bakalım, oldu işte
ömer: cok güzel oldunuz böyle
ismet: zeliha kızım gel artık, gidiyoruz.
defne: dur meyveleri poşete koyalım yanına al
meyveleri posetleyip zelihayi ve ismeti yolcu ederler.
ömer: defneyi kendine dogru ceker sarılır,
sen icinde ki bu tatlı kız çocuğunu hic kaybetme olur mu.
sana okadar yakışıyor ki anlatamam.
defne: sende defnesine sırılsıklam aşık ömeri hiç silme gözlerinden, bana hislerin , bakışların,hep aynı kalsın.
sarılır öperler birbirlerini.
ömer: bak ne diycem, golf oynayalım mı seninle
defne: ben ve golf , bilmiyorum ki ben
ömer: sıkma canını zevkle öğretirim ben sana ( pis pis sırıtır)
defne: bu gülüşten korkmalımıyim acaba
ömer: a tamamen iyilik amaclı
gidim golf takımlarını getirir.
hadi biraz izle beni, bak böyle tutuyoruz, delige odaklanıp topa vuruyoruz...iste bu
defne: ver bakalım deneyeyim
ömer: yok olmaz öyle ben sana ögretiyorum, gel şöyle
defnenin arkasindan sarılır, elini tutar, yanak yanağadırlar
simdi konsantre oluyoruz ve
defne: (dayanamayıp güler) sen bu pozisyonda konsantre olabileceğimize emin misin ?
ömer: cok art niyetlisiniz defne hanım.artik olabildiğimiz kadar oluyoruz ne yapalım.
hadi vur şimdi
defne: oldu oldu, ver bakalim ben kendim yaparım, ne var ki bunda cok basitmiş
ömer: tabi tabi, buyurun defne hanım.
defne topa bitane yapıştırır top gözden kaybolur, defnede golf sopası ile birlikte kendi etrafında dönmektedir.
bir süre döndükten sonra ömerin kollarında bulur kendini.
ömer: bu kadar basit miş miş
defne: başım dönďü ya.
bişey sorcam senin golf hocan erkekmiydi
ömer: niye sordun
defne: hiç merak ettim öyle
ömer: kıskanıyor sun deliler gibi degil mi, etrafımda dişi görmeye tahammülün yok
defne: tamam evet gözüm dönüyo kıskanıyorum oldu mu ?
ömer: babamdan öğrendim ben, cok küçüktüm .
arkadaşlari gelir burda oynarlardı.
defne: ne şanslısın baban ve annenden böyle güzel anılarla bahsedebiliyorsun, ben hatırlamak bile istemiyorum ikisini de
ömer: sıkıca sarılır defneye, gecmişi orda bırakalim defne, biz cok guzel bir aile olduk böyle.bebeğimiz, sen, ben bunlari düşuj sadece
hadi simdi gcelim içeri sen çık uzan, biraz uyu.
bende emeği hazılyayayım.
defne: bende yardim edeyim sana
ömer: hayir ben yaparim, başın döndü biraz önce, lütfen dinlen .
defne yukarı çıkar uyur.
ömerde defneye evlenme teklifi ettiği aksam ne hazirladiysa ayni sekilde sofrayı kurar.
defnenin abisinin düğününde giydiği elbiseyi ve kendisinin giydigi takımı yaninda getirmiştir zaten.
yukarı çıkar takımını giyinir.elbiseyide kılıftan çıkarır ve asar.
defneyi öpmeye baslar, defne gözlerini acar ve saşırır.
defne: ben cok ku uyudum, yoksa rüya mı hala.
ömer: yok yok rüya değilim
hadi kalk ve elbiseni giyinip hazırlan, seni asağıda bekliyor olacağım
ömer iner, defne evlenme teklifi aldıği o günu hatirlar heyecanlıdır.
elbisesini giyinir, sacmarını toplar.makyajini yapar asağı iner.
ömer: karşilar karısını
her zaman ki gibi nefes kesici görünuyorsun
defne: cok incesiniz ömer bey
ömer: sandalyeyi ceker, şöyle buyurun lütfen
yemeklerini yerler,
defne: ben bu anı hatirlar gibiyim
ömer: bir fark var, sen o gece meyve suyu degil şarap icmiştin ve fasulye yoktu.
gülüşürler
ömer: dans edelim mi guzel bayan
defne: tabi
defnenin kollari ömerin boynunda , sarmaş dolaş dans ediyorlardır.
ömer defnenin kulağına eğılir ve fısıldar
ömer: artık yukarı çıkıp, yarım kalanları tamamlayalım mı ? ne dersin
defne: konuşmaz, ömerin elinden tutar ve merdivenlere dogru ceker.
birlikte alev aldıkları ama defnenin annannesine verdigi sözü zorda olsa tuttuğu o odada, aynı kıyafetler içinde karşı karşıya durmaktadırlar.
ömer: defnenin arkasına gecer,
elbisenin fermuarını yavaşca acar ve omuzlarına doğru sıyırır.
defne : o gece ki heyecanından bir sey kaybetmemiştir.o gece ona engel olan hiçbirseyde kalmamıştır artık.
ömerin hamlesini beklemeden, kendisi döner ömere
arzuyla öper dudaklarından ve geri cekilir.
defne: o geceye dair yarım kalan yasanmayan hiçbirsey kalmasın aramızda
birbirinin yardımı ile kiyafetlerinden kurtulur ikiside ve gece alev alır.yarım kalanlar tamamlanır.
Paylaş
Oy Ver
Yorum Yaz
Yorumlar
Yorum Yaz