Kiralık Aşk - merhaba ka perileri, hasret fragman yorumun çok olumlu ve

Kiralık Aşk

merhaba ka perileri,

hasret fragman yorumun çok olumlu ve objektif, çok değişken bir duyguya sahip değilsin, ne güzel :))

cansu sormuş; acemi neden defne değil de ömeri göklere çıkarıyor? diye

benim naçizane görüşüm, aslında acemi ömer veya defne taraftarı değil. burada anlatılan esas hikaye defnenin, bütün kırılmalar defne üzerinden anlatılıyor. defne bu aşk'a oyunu (zorunluluktan) kabul ettiği için 1-0 yenik başladı. ama 50 bölümdür öyle mücadele etti ki ömer'in aşkını kazandı. mahallesinde ailesi ve arkadaşlarıyla yaşadığı yalın hayatı, oyun ile girdiği plaza yaşamında alt üst oldu. tanımadığı çok farklı bir ortamda dimdik ayakta kaldı. bir sürü oyunlar, küçümsemeler karşısında kişiliği asla değişmedi. kendisine yapılan tüm olumsuz davranışlara karşılık sevgisi ve iyiniyetiyle karşılık verdi. ama sırtındaki kambur olan sır onun ömer'e karşı hata yapmasına neden oluyor, aslında sırrın çok da bir önemi kaldığına inanmıyorum, çünkü defne'nin bu özelliklerini ömer gördü ve ona deli gibi aşık oldu. sır ortaya çıksa da çok etkili olmayacak.

ömer'e gelirsek, özellikle defne'ye karşı çok net, düşüncelerini açıkça söyleyebiliyor, yalan söylemiyor, kendisinden ve aşkından çok emin, evet sert, kırıcı olabiliyor, kendi kabuğuna çekilebiliyor ama defne'den de vazgçemiyor.

ömerin sırtında sır gibi bir kamburu yok, oysa defne sır olayının açığa çıkmaması için yeni sırlarla ömer'in karşısına çıkıyor. sırtındaki yük de arttıkça artıyor.
bu olayları hatırlayalım;
defne, dağ evinde hiçbir açıklama yapmadan ömer'i terk etti.
defne, şirketten istifa etti, neriman yüzünden istifasını geri alamadı, sonra sinan'ın asistanı olarak işe devam etti.
defne, ömer'i ve sinan'ı oyuna getirerek kolleksiyonu (hiç para vermeden) ele geçiren tramba'ya kendi tasarımını sattı,
ev olayında da ömer'i kendi sorunu olarak gördü ve karıştırmadı. oysa evin satılacağını söyleyebilir, ama ondan maddi bir yardım istemeyebilirdi.
ve en sonuncusu da dede olayı! ömerin bu kadar öfkeli olduğu bir kişiyi en mutlu gününde karşısına çıkarması! üstelik de birkaç gün önce dede ile ilgili düşüncelerini defne'ye açıklamışken!

tabii ki ömer (bu bence ömer'e yapılmış çok büyük saygısızlık, hem defne tarafından hem de diğerleri tarafından) gidip gölcüklünün dediği gibi mağarasına inzivaya çekilecektir. ben hiç yadırgamadım, olması gerekendi diye düşünüyorum.

defne ömer'e "bana güven, defne'nin bir bildiği vardır de, sorgulama" demişti, ömer'de sorgulamadı, defne'yi olduğu gibi sevdi. ama defne bu son dede olayında ömer'in yanında yer alamadı, her şeye rağmen ömer'in dedesi ile ilgili bir bildiği vardır, diyerek karşı gelmesi gerekiyordu. işte bu nedenle de hasret'in de yazdığı gibi defne hatasını anladığı için ömer'in peşinden koşacak. aşk dolu dizgin ama güven de aşkla at başı gitmesi gerekiyor. defne ömer'in aşkına güveniyor artık (at çiftliğinde galo konuşması) ama ömer'in de defne'ye güvenmesi için ömer'e açık olması gerekiyor, sır dışındaki sorunlarını ömer'le paylaşması gerekiyor,
ayrıca burada ömer'in trambaya sattığı kolleksiyon ile defne'nin kisi karşılaştırılıyor.
o olayı da farklı düşünüyorum;
tramba sinan'dan bahar kolleksiyonunu ömer'in (para karşılığı) çizmesini istedi, ömer de büyük emeklerle çizdi, çok güzel bir kolleksiyondu üstelik. tramba da ilk gördüğünde çok sevdi ve çeki hemen verdi. olay burada bitmiştir, ömer tasarımcı ve emek vererek çizimini summuştur, imalatının yapılıp yapılmayacağı trambanın becerisine kalmış bir konu. tam ömer'e göre dürüstçe ve zekice.

konuyu dağıttım sanırım, çok sık yorum yapamıyorum, ama güzel bir aşk dizisi, defne ve ömer ikisi de birbirini deli gibi seviyor, gittikçe de birbirlerinden vazgeçemeyecek hale gelecekler, birbirlerini hatalarıyla, arızalıklarıyla seven bu iki aşığı bu akşam kahvemi yudumlayarak seyredeceğim, stres yok ka perileri,

sevgiler

al yazmalım

"ne zaman seni düşünsem
bir ceylan su içmeye iner
çayırları büyürken görürüm

her akşam seninle
yeşil bir zeytin tanesi
bir parça mavi deniz
alır beni

seni düşündükçe
gül dikiyorum elimin değdiği yere
atlara su veriyorum
daha bir seviyorum dağları"

ilhan berk