Reklamları engellediğiniz için biz de mecburen bütçe kısıntısına gitmek zorundayız. Bu yüzden oluşacak sorunlar için şimdiden özür dileriz. (: Sitenin sorunsuz çalışması için lütfen reklam engelini kaldırın!
Kiralık Aşk - biri vuslat mı dedi?
defneler’in evinde ev meselesi
Kiralık Aşk
DİLEK
Bayan
27/12/1980 (45)
biri vuslat mı dedi?
defneler’in evinde ev meselesi yüzünden herkes bunalmıştır. koltukta öylece oturup düşüncelere dalarlar. serdar için içinden çıkamaz bunalıp kalkar ve kahveye atar kendini.
üç kadın koltukta ne yapacaklarını düşünürken birden türkan hulusi’yi, defne ömer’i , nihan da tüm olumsuzluklara rağmen serdar’ı düşler… üçü de farkında olmadan kendi kendine sırıtmaya başlamıştır.
türkan gözlerini devirip mutfağa kaçar ve gizlice hulusi’yi arar. biraz kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardır. iplikçi soyunun ennn yakışıklısı ve en kudretlisi ona göre hulusidir.türkan her sesini duyduğunda içi bir hoş oluyor rüyalara dalıyordur sanki… hulusi bey telefonu açar…
h: alo? der tok bir sesle. türkan hn. bu ne güzel sürpriz hayırdır?
t: aaahhh! hulusi beyciğim ne yalan söyleyeyim özledim sesinizi yaniii hoş sohbetinizi diyerek düzeltmeye çalışır.. biraz canım sıkkın da belki konuşursak rahatlarım, iyi gelirsiniz diye aradım. rahatsız etmedim inşallah?
h: olur mu türkan hn ? o nasıl söz. madem canınız sıkkın telefonda olmaz yüzyüze görüşelim.
t: ayy bilmem ki….. olur mu ki şimdi? ihı hıı diye kırıtır telefonun diğer ucunda
h: olur efendim olur.. ben hemen geliyorum.
t: ehh iyi madem buyurun der ve sıra telefonu kapatmaya gelir ama ikisi de kapatamıyordur. türkan e önce siz kapatın hulusi bey der sesini inceden yayarak.. hulusi bey olur mu hiç efendim önce siz der. türkan o zaman 3 e kadar sayıp kapatalım der ve kıkırdaşarak biiir, ikiii ıhıhıh hı üçççç diyerek aynı anda kaparlar telefonu.
nihan daralır ortamdan o da kocasının peşinden kahveye gider. aniden kapı çalar, gelen ömer dir. defne açar kapıyı mecburiyetten nihan gitmiş, anneannesi de mutfakta kendi kendine kıkırdıyordur çünkü..
tüm yakışıklılığı ve karizmasıyla sevdiği adam kapısındadır. belki de bu kapı ömer tarafından son kez çalınıyordur diye düşünür defne ama hemen toparlar kendini.. hüznünü ömer e belli etmek istemez.
d: aaa.. ömer ? neden geldin, bir şey mi oldu?
ö: illa bir şey mi olması lazım, özledim.
d: yaaa yok! onun için demedim, böyle seni karşımda görünce şaşırdım.
ömer defnenin elinden tutar ve çeker
- hadi gidiyoruz..
d: yaa ömer nereye?
ö: kaçırıyorum seni hadi gel ! der ve sıcacık gülümser . o gülümsediği an defnenin bütün sıkıntıları hafifliyordur.
d: anlamadım! nereye gidiyoruz ki ?
ö: son olarak en uzun baş başa kalma rekorunu kırdığımız yere .. hadi gel hadi, ne çok soru sordun.. (ömer in gözü parlar)
defne tutar sevdiğinin elinden ve yola koyulurlar. ne kadar da nazik ve tatlı diye geçirir içinden…..
aslında / ömer defnelere gelmeden:
sinan & ömer
ömer defneyle yalnız kalamadığı için patlamak üzeredir. hemen sinan a koşar;
ö: sinan oğlum versene şu anahtarı yine..
s: hangi anahtarı kardeşim? hem sen niye boncuk boncuk terledin. alnını da sivilce basmış. lisede yoktu oğlum bu kadar, nooldu?
ö: sinan anlamayışına hayranım, oğlum yazlık evin anahtarı işte, lazım hadi…
s: yaaa ama evi de niyeti de bozdunuz haaa!! senin tepedeki eve gitsenize neden benim eve taktınız siz yaa!!
ö: yaa oğlum uzatma!! orda havaya girebiliyorum bir tek!! odalar labirent gibi ordan oraya savrulurken daha bir heyecanlı oluyor…
s: hayy ben senin havana!! al lan al.. kırıp dökmeyin fazla !!!
ö: sağol kardeşim! der ve göz kırpar…
(biri nazik mi demişti? )
hulusi türkan’a gelmeden:
hulusi & sadri usta
s: ooo hulusi hoş geldin! sen ne sık gelmeye başladın beni görmeye. yine mi özledin beni ? der ve müstehsi güler..
h: saçmalama sadri, seni neden özleyeyim? türkan hn. çağırdı..
s: ee bana niye geldin? gitsene o zaman ..
h: dur şimdi sadri, kafamı karıştırma zaten heyecanlıyım. bak bastonu da almadım öhhömm.. bana dükkanın anahtarı lazım.
s: dükkanın mı? buranın mı? allah aşkına hulusi napacaksın sen benim dükkanın anahtarını?
h: yahu sadri anlayışın mı kıtlaştı senin yaşlandıkça? türkan diyorum, beni özlemiş diyorum, anahtar diyorum.. anla be adam!!
s: yuhhh yani hulusi. kocaman köşkün var orda yapsana ne yapacaksan kocaman adamsın şu hallere bak bak.. hem burası namuslu bir dükkan olmaz vermem..
h: sadri vallahi bunca yıllık arkadaşım demem paralarım seni. köşk olmaz orda uşak var , necmilere söyler hemen. türkan da da serdar var . yani anahtarı vermek zorundasın. hadi ver!!
sadri kendini tutamaz ve gülme krizine girer. hulusi nin gözü dönmüştür. sadri’nin üzerine saldırır ve cebinden anahtarları çalıp sadri yi dışarı atar. içeriden de kapıyı kilitler. şimdi tek yapması gereken türkan’ı dükkana çağırmaktır.
ömer & defne
ömer itinayla evin kapısını açar. artık dayanacak gücü kalmamıştır, defneyi kucağına aldığı gibi eşikten geçirip koltuğa gider hemen. defne’nin boynundan öpmeye çalışır ama o kadar çok saçı vardır ki bir türlü tenine ulaşamaz. defne fingir fingir fingirdiyordur. ömer’in ensesine dokunup dokunup onu çıldırtır sonunda. ömer defne yi hızla ayağa
kaldırır. önce mutfak tezgahına, sonra piyanonun üzerine, sonra duvardan duvara döne döne evin her köşesine beraberce savrulurlar. defnenin başı döner bir ara;
d: ömer tamamen cehaletimden soruyorum. hep böyle mi oluyor?
ö: anlamadım?
d: hayır evin her yerinde dönüp öpüşmemiz mi gerekiyor, vuslat için gerekli bişey mi ondan soruyorum.
ö: sevgilim ben döke saça, dönerek seviyorum. bir de evin her yerinde seninle anımız oluyor işte. ne güzel sindin bu eve…
d: haa tarzım bu diyosunn… zaten sinmediğim bir sinan bey in evi kalmıştı. ayy ömer valla adımız çıkacak !!
ö: yaa bişey olmaz… sen bırak kendini bana, düşünme böyle şeyleri hadi..
d: aaa ömeer !!
ö: nooldu yine? hehh söyle…
d: ee şimdi evin her yerinde anımız olsun dedin ya!!
ö: evet?
d: ee tuvalette yok !!
ö: tuvalet diyosuunnn!! e oluurr o da olur…. hadi gel !!!
ömer ve defne tavşanlar gibi evin heryerinde dönmüş, koklaşmış, evin kaç odası kaç köşesi varsa o kadar vuslata ermiş, sinan ın evine bir daha çıkmayacak şekilde sinmiş ve yorgunluktan koridorda uyuyakalmışlardır.
hulusi & türkan
türkan hulusi nin telefonuyla püsküllü, vatkalı gömleğini giyer. ipek başörtüsünü takar, ee biraz da gül suyu döker ellerine ve boynuna (az değildir)
dükkana gelir. hulusi ışıkları yakmamıştır. bakkaldan aldığı beyaz mumlar aydınlatıyordur etrafı sadece….
türkan yavaşça kapıyı tıklatır ve hulusi etrafı kolaçan ederek buyur eder türkan ı içeriye..
h: türkan hn. hoş geldiniz, buyurun der türkan yeni gelin gibi gözler aşağıda kırıtıyordur. aklı başından gider hulusi nin..
t: ilahi hulusi bey neler yaptınız böyle? oysa ki ben sadece sizinle konuşmak için şeyyyapmıştım..
h: bırakın şimdi türkan hn. gelin şöyle gelin de mis gibi gül kokunuzu içime çekeyim…
t: amaaan hulusi bey vallahi insana bütün dertlerini unutturuyorsunuz. ne tatlı şeysiniz ıhıh hı …..
h: gel türkancım gel bak ben sana dünyayı unutturucam ! der ve o an arkaları dönük fingirdeşirken dükkana içmeye gelen ismail’i fark etmezler. iso gördüğü şeye inanamaz ve midesi bulanır. onlar bile mi lan diye kederlenir… onlar bile… kendini sahile vurur.
defne ve ömer: 2 gün kendilerine gelemezler. görünen o ki ömer evi almamıştır. daha doğrusu alamamıştır…
hulusi ve türkan: ertesi gün chek- up yaptırmaya beraber giderler. ve yine görünen o ki evi hulusi de almamıştır.
iso: bir daha ortalarda görünmez ve ev satılır )))
Paylaş
Oy Ver
Yorum Yaz
Yorumlar
Yorum Yaz