Reklamları engellediğiniz için biz de mecburen bütçe kısıntısına gitmek zorundayız. Bu yüzden oluşacak sorunlar için şimdiden özür dileriz. (: Sitenin sorunsuz çalışması için lütfen reklam engelini kaldırın!
Kiralık Aşk - ben de azıcık gömeyim, azıcık ta kıskandırayım bari
Kiralık Aşk
ben de azıcık gömeyim, azıcık ta kıskandırayım bari ömer'i
sude tebrik etme bahanesiyle yanına gider ömer'in.
sude: tebrikler kuzen. iyi iş çıkardınız. galo ve sen muhteşem ikili oldunuz. herkes sizi konuşuyor. ama aaa o da ne, herkesler bizim eski asistana hasta, oda benim kuzenime. hay allah bak kıskandı seni galo'dan. eee herkes senin gibi olacak değil ya. bazıları da kıskanıyor böyle, naapçaksın.
ömer: ne diyosun sen sude?
sude: deniz tranba mesala... ama boşver ya. sen böyle şeylere takılmazsın.
ömer: sudeee.
sude: ne bileyim ben canım, deniz geldi yanıma, yasemin'den istedim yardım etmedi bana dedi. defne'de beni çeken birşeyler var dedi. beline sarılıp dans ettiğimden beri aklımdan çıkmıyor dedi. tasarımlarını satın almak için evine gittiğimdeki ürkek halini çok sevdim dedi. odasında kilitli kaldığında kollarıma düşüvermesini unutamıyorum dedi. bir yandan utangaç ama bir yandan da cesur hallerine bayılıyorum dedi.
ömer: sudeee, yeter. duymak istemiyorum.
sude: kızma kuzen. sen kıskanmazsın diye söyledim ben bunları. hem ben sadece doğruları söylüyorum. her zaman olduğu gibi.
der ve ömer'in odasından çıkıp gider.
ömer hışımla ara bölmeden defne'ye bakar. ama jaluziler kapalıdır. soluğu defne'nin odasında alır.
ömer: jaluziler kapalı?
defne: yüzümü gösteresim, ay pardon yüzünü göresim yoksa demek ...
ömer: defneee.
defne sanki ömer odada yokmuş gibi masasının üzerindeki çizime yoğunlaşır yeniden.
ömer kapı girişinde öylece kalakalmıştır. toparlanıp odasına dönen ömer kendini işe vermeye çalışır ama her 2 sn. de bir kafası defne'nin odasına dönmekte ve defne yerine jaluzilere bakmaktadır. telefonuna sarılır.
ömer: defne hanım, odama gelebilir misiniz acaba?
defne: tamam, birazdan gelirim.
ömer: hemen defne,
defne: dinliyorum sizi ömer bey. telefonda söyleyin isterseniz.
ömer telefonu hışımla kapatır ama yeniden eline alıp defne'yi arar.
ömer: deniz bey sizi bi başka, böyle bi çekici buluyomuş ???
defne: dünyada bi tek selim'in beni beğendiğini düşünmenizi gerektirecek kadar çirkinim yani...
bu arada ömer, önce selim'in, ardından da deniz'in defne'ye hayran hayran baktıklarını aklından geçirir.
tekrar telefonu defne'nin suratına kapatır. ama hemen yeniden sarılır telefona.
ömer'in gözü sanki defne'yi görecekmiş gibi kapalı duran jaluzilerdedir ve resmen jaluziye doğru konuşmaktadır.
ömer: deniz efendi beline sarılıp dans etmenizi de aklından çıkaramıyormuş.
defne: ömer bey, size cevap dahi vermiyorum. hem suçlu hem güçlüsünüz.
ömer: yani deniz'in suratına güzel bir yumruk indirecek kadar güçlüsün diyosun.
defne: suçlusun diyorum.
bu sefer defne telefonu ömer'in suratına kapatmıştır.
ömer suratına çarpılan telefonun şokunu üzerinden atar atmaz bir kez daha defne'yi arar.
ömer: deniz'in sizin eve geldiğini bana ne zaman söyleyecektiniz acaba defne hanım?
o esnada defne jaluziyi hışımla açar ve ömer'e dik dik bakar. odasının kapısını kilitleyen ömer ara bölmenin yanına gidip o da yeniden gözlerini defne'ye diker.
defne: ne o, kendinizi odaya mı kilitliyor sunuz?
ömer: rahatsız edilmek istemiyorum defne. istersen sende kilitle.
defne: olur, olur, konsantrasyonum bozulmasın, dimi ama.
ikiside birbirlerinin gözlerinin içine bakar.
ömer: deniz'in diyordum, sizin eve geldiğini bana ne zaman söyleyecektiniz diyordum, defne hanım.
defne: valla sizin eve girip çıkanların, gömleklerinizi giyenlerin, yatağınızda uyuyanların, kahvaltıya kalanların çetelesini tutmuyoruz ömer bey, bizim eve gelenleri mi soruyosunuz bi de?
ömer ara bölmenin önünde resmen volta atıyordur.
ömer: peki bu odada kiltli kalma, deniz'in kollarına düşme durumunu açıklar mısın defne?
defne: ha, o mu?
ömer: haaa, o.
defne: cherie'nin açılışında odamda kilitli kalmıştım da. hem, ben sana niye hesap veriyorum ki. öfff.
defne sinirle arkasını döner.
ömer: yüzüme bak defne.
ömer o esnada işaret parmağını kaldırmış, tehditkar bir şekilde havada sallamaktadır.
ömer: yani sen o pislikle odada kilitli mi kaldın?
defne tekrar ömer'e doğru döner.
defne: ya yaaa, bütün gece kilitli kaldık. önce pişti oynadık, sonra doğruluk mu cesaret mi oynadık. sonrada...
ömer: bak, bak valla acayip sinirleniyorum defne.
defne: valla ben de acayip sinirleniyorum. onu naapçaz?
ömer: defne, yappma defne.
defne: ne yapmayayım ömer.
ömer ara bölmeye iyice yaklaşmış aralarında sadece cam kalmıştır.
ömer: sana başka birinin ilgi duymasını, sevmesini, dokunmasını, sarılmasını... kaldıramıyorum defne.
defne: aaa, ne yapayım canım, benle ne alakası var.
ömer: ben seni seviyorum defne. çok seviyorum.
defne: e bravo, bana bile çaktırmıyosun.
ömer: defneee. sen beni çıldırmaya mı çalışıyorsun defne, eğer öyleyse, bravo, başardın, çıldırdım.
ömer yumruğunu ara bölmedeki cama dayar. (sadece cama dayadı. yani camı kırmadı.)
ömer: ben seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum defne, o çarşamba cadısı saçlarını gördüğümden beri. manu'da seni ilk kez öptüğümde, kucağıma alıp ayağına bandaj sardığımda, yengemin verdiği davette, konferansta havuz başında havluyla beni sarmaladığında, şirket gezisinde dudağıma hızlıca kondurduğun o öpücükte, kaybolduk diye seni kandırdığımda, dağ evinde beni bırakıp gittiğinde, rujunu bozayım mı dediğimde, evin bahçesinde seni öperken koray'a yakalanmamızda, dertsiz tasasız defne olarak geldim dediğinde, sinan'ın yazlık evinde,
ömer camda duran yumruğunu kaldırır ve tüm gücüyle tekrar cama indirir. aralarındaki cam büyük bir gürültüyle kırılır.
defne ömer'in haline daha fazla dayanamaz. elini ömer'in camı kıran eline uzatır.
ömer'de diğer eliyle defne'nin öbür elini tutar.
ömer'in dudakları camları kırılan ara bölmeden uzanarak defne'nin dudaklarını bulur.
elleri ve dudakları kenetlenmiş aşıklarımız dünya ile bağlarını koparmışken, ofistekiler her ikisinin de kapılarını yumruklamaktadırlar.
isyankar
Paylaş
Oy Ver
Puan verdiğiniz için teşekkürler (:
Yorum Yaz
Yorumlar
Yorum Yaz