Reklamları engellediğiniz için biz de mecburen bütçe kısıntısına gitmek zorundayız. Bu yüzden oluşacak sorunlar için şimdiden özür dileriz. (: Sitenin sorunsuz çalışması için lütfen reklam engelini kaldırın!
Kiralık Aşk - gallo’yu yollarken
arkadaşlar geçiyorken uğradım.
Kiralık Aşk
gallo’yu yollarken
arkadaşlar geçiyorken uğradım. uğramışken, gallo’yu defetmenin en absürt yolu yarışmasına ben de katkıda bulunayım istedim. daha önce düşünen olduysa ve fark etmediysem lütfen kusura bakmayın.
***defile sonunda gallo muzaffer bir edayla ömercik’in elinden tutmuş podyumda kart horoz gibi salınırken, izleyiciler ayakta alkışlamaktadır. basın mensupları podyuma iyice yaklaşmış flaşlar eşliğinde üst üste resimlerini çekmektedir. ömercik bu aşırı ilgiden bunalmış, elini çekip kurtulmaya çalışmaktadır ancak gallo’nun kolunda kendisinden beklenmeyecek mengene gibi bir kuvvet vardır ve elini bırakmamakta ısrarcıdır.
ömercik, buğulu kömüş gözleriyle etrafına bakınıp sığınacak bir liman gibi defne’sini arar. lakin su perisi gördüklerine dayanamaıp, çıkışa doğru uzaklaşmaya başlamıştır.
ömer (nihayet elini gallo’dan kurtarmayı başarır. defne’nin arkasından seslenir): defne, bi saniye. arkadaşlar, bi izin verir misiniz?
gallo: ömer hayatım, şimdi sırası değil. herkes bizim için burda.
basın ordusu iyice etraflarını sarmış, ömercik defne’yi gözden kaybetmiştir.
gallo: arkadaşlar, birazdan afterparty’mize geçeceğiz. ama gitmeden çok kısa bir-iki soru alabiliriz. değil mi ömer’cim? (bulaşık suyu gözleriyle ömer’e bakıp, kirpiklerini kırpıştırır)
ömer (sıkkın): olur, olur. hadi fazla uzatmayalım ama.
o sırada defne hızla kapıdan çıkarken iri yarı bir cisimle çarpışır. dengesini kaybetmek üzereyken bir çift kol kendisini yakalar. kafasını kaldıran defne, karşısında uzun boylu, platin sarışınlı, çok seksili bir kadın görür. güzelimizin üzerinde siyah bir treçkot ve sivri topuklu dizüstü siyah çizmeler vardır. siyah gözlüklerini burnunun ucuna indirir ve defne’yi baştan aşağı bir süzer.
woman in black: hi, darling. bahsettiği turuncu sensin? hemen anladım.
defne (şaşkın): af buyur? birine mi bakmıştınız siz?
wib: tatlı şey, güzelmişsin gerçekten. sen varken ömer…istanbul bozdu benim horozumu.
defne: ha?
wib: gel aşkım, her nereye gidiyorsan boşver. emin ol birazdan burası çok daha eğlenceli olacak. gel, gel, koluma gir, korkma ısırmam…yani…sen istemezsen!
defne: ay bi bıraksanıza kolumu, siz kimsizin,ne istiyorsunuz benden?
wib: ben mi? ben senin iyilik perinim külkedisi…bakma öyle, peri standartlarına uymadığımı da söyleme sakın. hangi devirde yaşıyoruz ayol?
defne: ben anlamıyom!
wib: tatlım, senden bir şey istemeye değil, benim olanı almaya geldim. tabi bundan sen de fayda görürsen, neden olmasın? sevap is loading… ay, çok heyecanlı! yürü hadi!
wib, defne’nin elini sıkıca tutar ve önündeki insan kalabalığını yararak gallo ve ömer’in basın mensuplarının sorularını yanıtladığı alana doğru ilerler. ömercik kollarını gallo’dan kurtarmak için göğsünde kavuşturmuş, suratı asık bir ifadeyle sorulara kısa cevaplar vermektedir. gallo ise pek şen şakraktır.
gallo:….tabi ki devamı da gelecek. (ömer’in koluna girmeye çalışır, ömer o anda hızlıca başka bir muhabire dönerek atağı savuşturur.) ömer’le en kısa zamanda ny’a bir gezi planlıyoruz. bakarsınız bir taşla iki kuş vururuz, neden olmasın? hem iş, hem…(kahkaha atar)
ömer (yavaşça): fikret ne çektin sen? ne saçmalıyorsun?
muhabir: ömer bey, fikret gallo ile aranızda bir yakınlaşma olduğu doğru mu? koleksiyonu hazırlarken ondan ilham aldığınız.
ömer (sinirlenir): ne münasebet? kim uyduruyor bunları? benim bir tek ilham kaynağım var, o da…(etrafa bakınır, defne’yi görür) işte tam karşınızda, nişanlım defne hanım.
bütün basın mensupları şaşkınlıkla defne’ye doğru dönerken gallo’nun suratı böööle bir ekşimik olur.
gallo: ömer, ne yapıyorsun? bütün pr çalışmamızı mahvettin.
ömer gallo’ya ters ters bakıp defne’ye döner. gözleri kenetlenir. bir elini kaldırıp, avucu havaya bakacak şekilde uzatır defne’ye doğru. defne, büyülenmiş gibi yavaş adımlarla ömer’e doğru ilerlemeye başlar. etrafındaki herkes ikiye ayrılmış onları izlemekte ve deli gibi fotoğraf çekmektedir.
tam o sırada wib, araya girer.
wib: hayatım bir dakika. rol çalmaz mısın lütfen. bu gece, benim gecem, benim bombem.
defne’nin de önüne geçerek ömer ve gallo’ya doğru yürür. gallo’nun yüzünde ani bir panikle donup kaldığını görürüz. wib, gallo’nun yanına geldiğinde “sürpriz!” diye bağırarak, gallo’ya sarılır ve dudaklarından öper.
defne ve ömer dahil herkes şok içindedir. kafalar bir o taraf bir bu tarafa, arı kovanı gibi vızıltılar, flaşlar, sorular…
-abi çektin mi, bunu kaçırma sakın, patron yakar bizi.
-çekiyorum, çekiyorum. lan keşke canlı yayın aracımız olsaydı, ne bilelim?
-arkadaş bu ne?
-ohannes!
wib (gallo’yu uzun uzun öptükten sonra kafasını kaldırır): sen de beni çok özledin demek aşkım. kolunu gallo’nun beline dolayıp, konuklara ve basın mensuplarına döner.
muhabir: aaa, afedersiniz hanfendi. siz kimsizin?
wib (şen bir kahkaha atar): fikret’in uzatmalı erkek, kısaltmalı kız arkadaşıyım şekerim. aynı zamanda da herkeslerden sakladığı nişanlısı. ne o, inanmıyorum, sziden de mi sakladı yoksa? fiko’m, oldu mu bak şimdi? hakkımızda çok yanlış şeyler düşünecekler.
gallo (yılan gibi dişlerinin arasından tıslar): senin ne işin var burda? ben sana uzak dur artık benden dememiş miydim?
wib (gülümseyip, poz verirken cevap verir): ne oldu tatlım? benden gerçekten o kadar kolay kurtulabileceğini mi sandın? bunca yıldan sonra, seni bu mekskan kılıklı karaoğlan’a mı kaptıracaktım yani?
muhabir: fikret hanım, bir açıklama yapmayacak mısınız? hanımefendi yoksa beyefendi mi, neyiniz oluyor tam olarak?
gallo (sessizce): çıkar hemen beni burdan, daha fazla rezil olmadan (yere yığılır gibi yapar, wib’in kollarına yığlır).
wib: ah aşkım, hasretimden erimiş muma dönmüş tabi. (gallo’yu kucaklar, çıkışa yönelir. geçerken defne’nin dudağına kaçamak bir öpücük kondurur) senin şu kara gözlüden sıkılrsan beni bul kızıl. sende acayip bir potansiyel seziyorum. (basın ordusunu da peşine takıp uzaklaşır.)
defne (elini dudağına götürüp, silmeye çalışırken ağzı iki karış açık ömer yanına gelir, sarılır)
ömer: kabustu bu değil mi?
defne: ikimiz de aynı kabusu mu gördük sence?
ömer (sıkıca defne’ye sarılır): bir an fikret’i yere atıp seni kucaklıycak zannettim, tam üzerine atlayacaktım uzaklaştı. sence o, tam olarak neydi?
defne gülmeye başlar, sinirleri bozulmuş, kahkaha atmaktan konuşamaz hale gelmiştir): söyledi ya…ha, ha, ha. uzatmalı erkek…ay bayılıcam…kısaltmalı..ho ho…kız arkadaşıymış. allah’ım koray bey bunu kaçırdığını duyunca çıldırıcak!
ömer de gülmeye başlar. defne’yi kucaklar, etrafında döndürür. ikisinin kahkaları ile çınlarken ortam, biz de yavaşça uzaklaşırız…nereye mi, tabi ki wib ve fiko’nun peşine.
Paylaş
Oy Ver
Puan verdiğiniz için teşekkürler (:
Yorum Yaz
Yorumlar
Yorum Yaz