Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

Kiralık Aşk - biraz kafa dağıtmak isteyenler yeni bölümümüz

Kiralık Aşk
Kiralık Aşk

biraz kafa dağıtmak isteyenler yeni bölümümüz geldi.


kiralik aşk defne’nin yolu bölüm 19

***nöro’nun evi
(ömer cep telefonuyla konuşmaktadır)
ömer: tamam amca, çok sağol… sana güvenebileceğimi biliyordum….arkadaşının kendi evi mi? …yok, yok öylesi daha iyi, sakin olsun ortam biraz…yengem mi? evet, ben de şimdi konuşuyordum kendisiyle ama artık pek gerek kalmadı, konuşacak bir şey de kalmadı zaten

nöro (araya girmeye çalışır): ömüşüm, oğluşum sen yanlış anladın beni, hiç öyle demek ister miyim ben?

ömer: yok, amca, geri kalanını kendimiz hallederiz artık. 2 saat sonra ofiste buluşalım mı tekrar (telefonu kapatır, ayağa kalkar, gitmek için hazırlanır)

nöro (ağlamaya başlamıştır): ömer, dur , nereye gidiyorsun. ay vallahi öyle demek istemedim. anneni ne kadar severdim, onunla son zamanlarında ne kadar ilgilendim unuttun mu? gitme, konuşalım.

ömer (döner, elini cebine atar, bir yüzük kutusu çıkarır): hiçbir şeyi unutmadım yenge, bunu da. bugün buraya sana da hatırlatmak ve teşekkür etmek için getirmiştim. giderken bana verdiğin yüzük…(eğilip sehpanın üstüne koyar) satmadım, en zor anımda bile…çünkü bana burada değer veren insanları hatırlatıyordu, benim sizinle görünmez bağımdı bu yüzük. ve birgün evleneceğim kadına senin adına takarım diye saklıyordum, sen de böyle istersin diye düşünmüştüm nedense.
defne’nin bu yüzüğü takmak isteyeceğini sanmıyorum. hoşça kal yenge. (arkasını döner yürür, tam kapıdan çıkmak üzereyken, kafasını çevirir). düğüne davet beklemezsin herhalde (der ve çıkar)
nöro (koltuğa yığılır, ellerini yüzüne götürüp ağlamaya başlar): yine kaybettim onu…bu sefer nasıl dayanacağım?

***erol’un evi, hatta yatak odası
birden yatağından altından kocaman siyah bir şey kıvrılarak dışarı çıkar.
hafifçe doğrulur, kafasını erol’a uzatarak tıslar)
koray: erôlll!

erol (birden yataktan fırlar, bağırır) o neee? koray? koray, ödümü patlattın, ne işin var orda senin?

koray (eliyle gözlerini kapatır): ay erol, düzelt şu havluyu, ay aman alllah’ım, o ne?

erol (şaşkın, kendine çeki düzen vermeye çalışır): bi bağırma ya, tamam aç gözünü…ne oluyor burda, nasıl girdin içeri, yatağımın altında ne yapıyorsın, çıldırtma adamı koray

koray:çok gizli bir görevle buradayım hayatım, hiç ısrar etme , tırnaklarımı bile söksen söyleyemem. zaten benim şimdi gitmem lazım. ay gözlüklerimi nereye düşürdüm acaba? hah, buradaymış. gözlük tamam, mikrofon tamam, ses kaydı ….bir kontrol edelim (telefonunu kurcalar, erol’un sesi hafifçe duyulur) mükemmel o da tamam, ay keşke gözlüklerimde kamera olsaydı görüntü de alırdım, neyse bir dahakine artık.
hadi ben kaçtım canım, akşama görüşürüz. ha, bu arada totondaki o dövmeye bayıldım hayatım, nerde yaptırdıysan bana mesaj at, ben de aynısından yaptırıcam. biz kankilere de böylesi yakışır.
bir de giyin artık üstüne aşkım, seyirci göreceğini gördü, alacağı mesajı aldı. başka bölümlerde yine açarsın, fazla abartma bence.

erol (koray çıkarken arkasından bağırır): koray dur!
hay allah’ım bu neydi şimdi? gizli görev mörev…hımmm…(düşünceli bir şekilde uzanıp dolabından siyah bir gömlek alır, üstüne giyer, düğmeleri ağır çekimde ilikler…sonra tam belindeki havluya uzandığında sahne değişir)
***ömer’in odası
ömer (telefonda konuşmaktadır): harikasın koriş. koriş mi dedim ben ya? harikasın koray demek istedim. 8’de demek. tamam, birazdan tekrar toplanıp ayrıntıları konuşuruz. evet, evet parolayı unutmadım tabi. obama koray, obama. hadi kapat artık.
***bir saat sonra cherie, yasemin’in odası, defne ve yasemin erol’u uğurlarken
erol (kapıdan çıkmak üzeredir): yasemin harika hazırlanmışsın, gerçekten sana tekrar hayran kaldım. bu işin sonunda cherie piyasada bir numara olacak, hiç kuşkun olmasın. gelecek hafta tekrar bir değerlendirme yaparız.
(döner defne’yi yanağından öper, göz kırpar): akşam fikri alır seni olur mu? yedi buçukta hazır ol canım (ve çıkar, yasemin şaşkın defne’ye bakakalmıştır)
***sinan’ın odası
sinan (telefonda): yedibuçukta burdan mı alacakmış? tamam, yasemin bu iyiliğini unutmayacağım. yalnız, bu fikri kim biliyor musun?...hadi canım, yok artık…tesadüfün bu kadarı! bunu ömer’le bir konuşmam lazım. belki bize yardımcı olması için ikna edebilir onu…hayır, unutur muyum hiç? bekliyorum tabi…

***ömer’in odası: ömer ve necmi
ömer (odada tur atarak konuşmaktadır): amca lütfen, yengem hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum. şu an çok daha acil bir işimiz olduğunu unutma. (elindeki anahtarı çevirerek konuşmaya devam eder) ev tamam, tekrar sağol amca.

necmi: ne demek ömer. bu kadar kısa zamanda ancak bu oldu ama işinize yarar sanırım. küçük bir kulübe, göl kenarında bri arazi. bizim hakkı, hanımın dırdırından kaçmak için giderdi ara sıra oraya. balık falan tutardı. benim de bir-iki kez günü birlik gitmişliğim var. manzara müthiş, balık bol, ateş falan yakarsınız ne bileyim, gerisini sen halledersin artık.

ömer: hallederim amca, hallederim.

necmi (gülerek): gerçi çok konforlu değil, öyle küçük tek odalı bir yer. tabi tek yatak, tek kişilik…geceleri de biraz soğuk oluyormuş.

ömer (sırıtır): sorun olacağını sanmam!

sinan (odaya dalar, ömer’in sırıtışını görür) hayırdır kardeşim, fare tutmuş kedi gibi niye sırıtıyorsun? bıyıklarının titrediği burdan görülüyor vallahi.

ömer: ha? yok bir şey kardeşim, amcamla biraz sohbet ediyorduk. gel, gel…otur şöyle.

sinan (ikisine de bakarak): nasıl bir sohbetse artık. +18’se ben çıkayım necmi abi, benim körpecik kepçe kulaklarım duymasın bunları, hemen kızarıyorum sonra.

necmi (kahkaha atar): korkma sinan’cım, gel otur. taktik-teknik mevzular işte, senin kulaklarının duymadığı şeyler değil, gel gel…

sinan: peki, son tahlilde durumumuz nedir ömer? koray gelmeden ciddi mevzuları konuşalım, sonra dağıtıyor toplayamıyoruz.

ömer: tamam, bak şimdi. koray’ın teyit ettiği gibi akşam orhan tamay’ın evine yemeğe gitmeyi planlıyorlar. (yine sırıtır) hiç gerçekleşmeyecek bir yemeğe…evet, defne anladığımız kadarı ile eve gitmeden, yedi buçukta burdan alınacak, fikri mi demiştin sinan?

sinan: ha, evet onu unuttum. inanmayacaksın ama fikri kimmiş biliyor musun?

ömer: nereden bileyim?

sinan: yahu, bizim şükrü abinin 2. kuşak kuzeniymiş. amcasının torunu mu ne. yakın başlamış tamay’ın yanında çalışmaya

ömer: yok artık. nasıl öğrendin sen bunu?

sinan (gülümseyerek): yasemin, defne’den öğrenmiş.

ömer: bu iş bitince yasemin’e büyük bir teşekkür borçlandığımı hatırlat bana. hiç beklemezdim ondan bu desteği. neyse, şimdi planımıza dönelim, fikri konusunu ayrıca düşüneyim. şükrü ile de konuşmak lazım
şimdi, buradan almayı planladılarsa defne’yi bizim daha önce hareket etmemiz lazım.
sinan, sen ve koray saat altıda cherie’ye iniyorsunuz. yasemin’i de alın, defne’ye sana hoşgeldine geldik, kutlayacağız deyin. bir şampaya patlatın, defne’nin bir-iki kadeh içmesi işimize gelir, çabuk etkileniyor.

sinan (sırıtarak, niye sürekli sırıtıyorsa artık): diyosun…? kızı sarhoş edip kötü emellerine alet etmeyeceksin değil mi?

ömer: kızı kaçırmaktan bashediyoruz ortak. kaçırıcaz ve umarım sonunda iyi emellerime alet edicem, oldu mu?

sinan (teslim oldum der gibi ellerini havaya kaldırır): tamam, tamam, oldu. bence mahsuru yok. biz kaçırma kısmına yardım ederiz, gerisi sana kalsın. yalnız iso’ya dikkat et, aklına yatmazsa bu iş olmaz.

ömer: haklısın, onsuz olmaz. birazdan onunla da konuşacağım siz altıda defne’nin yanına inip onu hafif çakırkeyf hale getirdikten sonra; altı buçuk gibi iso’nun acil bir durum bahanesiyle defne’yi gelip ofisten alması lazım. başka türlü, defne bizden biriyle dışarı çıkmaz. sonra arabada ben devralırım.
bu arada o saate kadar defne’nin beni düşünmesini sağlayacak bir şeyler yapmam lazım (dolaşmaya devam eder)
tamam, ben biraz dışarı çıkıyorum, hazırlık yapmam lazım. yanımıza alacaklarımızı da şükrü’ye söylerim o halleder. bir de fikri mevzusunu konuşalım, bakalım ordan bir şey yakalayabilir miyiz?

end of episode 19

Paylaş


Oy Ver

Puan verdiğiniz için teşekkürler (:

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol

Yorumlar

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol
reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi