Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

Kiralık Aşk - sevgili özlem, çok geçmiş olsun. umarım ameliyatın çok

Kiralık Aşk
Kiralık Aşk

sevgili özlem, çok geçmiş olsun. umarım ameliyatın çok kolay ve acısız geçer, çabucak ayağa kalkar, aramıza geri dönersin. sana moral olur umuduyla defne’nin yolundan çıkış yaptım ve buraya küçük bir şeyler karaladım. ömer-defne gizlice evlense diyorduk ya hep, öyle olsa nasıl olurdu gibisinden (ne tuhaf cümle kurdum ama)

(1. sahne: ömer’in evi. defne ve ömer kanapede oturmaktadırlar)
ömer: defne, bu sefer işi şansa bırakmaya hiç niyetim yok. hemen yıldırım nikahı kıyıyoruz, tamam mı? balayından sonra, nerde nasıl istersen öyle bir tören yaparız.
defne: sen ciddi misin? hemen evlenecek miyiz yani şimdi?
ömer: hem de çok ciddiyim, nikaha kadar da gözümün önünden ayrılmak yok. gerekirse, kapıyı bacayı kitler eve hapsederim seni.
defne: sen de içerde olduktan sonra, istersen evin etrafına hendek kaz. ben kaçmam, dışardan da kimse gelmesin ama.
ömer (sarılır): bu sefer başarıcaz defne’m, bu sefer hiçbir şeyin bizi ayırmasına izin vermeyeceğim. sabah ilk iş başvurumuzu yapıyoruz, ertesi gün de nikahımız kıyılır herhalde…
defne: şey..kimseye haber vermeyecek miyiz?
ömer: hayır…gerçi şahitlere ihtiyacımız var… sinan’a söylerim, kimseye belli etmez. sen de nihan’a söyle istersen.
defne: ay zaten nihan’sız nikah kıyarsam, bir daha mahalleye adım atamam. nihan’ı çağırınca abim ve iso’suz da olmaz ama ömer.
ömer: tabi, onlar da olsun. ama başka hiç kimse yok anlaştık mı? risk almak istemiyorum. sanki her an biri içeri dalıp, bu nikah kıyılamaz diyecekmiş gibi…
sen karım olduktan sonra, isterse bütün dünya karşıma çıksın, hepsine göğüs gererim.
gerçi, koray fotoğraf çekemedim diye çıldırır, ama çağırırsak ağzında bakla ıslanmaz, yengem, amcam, sude hepsi damlar. yok yok, hiç gerek yok.
defne: aman da kara gözlü piremsim benim, bütün ejderhalarla savaşırım diyorsun yani.
ömer: savaşırım defne, sen yanımda olunca her şeyle herkesle savaşırım.
ama biz savaşmayalım şimdi…(göz kırpar)
defne: ömeer!
ömer (iç çeker): tamam, tamam. bu kadar bekledik, bir gün daha bekleriz herhalde. allah bana evliya sabrı vermiş, seni tanıyana kadar farkında değildim inan…
defne (birden panikle): ayy, ömer hazırlık yapmamız lazım. tamam gelinlik için vakit yok ama ben ne giycem şimdi, kendi nikahıma da koala pijamalarıyla yollamaz herhalde bu senarist beni di mi? pardon nigar’cım ağzımdan kaçtı, aykut abi montajda keser o kısmı…
ömer: yarın işlemleri yaptıktan sonra gider bakarız bir elbise.
defne: beraber mi?
ömer: tabi beraber, gözümün önünden ayrılmak yok demedim mi ben sana?
defne: ama, ömer olur mu öyle, olmaz vallahi olmaz. nihan’la giderim ben.
ömer: defne’m, şöyle düşün, elbiseyi çıkaracak olan ben olduğuma göre, benim de söz sahibi olmam gerekmez mi? sana bıraksam, şövalye zırhı gibi bir şey alırsın, sabaha kadar kan ter içinde kalırım çıkarmak için. ondan sonra da gene vuslat bize hayal olur.
defne (gülerek omzuna vurur): tamam, tamam, delirdin iyice. sen nasıl istersen öyle olsun
(ömer gülümseyerek defne’nin başını kucağına yatırır, saçlarını okşamaya başlar, sahne kararır)

2. sahne
(dağ evi, salonda bir nikah masası kurulmuş, etraf süslenmiş, ömer ve defne, şahitleri nihan ve sinan masada oturmuş, serdar ve iso’da ayakta izlemektedir. nikah memuru konuşmakta, defne ve ömer, elleri masanın üstünde kavuşmuş, birbirlerinin gözünün içine bakmaktadır)

nikah memuru: …..kabul ediyor musunuz?
(sessizlik)
nihan (defneyi alttan tepikler): kızım sana soruyor.
defne: hı?
nihan: ömer’le diyor, evlenmeyi diyor, kabul ediyor musun diyor?
defne: tabi ediyorum. evet, sonsuza kadar evet aşkım.
nm (ömer’e dönerek konuşmaya başlar)….bla, bla, bla…
ömer (sabırsız): tamam, memur bey anladım, evet, kabul ediyorum.
nm: ….belediyenin bana verdiği yetkiye dayanarak (ömer, lafını bitirmesini beklemeden defne’yi ayağa kaldırır, öpmeye başlar), öhöm, sizleri karı koca ilan ediyorum. şurayı imzalayın diyecektim ama, acelesi yok beklerim.
(defne ve ömer öpüşmeye devam eder, herkes alkışlar, serdar dayanamaz gıcık tutar, öksürmeye başlar, nihan elinde mendil gözlerini silmektedir)
sinan (serdar ve iso’nun yanına gider, eliyle ağzını kapatıp, hafifçe): serdar kardeş, hiç öksürme bence. şu anda sen değil obama gelse, defne’yi ömer’in elinden alamaz. hayır, adam son zamanlarda iyice tuhaflaştı, benle koray’a bile melul melul bakar olmuştu, o derece yani. bırak öpsün rahat rahat.
iso: bence de kardeşim, hiç araya girmeye kalkma, adam tepeler şimdi seni.
(ömer, nihayet nefes almak için kafasını kaldırır, defne’ye bakar, defne kıpkırmızı olmuştur, başını göğsüne yaslar, derin derin nefes alır)

nihan: eee, hayırlı uğurlu olsuuun. aman ne de güzel bir nikah oldu. di mi ama?
ömer bey’ciğim, nikah memurumuzu da gönderelim isterseniz. sonra da yemeğe geçelim. yani vakit dar olunca, pek de bir şey hazırlayamadık ama küçük bir kutlama yaparız artık.

(biraz sonra, hepsini masanın başında görürüz, kadehler tokuşur, sohbet, kahkahalar…ömer çok sabırsız, defne çok heyecanlı, ikisinin de elleri masanın üstünde tıkırdamakta..)

ömer: arkadaşlar, her şey için çok teşekkür ediyorum tekrar. bugün yanımızda olmanız bizim için çok önemliydi. biliyorum, defne’nin hayalindeki düğün bu değildi, onu da yapıcaz yakında hep beraber.
amaaa, şimdilik siz artık kalksanız diyorum…
defne (öksürür): ömer!
nihan (gülerek) : tabi, malum yolumuz da uzun, karanlığa kalmayalım diycem, gerçi zaten karanlık olmuş. biz artık kalkalım bari.
defne: aman, canım olur mu, ne aceleniz var? oturuyorduk ne güzel. hem, şey, nihan sen gelsene benle bir dakka içeri…
(nihan şaşkın, kalkar, defne kolundan tutup sürükleyerek, banyoya götürür, kapıyı kitler)
defne: nihaaan, ay ben çok korkuyorum kızım, ölücem valla. ne yapıcam ben şimdi?
nihan: ne diyorsun defne, neden korkuyorsun, kavuştunuz ya artık, ne var korkacak
defne: onu mu diyom kız? ne yapıcam diyom, gece işte, anlasana…
nihan: haaa…! yuuuh…!
defne kızım sen hakkaten safoz musun? ilkokul bebeleri biliyor, sen bilmiyor musun ? ne anlatıyım ben sana? arılarla çiçeklerden mi başlıyım?
defne: aman yok be . o kadarını ben de biliyorum. heyecandan işte, elim ayağım dolaşıyor, düşüp bayılırsam ne olucak?
nihan: hiç merak etme canım, ömer seni ayıltır. sonra tekrar bayıltır, tekrar ayıltır, ay…
defne: nihaaan…
nihan: ne var defne?
defne: ya, şimdi ömer’in, sen de gördün, hayatında bir sürü güzel kadın olmuş, tecrübeli kadınlar. ne biliyim işte, ya mutlu edemezsem ben ömer’i. ya öyle donup kalırsam?
nihan (sarlır defne’ye): şaşkın arkadaşım benim. görmüyor musun, adamcağız nefesini bile seninle senkron alıyor artık. hiç korkma sen, her şey çok güzel olacak, tamam mı bir tanem? hadi bakıyım sakin, gülümse.
hem, keşke bir kadeh bir şey içseydin madem, rahatlardın biraz, sudan başka bir şey içmedin.
defne (sıkılarak): yok, beni biliyorsun, kafa hemen gidiyor, her şeyi hatırlamak istiyorum sabah… o yüzden içmedim.
nihan: peki, o zaman, iyiysen seninki banyonun kapsını kırmaya gelmeden çıkalım artık burdan. biraz daha oyalanırsak, bizi kovmaktan beter edecek (ikisi de güler ve çıkarlar)
(defne ve ömer’i kapıda misafirlerini uğurlarken görürüz, kapı kapanır kapanmaz, ömer defne’yi kucağına alır, nerdeyse koşar adımlarla merdivenden çıkmaya başlar)
defne: ömer, dur, ne yapıyorsun? düşücez şimdi, ayyy
ömer. düşmeyiz düşmeyiz, merak etme…
(odaya girerler, ömer defne’ye sıkıca sarılır, öpmeye başlar, sonra geri çekilir, defne’nin sırtını çevirir kendisine, aynada birbirlerine bakarlar)
ömer (şakayla kaırışık homurdanır): bu kırk düğmeli elbiseyi almak konusunda beni nasıl ikna ettin, hala anlamıyorum, şuurum yerinde değildi herhalde. hayır, illaki düğmeli alacaktık bari önden düğmeli olsaydı…
defne (kikirder)
ömer(yavaşça tek tek düğmeleri açmaya başlar, her birinden sonra defne’nin omzuna bir öpücük kondurur. yarıya gelince durur)
ömer: defne, bu elbiseyle aranda duygusal bir bağ yok değil mi aşkım?
defne: hı, yooo, nasıl?
ömer: tamam o zaman, sonra ben sana on tane alırım istersen böyle (der ve geri kalan düğmeleri kopararak elbiseyi tamamen açar)

(ta ta, burda sahne kararır tabi ki. kusura bakmayın rtük’den ceza yemeye hiç niyetim yok, biraz da kendi hayal gücünüze kalsın artık)
(sahne tekrar aydınlandığında, defne ve ömer’i yatakta sarılmış uyur görürüz. pencereden vuran ışık yüzlerine düşmekte, dışardan hafif hafif kuş sesleri duyulmaktadır. ikisinin de yüzünde çok huzurlu bir gülümseme…)
(ömer, hafifçe gerinir, gözlerini açar, kollarında defne’yi görür, sırıtır…sonra öpmek için eğilir)

fin

Paylaş


Oy Ver

3.6

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol

Yorumlar

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol
reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi