Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

Kiralık Aşk - merhaba kiralık aşk dizisi sayesinde tanıyıp hayatımda ve

Kiralık Aşk
Kiralık Aşk

merhaba kiralık aşk dizisi sayesinde tanıyıp hayatımda ve kalbimde yer açmış insanlar ,

gençken, varliginin onaylanmasi için aklını, gönlünü, ruhunu ortaya koyan kadınlara sus payı olarak verilmiş siradan bir günden farksız gibi görünen bugünü eleştirirken; yıllar içinde günleri özel kılanin aslında etrafımızdakiler olduğunu anladim ve eleştirmeyi bıraktım. insan soyunun bütün ırkları arasında eşitlik olsaydı böyle günlere ihtiyaç olmazdı. ister insan doğası , ister sistemin devamlılığı diyelim ezen-ezilen/ efendi-köle her zaman devam edecektir kadin, erkek ve hatta gay 'ler arasında.

pskolojide köpeği tekmelemek diye bir kavram vardır. erkek , patronundan ruhsal şiddet görüp eve gelir karısına bedensel ,sözel ve manevi şiddet uygular; kadın içindeki öfkesiyle baş edemez gidip çocuğuna fiziksel veya manevi şiddet uygular ; çocuk da hıncını alamaz ve gidip evdeki gariban köpeği tekmeler. bu bir kısır döngüdür. farkında olmayi seçmekle içinden çıkmaya çalışıp, dışında kalmak için ruhumuzu aklımızı ve bedenimizi ortaya koyduğumuz bir mücadele.

ilk gençlik yıllarından beri siyah ve kirmizidir mücadelenin rengi benim için. raflar dolusu kitap bitirmiştik arkadaşlarla. en çürütülemez iddiaları ve gerçekleri biz söyleyecektik . hiç bir tartışmada bizi alt edemeyeceklerdi. ayrıca içinde eğlenmediğimiz hiçbir hareket bizim olamazdı. çocukluğumuzu ve güzel anıları hatırlamak için gençlik parkina giderdik. okulu asıp gene gençlik parkina gittiğimiz bir gün arkadaşlarımdan birinin, okulda olması gereken saatte bir elinde pamuk şekeri bir elinde annesinin elini tutmuş hangisine binecegine karar vermeye çalışan bir cocuk dikkatini çekti ve gidip yanına konuşmaya başladı. bir dokun bin ah işit anadolu kadını bize fakirlik, eğitim ve kader derslerini verirken ömrü boyunca ne babasının ne kocasının kendisini gençlik parkina getirmediğini ; kızının bu zevkten mahrum kalmasini istemediği için kendine ait parasal değeri olan tek şeyi , alyansını satıp oraya geldiklerini ve ömürde bir kez dilediğince eğleneceğini anlattı. akşam kocasından dayak yiyeceğini bile bile alyansini satmıştı. ciltlerce foucoult, bakunin , proudhon anlamını yitirmişti o an. tek bir yüce hakikat var mi bedenim toprakla buluşana kadar öğrenemeyeceğim ama aradığım doğruların akademik titrler ve yapraklar arasında olmadığını anlamıştım.

inandirilmak için peri masallarını okuyoruz, dinliyoruz. mutlu sonlara, iyilerin bir gün mutlaka emeklerinin karşılığını alacağına, bir yerlerde biz daha ağzımızı açmadan ne söyleyeceğimizi tahmin edecek bir ruh eşimizin varlığına ve yeterince erdemli olursak bu ruh eşimizin gelip içinde tutsak edildiğimiz kuleden bizi kurtaracağına. bir çift ayakkabıya ruh katan ömer, bir yerlerde yarım olan ruhunun eşini bularak bütün olacağını biliyor. ayakkabısının tekini kaderin ağlarına kaptıran defne, bir yerlerde ayakkabısının öteki teki gibi ruhunun diğer yarısına kavuşacağını biliyor. peri masalları gerçeklik kaygısı olmadığı için binlerce yıldır insanlığın tarihinde varlar. herkesin doğrusu kendine ama "aşk" kendini tanımak yolunda çıkılan en büyük yolculuktur. varış noktasına ulasmaktan ziyade yolda geçirilen zamana lanet edilemeyecek belki de tek yol. kendini tanımaktan, kendin olmaya çalışmaktan, bireysellikten bencilliğe geçişin kutsandığı, bencillikten de insani değerleri unutarak başka bir türe kayışın yüceltildiği bu devirde yaşamın bütün zorluklarını zaten omuzunda taşıyan ve "inandır beni , yalan olduğunu bilerek inandir beni" diyen izleyici için defne'nin acilar çekerek büyümesi ve gideceği yol; ömer'in aydınlığını ve karanlığını dengede tutarak en çok kim olduğunu hatırlamaya çalışarak değişmesi ve gideceği yol çok büyük bir anlam ifade etmiyor. onlar zaten sevenin köle , sevilenin efendi olduğunu ve bunun değişik varyasyonlarını gerçek hayatta deneyimliyorlar. kendin olmak kutsalsa, otantik benliğini ezdirmeden, kaybetmeden biz olabilmekti ilahi olan. belki de buydu peri masalının ta kendisi. olsun. inandir. yalan da olsa inandir.

eşit, adaletli sömürüye dayalı olmayan bir dünya düşlüyorum. bir yerlerde bu dünyaya ulaşacağımı biliyorum öyle ya da böyle. düşlerinde bile olsa özgür olmaya çalışan kadınların beynini, ruhunu ilaçlarla uyuşturan bu sistemi reddediyorum. kim için, ne için olursa olsun amacı erdem ve iyiliğe hizmet ediyorsa harcanan emeğin kutsal olduğu bir dünya olduğuna inanıyorum. zaman ve mekan olmasa bile ezilenlerin özgür olduğu bir vatan olduğunu biliyorum. " dünyayı güzellik kurtaracak ve bir insanı sevmekle başlayacak herşey. " sizler de sevgiyle kalın. ismimi hatırlayan herkese selamlarımla...

chili

Paylaş


Oy Ver

7

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol

Yorumlar

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol
reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi