Reklamları engellediğiniz için biz de mecburen bütçe kısıntısına gitmek zorundayız. Bu yüzden oluşacak sorunlar için şimdiden özür dileriz. (: Sitenin sorunsuz çalışması için lütfen reklam engelini kaldırın!
Kiralık Aşk - hastası olan herkese çok geçmiş olsun diyorum. keşke
Kiralık Aşk
hastası olan herkese çok geçmiş olsun diyorum. keşke elimden daha fazlası gelse, ama belki bu yazdıklarım bir nebze sizi oyalar, rahatlatır.
kiralik aşk defne’nin yolu bölüm 9
(defne ve erol tamay havalimanında lounge’da oturmuş yanyana bir kanapeye oturmuş, boarding saatini beklemektedir. tabi ki havalimanına giderken erol lüks arabası ve özel şoförü ile defne’yi evinden almış bu sırada anane ve ekmek arası ile tanışmıştır, kızı metrobüse bindirecek hali yok) (senaristin kendi kendine notu1: ya ben hep ekonomi uçtum, bu business’çılar nasıl uçar, havalimanına nerden girer nerden çıkar, ayrı kontuarları vardı gördüm ama lounge’ları nasıldır ki? erol commercially important person olsa, nasıl olur?…ben en fazla, kredi kartının anlaşmalı mekanında oturabiliyorum, ay bunlar ne yapıyor. off, nefret ediyorum fakirlikten, kaç bölüm sonra business uçabilirim acaba, reytingler de düşüyor, dizi yayından kalkmasa bari)
(erol, fransızca iş dünyasıyla ilgili bir dergi okumakta, defne heyecanla etrafına bakıp arada çaktırmadan foto çekip, sürekli telefonunda mesaj yazmaktadır)
(senaristin kendi kendine notu 2 : bundan sonra kendi kendine notlar için skkn kısaltmasını kullan.
sknn3: afilli bir dergi adı bul, international new york times’dan daha havalı olsun.
sknn4: paris’e giden türk hava yolları uçak tiplerini ve business class konfigurasyonlarını araştır. defol için dikkat çekici bir koltuk numarası seç, seyirci bol bol anlam yüklesin. mesela 3 desek “aşk üçgeni” çağrışımı yapar mı? hımm, 3d ve 3e seçsem, “d ve e”, kader onların birlikteliğinden yana falan diye zıplayabilirler hemen. bak bakalım business’ta koltuklar 3’lü mü 2’li mi? ay salak, türk hava yolları yazmışsın, air france olması lazım…
sknn5: valizlerini göstermeyi unuttuk, bir yerlere ekle, erol’unkinin üstünde kuş çıkartması olsun, seyirci uçsun)
erol (başını kaldırır, bir süre gülümseyerek defne’yi seyreder, dayamayıp sorar): defne, ne yapıyorsun, yarım saattir o telefonla?
defne: nihan’ a mesaj atıyorum erol bey. söz verdim, gördüğüm her şeyi dakikası dakikasına yazıcam dedim, yazmazsam kıtır kıtır keser beni valla! tek tek yazıcan dedi, en ufak detayı atlarsan hayatta bir daha seninle konuşmam dedi. yani, şey.. nihan işte!
erol: tamam, defne. bence de arkadaşın haklı, ben olsam ben de darılırdım sen mesaj atmayınca (göz kırpar). heyecanlı mısın?
defne: ayyy, vallahi çok heyecanlıyım. ölücem heyecandan. ilk defa uçucam, hem de paris’e. utanmasam kalkıp şurda oynayasım var
erol (kahkahalarla güler): oynadığını görmeyi çok isterim defne, belki burda değil ama başka zaman, baş başayken, ne dersin?
defne : erol bey yaaa, dalga geçmeyin benle.
erol: dalga geçtiğimi de nerden çıkardın. hem bak ne diycem (uzanıp elini tutar), uçakta korkacak olursan elimi tutabilirsin tamam mı? gerçi kadınlar üzerinde çok sakinleştirici bir etkim olduğu söylenemez, hatta tam tersiyle meşhurumdur (tekrar göz kırpar, skkn 5: adamı tik sahibi yaptık ya), ama senin durumunda bir ayrıcalık yapabilirim belki.
defne (elini çeker): yok, yoook, korkmam ben, hem niye korkacak mışım ki? ne var canım herkes uçuyor, metrobüsten daha güvenli, di mi? ayyy….. o koca koca metal yığınları havada nasıl duruyor ki? abim sağ olsun sinir etmek için bir sürü uçak kazası haberi saydı bana internetten, offf, hangi koltuk en güvenlisiydi unuttum, biz önde miyiz? aman.. yok korkmam ben, ananem de uçmadan önce okunacak dualar ezberletti, almancı melahat teyzeden öğrenmiş, o hep gelip giderken okurmuş, hep işine yaramış şimdiye kadar? ay, ben yine saçmalamaya başladım di mi?
erol (defne’nin gözlerinin içine bakar): bu heyecanını hiç kaybetme olur mu su perisi? senin yanında yaşadığımı hissediyorum, uzun zamandır unutmuştum galiba.
defne (hem hoşuna gitmiş, hem de biraz çekinmiştir): yok canım, olur mu öyle şey? siz, neler gördünüz geçirdiniz kim bilir? bunlar sizin için ne ki? benim saçmalıklarım size komik geliyordur, hem…neyse. aaa, ben size şey soracaktım unuttum, az da vaktimiz kaldı, binmeden hemen…şey kalacağımız otelin adını soracaktım.
erol (bir kaşını havaya kaldırır): neden?
defne: şey, ömer’e mesaj atıcam.
erol: neden? (alaycı) sana mektup mu yazacakmış?
defne: ay yok…gerçi yazsa ne güzel olurdu…şey, ömer de gelecek paris’e, yarın akşam, yer ayırtmak için istemişti, öğrenip yazmamı.
erol: ömer’de gelecek demek…ilginç! ama biz otelde kalmayacağız defne.
defne: nasıl otelde kalmayacağız?
erol: şirketin paris’te büyük bir evi var, uzun yıllar ben kullandım, şimdi engin kalıyor, birkaç da yardımcımız var. orada kalacağız.
defne: ama ben otelde kalacağımı düşünmüştüm.
erol (tekrar elini tutar): paris’te seni tek başına otel odalarında bırakacağımı mı düşündün gerçekten defne? çok kırdın şimdi beni. sonra ben türkan teyze’ye ne derim?
defne (elini çekmeyi unutur bu sefer, neden acaba): aman erol bey, asıl sizin evde kalırsam ben ananeme ne derim? olmaz yani, hayatta olmaz. hem ben söylemesem, nihan’a gönderdiğim fotolardan anlar ananem. bir de face’ine koycam diyordu benim fotoları, ay bütün mahalle görür, rezil olurum.
erol: defne, bu konuyu tartışmaya hiç niyetim yok. ben otellerden nefret ederim, mecbur olmadıkça kalmam. e, bu durumda ben otelde kalamayacağıma, seni de yalnız bırakamayacağıma göre bende kalıyorsun. merak etme, ev istersen benden rahatlıkla kaçabileceğin kadar büyük.
defne: yok canıımm, sizden niye kaçıyım, yiycek değilsiniz ya beni?
erol (tek kaşını kaldırır ve sırıtır): belki de dişlerim seni yemek için bu kadar büyüktür kırmızı başlı kız…
defne: ya erol bey, iyice makaraya aldınız siz de beni. hem ömer de gelecek, yalnız kalmam, yani tabi aynı odada demek istemedim de…şey işte, akşamları beraber gezeriz diye düşünmüştük. ne derim ben şimdi?
erol: ömer otelde kalabilir (defne’nin suratının asıldığını görür, iç çeker), ya da kendisini de paris’te kaldığı süre boyunca misafir etmekten memnun olurum. kapatalım mı artık bu meseleyi? sen şimdi bana nihan’la yaptığınız planları anlat, paris’te görülecek ve nihan’a gönderilecek yerler listesi oluşturdunuz mu?
(birden oturdukları koltuğun arkasından yüksek bir ses duyulur)
koray: sürpriiiz!
end of episode 9
Paylaş
Oy Ver
Yorum Yaz
Yorumlar
Yorum Yaz