Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

Kiralık Aşk - o zaman hadi ka perileri ekran başına. yarına hazırlık

Kiralık Aşk
Kiralık Aşk

o zaman hadi ka perileri ekran başına. yarına hazırlık olsun diye bu akşam biraz daha romantiğiz. bölümde istediğimizi bulamazsak ben yazarım size buradan bir şeyler.

kiralik aşk defne’nin yolu bölüm 6:

(kaldığımız yerden devam ediyoruz, ömer defne’yi bileğinden tutmuş sürükleyerek binanın ana girişinden çıkarmaktadır)
defne (ömer’e adımları yetişemediği için nefes nefese kalmış): ömer, yeter artık, hem canımı acıtıyorsun!

ömer (aniden durur, geri döner, defne’nin kolunu kaldırıp bakar, çok üzgün bir ifadeyle defne’ye döner, kolunu öperek) çok özür dilerim, morarmaz değil mi?

defne (ömer’in bu bakışına dayanamaz, diğer eliyle yanağını okşar) morarsa da, acısa da önemli değil, dayanırım. çok da acımadı aslında, seni durdurmak istedim sadece.

ömer: (başını defne’nin avcuna yaslayarak) dayanırsın, hep dayandığın gibi. hadi gidelim burdan. (bu sefer nazikçe elini tutar.)

defne: ömer daha öğlen vakti, işi bıraktık nereye gidiyoruz?

ömer: eve…

defne: eve mi, ne işimiz var bu saatte evde?

ömer: lütfen defne, şimdi soru sorma, seninle biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. gidelim mi?

defne (gülümser): olur ömer gidelim, sen nereye götürürsen gelmedim mi ben hep? (bir iki adım atarlar) aaa, şükrü abi, o nerde?

ömer: onu bir yere yollamıştım, bekleyemem şimdi, gel şurdan taksiyle gideriz.

defne (mırıldanarak): ömer iplikçi takside!

(taksiye binip eve giderler, yol boyu ömer defne’nin hiç elini bırakmaz, ama yüzü cama dönük, görmeyen gözlerle dışarıya bakmaktadır)
(eve gelip, kapıdan içeriye girer girmez, ömer defne’yi kapıya yaslayarak öpmeye başlar, nihayet başını kaldırdığında , defne’nin başını göğsüne yaslar, dönerek yer değiştirir, kendi sırtı kapıya gelir, kafasını hafifçe bir iki kere kapıya vurup derin derin nefes almaya çalışır)

defne (boğuk bir sesle): ömer, nefes alamıyorum

ömer (defne’nin başını kaldırır, iki elinin arasına alıp gözlerinin içine bakar, tekrar derin bir nefes alıp yutkunur) tekrar, özür dilerim defne, tam bir mağara adamı gibi davrandım değil mi?

defne (yüzü kızarmış, gülümseyerek): çok şikayetçi olduğumu söyleyemem

ömer (tekrar uzanır, bu sefer küçük bir öpücük kondurur dudaklarına) olmadın değil mi?

defne: şey ömer, ne olduğunu anlatacak mısın artık, bir şeye kızdığın belli, ama ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.

ömer: fikrin yok demek. tamam, peki, gel otur biraz konuşalım. (kanapeye otururlar) ne olduğunu ben de anlamıyorum. böyle bir yönüm olduğunu hiç bilmezdim açıkçası

defne: nasıl bir yönün?

ömer: fark etmedin mi gerçekten? kıskançlıktan gözü dönmüş aptal bir aşık gibi davrandım.

defne (muzipçe bir kahkaha atar) aptal kısmı dışında sevdim ben bu halini. (ciddileşir) iyi de gerçekten sen neden kıskandın ki, erol bey’i mi kıskandın? bir şey yapmadı adam, tamam biraz flörtöz bir konuşma tarzı var ama yasemin hanım’a da öyle konuşuyordu, eminim bütün kadınlara aynı şekilde davranıyordur.

ömer (kaşlar yine çatılmış): flörtöz konuşma tarzı ne defne? ne dedi bu adam sana?

defne: hiç canım, aklımda bile kalmamış, ne biliyim sinan bey’in bir üst modeli gibi sanki, hafif seni andırmıyor da değil hani. hem bize ne o adamdan, daha kaç kere söylemem lazım “benim için senden daha önemli hiç bir şey yok” diye

ömer (ellerini yüzne götürür) biliyorum defne, biliyorum, sadece artık dayanamıyorum.

defne: neye?

ömer (defne’ye döner): sana hem bu kadar yakın, hem de bu kadar uzak olmaya…

defne: bu benim tercihim değildi hatırlarsan, sen dedin “çözücem” dedin, “bu aramızdaki her neyse bulup bitiricem dedin, aksi takdirde birlikte olamayız” dedin.

ömer: defne, anlamıyor musun, mesele sadece benim sana güvenmem değil. güven de karşılıklı olur. ben sana güveniyorum artık, beni sevdiğini biliyorum, ama senin de bana güvenmeni benden bir şeyler saklamamanı istiyorum artık. seni üzen şey her neyse, söylediğinde ben çok üzülecek de olsam, bilmek istiyorum, bunu birlikte aşalım istiyorum. araf’da gibiyim defne, bir yanım cennet, bir yanım cehennem.

defne (gözleri dolmuştur, ömer’in iki elini avucuna alır). belki de haklısın ömer, belki de ben sana yeterince güvenemediğim için söyleyemedim, öğrendiğinde beni terk etmenden, daha da kötüsü benden nefret etmenden korktum. yine de bu sadece benim sırrım olsa, sana teslim ederdim ömer. ama değil. sen henüz bunları duymaya hazır değilsin. belki bir gün, anlattığımda “bu muydu defne, bunca zaman benden sakladığın” diye gülüp geçebileceğin bir noktaya geliriz. ama o zamana kadar, hem seni hem de senin sevdiklerini korumak için susmak zorundayım. (gözlerinden yaşlar dökülmektedir artık) lütfen artık sorma bana, ben de dayanamıyorum, senden sakladığım şey içime batıyor, acıtıyor, her sorduğunda tekrar kanatıyor.

ömer (defne’ye sarılır): ağlama, ağlama, tamam sormuyorum bak artık. çok yoruldum, bırakalım bu konuşmayı şimdi, sen ne zaman hazır hissedersen o zaman anlat, beklerim.

(bir süre birbirlerine sarılıp sessizce otururlar, defne sessizce konuşur) ömer?
ömer: efnedim defne?

defne: erol bey, giderken ne demek istedi, yüzük falan, hiçbir şey anlamadım ben.

ömer (kafasını kaldırır, sıkılmıştır). şey ben ona nişanlı olduğumuzu söylemiş olabilirim.

defne: olabilirsin, emin değilsin yani!

ömer: tamam, söyledim işte.

defne: yalan söyledin yani, ömer iplikçi ve yalan… (artık iyice sırıtmaktadır) aslında düşündüm de bu konuda daha önce de yalan söylemiştin sen. eh, tanıştığımızdan beri iki sahte bir gerçek nişanımız oldu. bu işin sonunu merak etmeye başladım gerçekten. (omzuna hafifçe vurur) bana bak milano’da evlenelim derken, sahte nikah planlamıyordun değil mi? bu kadarını ben bile kaldıramam bak. hem sen niye öyle bir şey söyledin adama, bu sefer de mi iş için nişanlı olman gerekiyordu.

ömer (elini ensesine götürüp ovuşturur): yok, pek öyle olmadı...

defne: konuşsana ömer, nasıl oldu?

ömer: adam senin telefonunu istedi?

defne: adam benim telefonumu istedi, sen de nişanlı olduğumuzu mu söyledin? bravo! (alkışlar) hayır, yarın birisi çalıştığım yeri veya adresimi sorsa ne diyeceksin çok merak ettim.

ömer (sert bir sesle) ne gerekiyorsa onu söylerim defne. hem tam olarak yalan da sayılmaz. o adamı senin etrafında istemiyorum.

defne: benim de senin etrafında istemediğim kadınlar oldu, hala da var, ama tutup onlara nişanlı olduğumuzu söylemedim

ömer: söyleseydin, kızmazdım.

defne: güzel, tamam, bunu öğrendiğim iyi oldu. bundan sonra ben de öyle yaparım. hatta çok sinir olduklarıma 3 tane de çocuğumuz var derim, olur mu ömer?

ömer (sırıtarak): olur defne, çok güzel olur, ama bana üç yetmez şimdiden söyleyeyim. en az 10 tane yapmamız lazım, unuttun mu dünyayı kurtarıcaz daha

(ikisi birlikte kahkalarla gülmeye başlarlar, defne, ömer’e iyice sarılır) pazarlık yapmaya ne dersin, ne de olsa düşünmem gereken bir kariyerim var artık…

end of episode 6

Paylaş


Oy Ver

7

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol

Yorumlar

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol
reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi