Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

Kiralık Aşk - merhabalar, ah kiralık aşk.. bizleri rüzgar gülüne

Kiralık Aşk
Kiralık Aşk

merhabalar,

ah kiralık aşk.. bizleri rüzgar gülüne çevirdiniz.. rüzgarınızın yönünü, rüzgar gülü ile ölçer hale geldik. kah hafif,kah hızlı,kah zorlanarak,kah uçarcasına kaptırdık kendimizi rüzgarınıza.

defne ve ömer'le birlikte; asansörle bir asağıya iniyoruz, bir yukarıya çıkıyoruz sayesinizde.asansör görüğümüz de
artık hep siz akla geleceksiniz.bakışlarınız,sesinizdeki tonlamalar,imalarınız bizi bizden alıyor.hop oturup,hop kalkar hale geldik.

ve bölümümüz defne'nin meşhur sorusuyla başladı.bana baktığında ne giymeliyim,ne tahmin ediyorsun? defne,soru mu bu şimdi canım benim? ömer senden gözünü alamıyorki baksın.adam gözleri açık, ayakta, ya da yan gözlerle seni süzerek,hayalinle yaprak gibi sallanıyor ortalıkda.tahmine ne hacet, sen ne giysen kabulü,ne giymesen kabulü. hoş yüksek stilettoların üstünde hiçbirşey giymemeni kesinlikle tercih eder o da ayrı konu.

beden dili ve tah-rik nasıl da etkiler hem kadını hem erkeği. en çok da bilinçsiz yapılan,doğal ve içten olanı carpıverir insanı. bilinçsizce boyuna değen bir kalem nasıl da karşı cinsi harekete geçirmeye yeter de artar bile. kafam karışıyor yapma diyerek de dürüstce açıklar durumunu.diğeri de ciddi misin diye inanamaz.inan defne,bazı objeler bazı hormonları tetikler.neyse ki son sahne de anlamışsın.

gelelim defneyle uğraşmayı çok seven ömer'e. sevdiğinin tüm bam tellerini avucunun içi gibi iyi biliyor. en büyük zevki de hani zillere basıp kaçan çocuklar gibi defne'nin düğmelerine basıp saklanıyor.ama defne saklananı bulur o da yetmez sobeler. hem de ebe yapar ömer'i . ebeyken de bir anda defne'yi iz'in odasında bulursun,ama sobeleyemezsin ömer. çünkü insanı öyle bir şaşırtırki afallar kalırsın.dilin bile tutulabilir.kapılarının delicesine çalınmayacak olması mı ,bağıra bağıra ev-ofis basan çıldıran defne'nin artık ya hiç gelmezse korkusu mu yoksa gerçekten seni önemsemediği,kıskanmadığı şüphesi mi şok etti seni ömer.hangisi?ama sen bunu çoktan haketmiştin. burnun mu sürtüldü azıcık ne oldu?yoksa panik mi oldun?

defne,defne!büyüme dedik,ben hem büyür-hem de küçük kalırım dedin. tamam dedik.ama arada saflıkdan cinliğe de yürürürüm sinyalini hiç vermemiştin. ayak üstü adamı tatil moduna sokup,tabiki şaka diyerek de başından kaynar sular döküverdin sevdiğinin. şoklardayız defne. yakışır sana.

kaynar su da dökmek yetmedi.depremler de yakışır bana dedin ömer'in odasına 4.2 şiddetinde konu verdin.kafan karışacak diye mi çalış mıyorsun benle diyerek de volkan gibi bir soru patlattın bravo. aslında ömer çizimlerini gördüğünde nasıl gururlandı senle bir bilsen defne. sen onu geçsen en çok o mutlu olur. ama senin patlamaların,çıkışların varya, ömer'in baterilerini şarz ediyor,besleniyor senden.sakin,sakin bile derken seni kışkırtmaya çalışıyor. yoksa çalışmak istemez mi ilham perisiyle!

soluksuz kalmak,hızlı bir arabayı kontrolsüzce kullanmak,uçurumun kenarında yaşamak. bu ne şimdi ?güvenmiyorum dediğin kıza sarfettiğin bu sözlerle tüm duvarlarınızı artık yıktınız ömer iplikçi bey. ve defne'imizin nefesini bakışlarınızla üç saniyeliğine kesmeyi de başardınız,
tebrikler. ama sonradan ben korktum deyip kaçmamanızı temenni ediyoruz.nitekim defne'niz
de al al olmuş yanaklarıyla yine ne yaptığından habersiz,birisinin nefesini kesti bile.

kim derdiki bizim defne,ömer'e fıstık ezmesi ve hem de kaşıkla birlikte yollayacak. nesnelerin gücünü, algıda seçicilik yaratarak mı gönderdin defne, meraktayım.çünkü kutu açıldı ve eski hayaller hatırlandı, mest olundu. algıda seçicilik arzu ve tatmin duygularını çağrıştırdı.bravo.

insan olabilmek,şefkatli ve affedici olabilmek,sevgi dolu kalbe sahip olabilmek işte bunları barındıran güzel defne.ve onlardan faydalanmayı iyi bilen tehlikeli sude. asla durulmadı, ilk yakaladığı fırsatta yine çıkaracak tırnaklarını. kime denk gelirse artık. ömer gerçekten çok güzel seviyor defnesini. defne'nin kimsesizliğindeki yaşayacağı yanlızlığa,üzüntüye bile kol kanat gererek ona hissettirmeden koruyor. meyve veren ağaç elbette taş-lan-maz. ömer ders verir,intikam almaz derken izleyenelere ne güzel mesajlar verildi aslında. ama gel bir de bunu sude gibi nevrotik'lere anlatmayı,inandırmayı dene.işte tüm mesele bunu başarabilmekte.

ömer! sen sadece ayakkabı modelleri çiz lütfen .sakın sakına ilk gördüğün beyaz zemine bir kuş kondurup kafalarımızı bulandırma.

ve biz gelelim vücudundaki son zerreye kadar sil-kelenmiş ömer'e. ayakları yerden kesildi,dengesi şaştı, ve yasladı sırtını tezgaha. defne, hani bir yaprak bile oynatamamışım hayatında dediğin adamın aklını aldın.bildiğin evirdin,çevirdin,şah-mat ediverdin mola alanında.bu ne öz güven,bu ne kadınsılık. dayanılmazlığının kışkırtıcılığını hepimiz iliklerimizde hissettik defne.

nasıl da geldi aklına kalemi hediye etmek. yıldızları,gözlerinden çıkarttın ömer'in, az kalsın bayılacaktı tam kalemi gördüğü anda:) sanki omurgasını da düz tutamadı gibi.

peki ömer'e ne demeli, soluğu kaç saniye de, ne hayallerle defnesi'nin odasında aldı ve elinde meşhur kalemiyle.bakışlar ve ardından yüzümüze kapanan kapılar.ne mi olur o kapının ardında. açıl susam açıl diyerek keşke açabilseydik o kapıyı.umarım o büyüleyici sahne kesilmeden,kaldığı yerden devam eder. iş yerindeyiz ömer,hoş değil, çalışalım diyerek ömer'in hormonlarını havada bırakan defne çok yakışır bu sahnenin devamına. havayı geldiği gibi,ömer' de indiği gibi geri postalamak iyi olur.

bulutlara çıkmanın mutluluğunu ,diğer bölümlerde de sindire sindire yaşamaya devam ederiz inşallah.

sevgiler,

p.s: mavim canım benim çok teşekkürler iyiki geri geldin.

Paylaş


Oy Ver

6.3

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol

Yorumlar

Yorum Yaz


Giriş Yap Üye Ol
reklam veriletişim • © 2025 YazarOkur Dizi