Bilgisayar Versiyonunu Kullan!

ayşegül

takip et mesaj gönder


O Hayat Benim

07-05-2015

ben de yönetmen ve senaristlerin buradaki yorumları okuyacağı ve birazcık da olsa dikkate alacağı ümidiyle birşeyler yazmak istedim.

öncelikle, bu gerçek bir hikaye olmadığına ve dolayısıyla kurgu olduğuna göre; "kötülerin hep kazandığı, iyilerin ise hep kaybettiği" algısını yaratmak için neden bu kadar çabaladığınızı anlamak istiyorum.

ya bizleri aptal, kötü kalpli, ezik buluyorsunuz, ya da siz senarist ve yönetmenler içinizde biryerlerde gizlenmiş ya da bilinçaltınızda yere etmiş kötülüklerinizi ortaya koyuyorsunuz. ayıptır, günahtır yahu. hayatın doğal akışına da aykırıdır sürekli olarak kötülerin kazanması. şeytanidir kötülüğün baştacı edilmesi. allak kuran-ı kerim de de " iyiliği emredenlerden olunuz" diye buyuruyor iken, sizin şeytanla bu dostluğunuz anlaşılır gibi değil. demekki biraz sosyoloji, pskoloji okumanız, ya da en azından uzmanlara danışmanız gerekiyor senaryoyu yazarken.

adalet yok, merhamet de yok. yahu şu hülya karakterinin çektikleri nedir? çok mu gülüyorsunuz bu kadıncağızı acımasızca ezerken.

sadistçe yapılıyor. kaybedenler: bahar, hasret, mehmet emir ve hülya. hatta müge ve arda.

bakarmısınız hülya'nın başına gelenlere. bir basit ahlaksız varoş kızı seçil kadıncağızın yuvasını yıktı. yetmedi kadını delirttiler. yetmedi az kalsın evlat katili oluyordu. o da yetmedi oğlunu öldüresiye dövdüler. kadının 6 milyon tl sini aşağılık kocası ve varoş metresine kaptırdılar.

bizim anlamadığımız şey, acaba herşeyin sorumlusu hülya karakteri de bu sonradan mı belli olacak!
ben de yönetmen ve senaristlerin buradaki yorumları okuyacağı ve birazcık da olsa dikkate alacağı ümidiyle birşeyler yazmak istedim.

öncelikle, bu gerçek bir hikaye olmadığına ve dolayısıyla kurgu olduğuna göre; "kötülerin hep kazandığı, iyilerin ise hep kaybettiği" algısını yaratmak için neden bu kadar çabaladığınızı anlamak istiyorum.

ya bizleri aptal, kötü kalpli, ezik buluyorsunuz, ya da siz senarist ve yönetmenler içinizde biryerlerde gizlenmiş ya da bilinçaltınızda yer etmiş kötülüklerinizi ortaya koyuyorsunuz. ayıptır, günahtır yahu. hayatın doğal akışına da aykırıdır sürekli olarak kötülerin kazanması. şeytanidir kötülüğün baştacı edilmesi. yüce allah kuran-ı kerim de de " iyiliği emredenlerden olunuz" diye buyuruyor iken, sizin şeytanla bu dostluğunuz anlaşılır gibi değil. demekki biraz sosyoloji, pskoloji okumanız, ya da en azından uzmanlara danışmanız gerekiyor senaryoyu yazarken.

adalet yok, merhamet de yok. yahu şu hülya karakterinin çektikleri nedir? çok mu gülüyorsunuz bu kadıncağızı acımasızca ezerken.

sadistçe yapılıyor. kaybedenler: bahar, hasret, mehmet emir ve hülya. hatta müge ve arda.

bakarmısınız hülya'nın başına gelenlere. bir basit ahlaksız varoş kızı seçil kadıncağızın yuvasını yıktı. yetmedi kadını delirttiler. yetmedi az kalsın evlat katili oluyordu. o da yetmedi oğlunu öldüresiye dövdüler. kadının 6 milyon tl sini aşağılık kocası ve varoş metresine kaptırdılar.

bizim anlamadığımız şey, acaba herşeyin sorumlusu hülya karakteri de bu sonradan mı belli olacak!
[online] ayşegül • 06-05-2015
ayrıca, gelelim efsun ve beyza'ya. efsun gibi içine şeytan kaçmış bir karakteri sevimli hale getirmeye çalışmanız sonuç vermiş görünüyor ki, sevenleri bile var! bahar'ın hayatı çalınmış ama kimsenin umurunda değil. nedir bu düşmanlık. birkaçı dışında herkes kötü kalpli, yalancı, ahlaksız ve paragöz. bu karakterleri biraraya getirerek yazmak için çokça biriktirmişsiniz anlaşılan!

ya beyza. anlaşılır gibi değil. niye hülya2ya anlatmıyor gerçekleri. neden saklıyor. efsun gibi cahil, kötü kalpli, haset, kıskanç, düşman, silik biirinin bukadar koruyanı olması hayatın doğal akışına aykırıdır. bizleri aptal yerine koymaktır. bize öğretilenleri ve bizim çocuklarımıza öğrettiklerini bir kalemde silmektir. tüm değerlerimize bomba koymaktır. negatif yönde ezber bozmaktır. kusura bakmayın ama, burada hiçbir iyi niyet göremiyorum. tabiiki şu da olabilir. ceren moray'ın oyunculuğunu yönetmenimiz çok sevdiği için belki pişman olmuştur bahar rolünü vermedim diye. ezgi asaroğlu da gayet başarılı bir oyuncu diğerleri gibi. hepsinin istisnasız hepsinin performansı mükemmel. bizim tepkimiz senaristlere ve yönetmene. yusuf ağanın başına gelenleri öğrendiğinde bahar tepki verdi, isyan etti ya. bununla yetindi yönetmenimiz. birçeşit prova yaptı. sanki tüm gerçekleri öğrendiğinde de böyle tepki verirdi demek istedi diye düşünüyorum.
bu bir masalsa masallarda herzaman iyiler kazanır bunu unutmayın. insanları iyiye güzele yöneltin. rabbimizin emrettiği gibi doğrulardan olun ve iyiliği emredin.

O Hayat Benim

15-04-2015

ya allah aşkına. beyza neden gerçekleri söylemekten kaçiyor. efsun sizin kiziniz değil demiyor. hakikaten seyirci aptal yerine konuyor. ayiptir yaziktir.

Paramparça

06-03-2015

yorumlarınıza ben de katılıyorum arkadaşlar. gülserenin arkadaşı deryanın iğrenç olduğunu düşünüyorum. yazıklar olsun . zorla cihanı aklına sokuyor. kocasıyla barışmasına yardım edeceğine ya da en azından tarafsız kalacağına hiç sevmediğim bir karakter olmasına rağmen özkanla aralarını bozması evli bir kadın için ne kadar kötü. kendi başına gelirse acaba tepkisi ne olur? iki evliliği birden yıkmaya çalışıyor. öyle arkadaş olmaz olsun. derya karakterinden nefret ettim.
cansuya da yazıklar olsun. cihanla gülserenin birlikte olmasına çalıştığı belli. midem bulandı. böyle giderse diziyi izlemeyi bırakacağım. dilara gibi anneye de yazıklar olsun. kendi doğurduğu evladını yok sayabiliyor. ama, cansuyu o sefalete nasıl götürürsün diye gülserene bağırabiliyor.
ozana da bakın. ya kendisi arkadaşını bıçaklamıştı onu unutmuş da hazalla dalga geçebiliyor. arkadaşlar ben hazalı beğeniyorum demiyorum. tamam hırçın, kaprisli vb. olabilir. ama kendinizi onun yerine koyun. yanlışlıkla da olsa çalınan, kaybolan onun hayatı. tek mağdur burada hazaldır.

Paramparça

19-02-2015

arkadaşlar cansu ve ozan süt kardeş. yani, öz kardeş kadar yakinlar. süt kardeşler hem dinen hem de örf ve töre olarak kardeş sayilirlar. bunu unutmayin. ayiptir yahu başka bir ilişki beklemek çok çirkin.

Paramparça

17-02-2015

iyi akşamlar. benim adalet anlayışım mı farklı diye düşünmeye başladım. arkadaşlar, bir insan iyi olduğu için ya da hırçın ve kaprisli olduğu için o evde yaşamayı hakediyor denebilir mi? siz istermiydiniz? hastanede karışsaydınız ve gerçek ailenize 15 yıl sonra kavuşsaydınız, sadece huysuz veya gurusuz, paracı vb. olduğunuz-olduğumuz için insanlar bize"sen o aileyi haketmiyorsun" deselerdi, bu adil olurmuydu. yaa çıldıracaaamm. bu nasıl bir adalet duygusu. o zaman afrikadaki açlar, ezilenler, sömürülenler hakettikleri için mi bu durumdalar? ya da tüm zenginler iyi kalpli oldukları için mi dünyada en azından maddi sıkıntı çekmiyorlar? la havle çekiyorum. hazal kötü, o evi haketmiyormuş!!! ne biçim mantık bu, nasıl bir empati ekskliği. allah allah. bu dizinin izleyicileri olarak, başka değerlendirmeler yapacağımıza, sanki mahkeme kurulmuş, bizde yargıç olmuşuz da, cansu iyi kalpli, ,y, hayatı hakkediyormuş da, hazal kötü kalpliymiş de o yüzdeennn kesinlikle o evden ayrılmalıymış da. gerçek hayatta da allah korusun doğumda bebeklerin karıştığı haberlerini duyuyoruz. allah korusun hepimizi. üzüleceğinize, hepimiz mahkeme kurmuş kim iyi kim kötü ona göre aileleri hakkediyorlar tartışması yapıyoruz.

Paramparça

10-02-2015

arkadaşlar merhaba. bu bölümde en çok üzüldüğüm ve inşallah haklı çıkmam dediğim şey, özkan'ın hazal'a hiç de iyi gözle bakmadığı gibi bir endişeye kapıldım. alçak adamda her türlü pislik var. diğer taraftan, cihan başrol oyuncusu ona bir şey olmaz. eda herşeyi mahvetti. rahmi denen alçak adamdan arkadaşlar gerçek hayatta varki, senaristler yazıyorlar. allah, hepimizi böylelerinden korusun. senaristlerin, hazal'ın arkadaşlarının tepkilerini, davranışlarını inanılmaz bir gerçeklikle yazmalarına hayran kaldım. keriman'ın sürekli birşeyler yemesini hem de çirkin ve hayvani bir tarzda yemeklere saldırmasını pskologlara sormak lazım. hep diyorum ya, yazık olmuş hazal'a. bu hikayede tek mağdur hazal.

Paramparça

08-02-2015

hazal'ın kendi öz ailesinin yanında kalmasından daha doğal ne olabilir? allahım kafayı yiyecem. nasıl bir tepki bu? allah hiç birimizin başına vermesin. hastanede biz karışmış olsaydık. aynı şeyi yapmazmıydık? hazal'ı seveleim demiyorum. sadece haksızlık etmeyin yeter.

Paramparça

04-02-2015

arkadaşlar merhaba. burada haksızlığa uğrayan tek kişi "hazal" dır. sakın olaki karakterini çok beğeniyorum, çok iyi falan dediğim gibi bir şey anlaşılmasın. ben sadece şansızlık ve haksızlıktan bahsediyorum. bu hikayedeki tek mağdur hazal. en azından şimdilik. zira, çocukların değişmesi yüzünden hazal baba sevgisinden uzakta, çirkef bir halanın yanında üstelik yoksulluk içinde büyümüş. öte tarafta, gülserenin gerçek kızı cansu ise, mükemmel ilgi ve sevgi gösteren bir babanın yanında, kendisini çok seven bir abiyle birlikte büyümüş. dilara ya gelince. kaç defa cansuyu ne kadar çok sevdiğini söyledi. hazala karşı bir sevgi hissettiğini ise hiç belli etmedi. cansu o ailenin gerçek çocuğu olmadığı halde en güzel okullarda en iyi eğitimi alarak, at binerek, kayak yaparak, bolluk içinde yaşadı. yazık ki dilaraya kötü anne deniliyor. bu dünyadan habersizmişsiniz gibi. çocuklarını bırakıp kaçan, şiddet uygulayan, başka erkeklere kaçan, evde yemek bile yapmayan çocuklarına küfür eden, allah korusun hatta kızlarını pazarlayan anneleri hiç mi gazetelerde okumuyorsunuz. hayret ediyorum. ayrıca, bu dediklerimin sadece çocukların karişmasi gibi özel durumlarla ilgili yorumlar olduğunun altını çizmek istiyorum. dolayısıyla, bilerek isteyerek bir sahipsiz yavruyu evlat edinen anne babaları bu konuların dışında tutuyor, o insanların elleri öpülesi, saygıdeğer insanlar olduğuna yürekten inanıyorum. bizim bu hikayedeki derdimiz başka. kardeşim hazal'i sevelim veya sevmeyelim ama haksizliğa uğrayanin şansiz olanin sadece o olduğunu kabul edelim.

Paramparça

04-02-2015

arkadaşlar merhaba. cansu'nun dilara'ya karşı "odamdan çık ", "bütün derdin bu değil mi", vb. çıkışları, azarlamaları ne kadar saygısızca. buna rağmen, hala çok terbiyeli kız denilmesine hayret ediyorum. bir de cihan'a sen de gel istersen demesi, dolayısıyla gülseren'le arasını yapmaya çalışması da ayıplanacak bir durum. ozan'ın öz kardeşini kabullenmeyişi, dilara'nın hazal'a karşı soğuk tavırları vs.vs. hazal'ın emine diye hitap ederek emirler vermesi de ayrı bir saygısızlık. anlaşılabilir gibi değil. arkadaşlar, dilara'nın boşanmak istememesini gurursuzluk olarak görenleri anlamakta zorlanıyorum. kadıncağız iki çocuk doğurmuş, yuvasını niye dağıtsın niye kocasını başka kadınlara elleriyle teslim edip, nikahını versin. aşk bitince evlilik bitecekse, tüm evliliklerin sonlanması lazım gelirdi. biraz empati lütfen.

Paramparça

26-01-2015

arkadaşlar merhaba. 9. bölüm fragmanındaki bir sahne sanırım sizin de dikkatinizden kaçmamıştır. ya inanamıyorum. senaristler de yönetmen de türk seyircisini çok hafife alıyorlar. gülseren'in annesinin mezar taşında 1961 doğumlu olup 1985 yılında öldüğü yazıyordu. bu durumda gülseren 1985 doğumlu oluyor yani, 29-30 yaşında:)) bu durumda 13- 14 yaşında evlenip, 15 yaşında hazal'ı doğurmuş olmalı:)) tabiiki, nurgül yeşilçay nasıl montajda fotoşopla, çekimlerde de özel ışık ve filtre sistemiyle gençleştirilip güzelleştiriliyorsa, bu yetmiyor. çok genç, seksi, dayanılmaz dolayısıyla evli bir adamın baştan çıkmasına haklılık katacak :)) kadar genç de olmalı. ya da en iyi ihtimalle, gülseren'in annesi de (gerçeğinden allahım tüm gençleri korusun), 24 yaşında öldüğüne göre o da çok küçük yaşta anne olmuş olmalı. ben anlayamadım , nedir bu zorlamalar.


Paramparça

21-01-2015

burada anlamadığım şeylerin başında, "bir annenin kendi öz yavrusunu bulduğunda nasıl bu kadar umursamaz olabileceği" geliyor. tamamen gerçek dışı. hiçbir anne, gülseren ve dilara gibi davranmaz. ikisinin de kendi yetiştirdikleri kızları benimsemeleri, sevmeleri çok doğal. sevgi emektir. üstelik öz çocukları zannederek büyüttükleri için bu durum anlaşılabilir. ayrıca, emzirdikleri için de süt annesi oluyorlar. dolayısıyla, ozan ve cansu da öz kardeş kadar yakın sayılabilir. buraya kadar tamam. ancak, hayretler içinde izliyorum, kendi özbe öz evlatlarına her ikisi de ne kadar samimiyetsiz davranıyor. senaristler sanırım bu duygudan yoksunlar. hayvanlar bile yavrularına karşı içgüdüsel olarak farklı bir bağlılık ve sorumluluk hissederken bu dizideki saçmalığı anlamak mümkün değil. hele o dede olacak rahmi denen adamın bırakın öz torunu olmasını, herhangi bir genç kıza, çocuğa kötü davranması yemek yerken eline vurması ne kadar iğrenç. ozan deseniz başka bir vaka.

gelelim şu andropoza girmiş, anlaşılan sadece kadın derdine düşmüş cihan karakterine. senaristlere sormak lazım. sosyolojiden haberleri var mı diye. ya bu toplumda ne huzursuz, hırçın kadınlar var. çok yakından tanıdığımız bir ailenin genç karısı kayınvalidesine, eşinin tüm ailesine sinkaflı küfürler, hakaretler, iftiralar atıyor, annesiyle birlikte. eşyaları kırıp döküyor. eşini (ki mükemmel bir genç) her yerde aşağılıyor üzüyor. adamcağız, sadece iki küçük yavrusu için sabrediyor.

tamam belki bu da yanlış. ama bizim dilara'nın neden bu kadar sevilmediğini anlamaya hakkımız var. eşine, çocuklarına, kayınpederine son derece saygılı ve sevgi dolu, şık, zarif ve hoş bir kadın. namuslu bir eş. dilara, ozan için üzülünce suçlu. ama, gülseren camları kıracak, görümcesinin boğazını sıkacak, hazala alınan kıyafetleri yırtıp, villaya baskına gelerek kızılca kıyamet koparacak kadar varoş ama, bu bile cihanın gözünde onu iyi anne, mükemmel kadın yapıyor! hani, dilara sert bir kadın o yüzden cihan ondan rahatsız diyeceğim olmuyor. zira, gülserenin şirretliği ve varoşluğu yanında dilaranın sertliği katılığı bile daha asil kalıyor.

anlaşıldı. eski türk filmleri klişesi bu. yani, evdeki karınız kötü. dışardaki kadın ne yaparsa yapsın masum, güzel , seksi vb. işin tuhafı ve acı olanı, biran önce yasak aşk başlasın diye sabırsızlanan izleyiciler var. böyle yaparak bu toplumun aile yapısının köküne kibrit suyu dökmek istiyorlar. oysa "bir toplumun ahlakı, o toplumun orta sınıfının ( orta direk de diyebilirsiniz) ahlakıyla ölçülür". bu ünlü bir sosyoloğun çok önemli bir tespitidir. dolayısıyla, çoğunluğu bizler gibi orta direkten oluşan izleyici kitlesinin giderek yozlaşmasına işte böyle diziler ve filmlerle ortam hazırlanıyor. ah, biran önce evli gülserenle , karısıyla mutlu olmayan zavallı cihan (yazııık neler çekmiş adamcağız :))) birlikte olsalar, insanlar derin bir nefes alacaklar.
..

reklam veriletişim • © 2024 YazarOkur Dizi