01.28 aynen katılıyorum. günlük hayatta bu karakterlerden daha kötülerin olduğu kesinlikle bir gerçek. ancak hem günlük hayatta hem de dizilerde bu olayları gözlemlemek, tanık olmak veya bizzat yaşamak insanları bezdiriyor. ayrıca dizide kötü olayların arka arkaya devamlılık göstermesi de herkesi rahatsız eder. bu görüşlerimize katılacağınızı umarım. yoksa gerçekten günlük hayatta dost ve en yakın veya uzak çevre hatta akraba adı altında dahi çok büyük mutsuzlukların kötülüklerin yaşandığı bir gerçek. insanlar, okul, iş, eş, dost, akraba çevresinde veya başına gelen kazalar, belalarla bunları görür veya gözlemler, yalnız gerçek yaşamda mirat gibi deniz, mustafa gibi insanların da var olduğu da bir gerçek. bu tarz olayların arka arkaya olması, devamlılık göstermesi herkesi rahatsız eder. bu konuların işlenmesi gerçekten güzel, kıssadan hisse, belki kötülere biraz ders olur. tabii yapılan filmlerde, eserlerde toplumsal olaylara kesinlikle değinilmeli ama kötülükler süreklilik arz etmemeli. günlük hayatta birçok şey yaşandığı veya bu olaylara hiç şahit olunmadığı için, bunlar insanlar üzerinde rahatsızlık uyandırabilir. aslında gerçekten şahsen size katılıyorum
ancak az da olsa, gerçek dostların olduğu da bir gerçek. dizilerin toplumsal, sosyal olaylara değinmesi çok güzel ve olmalı ancak herkes iyilikler, dostluklar, mutluluklar, güzellikler görmek de ister. nitekim uzun yıllar önce gerek şehir hayatında gerekse kasaba, köy hayatında dostluklar, komşuluk, yardımlaşma, dayanışma, büyük aile yaşantısı mevcuttu, tabii o zamanlar da hırs, çekememezlik, dedikodu veya mahalle baskısı mevcuttu, ancak günlük hayatta ki gibi çok büyük ölçüde zarar verici nitelikte değildi. bunlar olmakla birlikte sevgi, saygı, dayanışma fazlasıyla yaşanıyordu, çocukluk yılları okul ve tehlikesiz sokak çevresi içinde bağda, bahçede, kırda güzel komşuluk ve akrabalık ilişkileri içerisinde geçip bu şekilde büyünüyordu. saygı, sevgi ile yaşanıyordu, teknoloji, sanayileşme gerçekten olmalı, ancak bizim güzel değerlerimiz, eski dostluk, arkadaşlıklarımız çocuklara aşılanmalı, öğretilmeli diye düşünüyorum. bu kabil dizilerde, eski mahalle kültürünün güzel yanları da günlük şartlara uyarlanarak gösterilebilir, hatta sadece böyle diziler yapılabilir, mesela bir zamanlar "küçük ev" isimli yabancı meşeli bir dizi vardı ve o tarihlerde çok büyük zevkle izlenmişti. kalbimdeki deniz dizisi sayın senaristinin bu görüşleri göz ardı etmeyeceğini düşünüyorum, nitekim kendilerinin çok donanımlı, bilgili olduğunu öğrendim tüm ekibe tekrar teşekkürler ve başarılar
not: "küçük ev" isimli yabancı menşeli bir dizi yazılmıştır.

Oy Ver

reklam ver • iletişim • © 2024 YazarOkur Dizi.